"Ne demek affetmedim?"
Yeosang şaşkınca Jongho'ya sorarken üçlü hastanenin bahçesinde oturmuşlardı.
"Basbayağı affetmedim, gelin dediniz geldim işte."
"Jongho saçmalama, ne hale geldiğini görmüyor musun?" Yeosang suçlayıcı ses tonuyla konuşurken Jongho kafasını eğmişti.
"Bu kadar vicdansız olduğunu bilmiyordum." Yeosang bağırarak Jongho'nun üstüne yürerken Seonghwa hızlıca belinden tutmuştu. Yeosang arkasındaki bedenin gözlerine bakarken Seonghwa konuştu, "Yapma."
Yeosang sevdiği adamın gözlerine bakarken iç çekti. Kolları arasından kurtulup oturdukları alandan uzaklaştı. Seonghwa Jongho'nun yanına oturup kolunu omzuna attı. Onu kendisine çekerken derin bir nefes aldı.
"Ne desen haklısın, zor bir karar ama Yunho iyi bir durumda değil. O da çok pişman oldu, sen gidince çok kötü durumlara düştü. Yaptığı şey unutulur gibi değil ama seni çok seviyor. Sen de onu seviyorsun zaten, bir süredir gözlemledik ama senden başka kimseye bakmıyor. Bence bir şansı hak ediyor. İkinci bir şans, herkes hak eder ikinci bir şansı."
"Haklısın hyung."
"Ben bir Yeosang'a bakayım, sen de odaya geç yalnız bırakma onu."
Siyah saçlı çocuk oturduğu yerden kalkıp hastanenin arkasına yürüdü. Gördüğü beden ile hızlıca yanına yaklaştı. Arkasından sarılırken huzur tekrar onlarla birlikteydi. Rüzgar ikisini ayırmak istermiş gibi sertçe eserken ikisi ayrılmamaya yemin etmiş gibi sımsıkı sarılıyorlardı. Yeosang belinde duran kollara sardı ellerini. Soğuk havaya nazaran iki beden de sıcacıktı.
"Hadi yanlarına gidelim."
Seonghwa Yeosang'ın boynuna üfleyerek konuşmuştu. "Çeksene nefesini boynumdan."
"Neden, rahatsız mı etti?" İnadına nefesini daha fazla üflerken sormuştu. Yeosang arkasındaki omuza kafasını yaslayıp konuşmaya başladı, "Huylanıyorum."
Seonghwa gülerek küçük bir öpücük kondurup sarıldığı bedenden uzaklaştı. İkisi de huylanmadığının farkındaydı. Yeosang'ın ellerini tutup hastaneye yürüdü. Koridoru dönerken hızlı hızlı yürüyen Mingi ile çarpıştı Seonghwa.
"Hey, noluyor?"
Mingi Seonghwa'yı duymazdan gelip aynı hızda yürümeye devam etti. Yeosang gergin bakışlarını Seonghwa'ya dikerken Seonghwa omuz silkti. Odanın kapısını çalıp yavaşça içeri girdiler.
"Nasıl bakalım bizim Yunho'muz?"
(Buradan sonra Ateez - Promise açarsanız güzel olur.)
Yunho yattığı yerden gülümsedi, "çok iyiyim, Jongho nerede?"
Sorduğu soruyla ikili gülerken odanın kapısı açıldı. İçeri giren kahverengi saçlı ile tüm bakışlar ona döndü. Yunho'nun kalbi teklerken hâlâ kendine kızıyordu, nasıl öyle bir hataya düştüğüne dair. Jongho yatağa yaklaşıp kenarına oturdu. Yan oturduğu için karşısındaki duvara bakıyordu konuşmak yerine. Oda iyice gerilirken aylar sonra konuşacak ayrılan iki sevgiliyi bekliyorlardı. Jongho sonunda konuşmaya başlayınca Yunho'nun tüyleri diken diken oldu.
"Yaptıklarını asla desteklemiyorum. Hâlâ da çok kızgınım. Uzun bir süredir düşünüyordum, ben de sensiz yapamıyorum. Seni affetmem kolay olmadı tabii ki, her gece uykularımı kaçırdın Yunho. Bunlar yaşanmasaydı şu an daha da mutluyduk. İçimde her zaman yara olarak kalacak bu ama eğer bana bir söz verirsen-"
"Sana söz veriyorum sensiz adım bile atmayacağım, sensiz içmeye gitmeyi geç artık içmeye de gitmeyeceğim. Hayatımdaki en büyük sözü sana adıyorum Jongho, lütfen affet beni."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ikinci bir şans | seongsang
FanficSeonghwa'nın hatası, aralarındaki bağı güçlendirdi. ⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀ #1 seongsang #1 ateez #1 atiny