Bölüm İki: Reformist Kraliçe

1K 34 18
                                    

Nottingham

Rosemary mavi elbisesinin eteklerini toplamış oradan oraya koşuyor sandıklara koyulmayı unutulmuş bir şey var mı diye kontrol ediyordu. Eğer daha küçük olsaydı evin içinde zıplayarak oyunlar oynardı. Ne varki yaşını almış genç bir Leydi böyle davranamazdı.

"Bu kadar acele etme Rose!" Lessie ablasının çocuksu heyecanıyla içten içe dalga geçiyordu.

Rose kardeşine sevimli bir gülümseme hediye etti. "Hemen yola çıkmak istiyorum ama."

Lessie koyu yeşil gözleriyle ablasını süzdü. İstedikleri zaman bu gözler zehirli bir yaratığınkilere benzeyebiliyordu. Tıpkı şimdi olduğu gibi. "Neden? Kralın fahişesine  kraliçe diye diz çökeceksin."

Rosemary "Benim sevimli kardeşim. Bu kadın önünde diz çökülmeyi hak eden birisi. Ayrıca söylediğin o lakabı bir başkasının yanında dile getirirsen o güzel kafan sevimli bedeninden ayrılır, bunu unutma." diye hazırcevaplılıkla karşıladı kardeşini.

Lessie kaşlarını havaya kaldırdı. "Bilmediğimi mi sanıyorsun, kralı büyülemiş cadı, kendisine karşı kim varsa ateşe atıyor."

Rose gözlerini devirip derin bir nefes aldı. "Yeni kraliçeye bu kinin neden, yaşlı kraliçe yüzünden mi? Unutma ki İspanyol kadını ülkeye geldiğinden beri uğursuzluk dışında bir şey getirmedi. Dokunduğu tüm soylu erkekler ölüyor. Önce Galler prensi, sonra kralın babası kral Henry. Ayrıca merhum prensin anısına ihanet edip evlilik birliğinin gerçekleşmediğini söylemiş bir yalancı. Anlatılanları biliyorsun, merhum Galler prensi sağlıklı bir erkekmiş ve evliliğinin tamamlandığını yakın mahiyetindekilere bahsetmiş. Diğer yandan kraliçemize gelicek olursak, kralı o yaşlı kadından kurtarmakla kalmayıp ona bir vizyon kattı. İleriyi görüyor. Aydınlığı hissediyor ve Kral'ı kiliseyle ilgili yanlış olanlar hakkında uyarmaktan çekinmiyor. Yani onunla ilgili protestan din adamları ve filozoflar böyle yazmış. Hatta bir çoğu onu protestanlığın dünyaya yayılmasındaki en büyük kahramanlardan biri olduğunu yazıyor. Seni bilmem ama ben onunla tanışmak için sabırsızlanıyorum."

Lessie'nin gözleri sinirle büyüdü. "Acaba bu söylediklerini nerden okudun? Çünkü babamıza yasaklı kitaplar okumayacağına dair söz vermiştin."

Rosemary'nin bakışları karardı. "Sanki o adama herhangi bir şey borçluymuşuz gibi." dedi.

Lessie, Rosemary'nin babalarıyla olan gergin ilişkisini anlamıyordu. "Ona herşeyi borçluyuz Rose!" diye hayret tonuyla cevap verdi, ilk defa ablasından bunları duyuyormuş ve ilk defa ona karşılık veriyormuş gibi. Ama aslında oldukça sık gerçekleşen bir durumdu bu. "O bizim babamız, her şeyimizle o ilgileniyor. Geçimimizi o sağlıyor ve geleceğimizi o belirleyecek." diyerek ısrar etti Lessie. Ailenin küçük kızı olarak ablası ve babası arasında sürekli barışı sağlamak zorunda kalıyordu.

"Elimde olsa sanki onunla ilgili herhangi bir şey yaparmışım gibi." dedi kin dolu bir sesle. " Her neyse seninle bunu tartışmayacağım bugün güzel bir gün" diye ekledi.

Lessie bu çarpışmada ablasına karşı kaybetmişti. Oldukça rekabetçi bir yapısı vardı. Hıncını çıkarmak için sözü değiştirdi. "Bu kitapları nasıl temin ettiğini merak ediyorum doğrusu. Ben babamdan habersiz bir kurdele bile eve sokamazken sen yasaklı kitaplar sokuyorsun."

Rose tabii ki Lessie'ye yasaklı kitapları kendisine aşık olan zavallı ahırdaki hizmetçi sayesinde edindiğini kardeşine söylemeyecekti. Zavallı çocuğu  eski kurdun, babasının önüne atmak olurdu bu çünkü biliyordu her ne kadar Lessie onu sevse de babasını daha çok seviyordu ve onun sevgisi için ahırcı çocuğu şikayet etmek yana dursun Rosemary'e ciddi şekilde zarar vermeyecek her şeyi yapardı. Hatta belki de ciddi şekilde zarar vereceği şeyleri bile. Rose onun babasına olan bu sevgisinden nefret ediyordu. Onlar kardeşti ve anneleri çok küçükken öldüğü için Rose ona ablalık yanında annelik de yapmıştı. "Sen o güzel kafanı bunlara yorma." diye geçiştirdi kardeşini.

Kurtlar Sofrası /Tudor Serisi #1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin