5

300 48 6
                                    

Yeosang yeni bi güne gözlerini açmıştı. Başındaki ağrı onu daha çok yatağa çekiyordu. Buraya Hana sayesinde gelmiş olmalıydı. Üstünü bile değiştirmişti, ne iyi kız ama.

Yavaşça doğrulup etrafa bakındı, kenarda duran telefonunu alıp saatte bakmak istedi. Ders çoktan başlamıştı, birkaç dakika sonra teneffüse çıkacaklardı hatta. Az önce yavaş olan hareketleri şimdi hızlanmıştı, günlük rutinlerini halledip üniformasını giyindi. Telefonunu cebine atarak anahtarları alıp evden çıktı. Okul yollarını koşarak geçti, her ne kadar başı ağrısa da. Hızlı adımlarla okul binasına girdi. Girer girmez de zil çalmıştı. Adımlarını yavaşlatarak sınıfına ilerlemeye başladı. Çoktan teneffüse çıkmış insanlarda acıyarak Yeosang'a bakıyordu. Nedeni neydi ki? Çok mu kötü gözüküyordu?

Sınıfa girdiğinde arkadaşlarını görmesiyle gülerek yanlarına ilerledi, "selam çocuklar."

Hepsi üzülerek Yeosang'a bakıyordu, "hoş geldin Sang."

İçeri giren Seonghwa ile hepsinin bakışları ona dönmüştü. "Yeosang, konuşmamız lazım."

𖤐 ♡ 𖤐

"Yeosang, beni dinle olur mu?"

Tüm arkadaşları toplanmış ve klasik banklarının orada konuşuyorlardı. Seonghwa olaya girecekti ki yanlarına koşarak gelen Hana ile her şey mahvolmuştu. Yeosang'ın koluna girip onu Seonghwa'dan uzaklaştırdı.

"Yeosang bebeğim, ah hepsi benim yüzümden. Nasıl olur da böyle bir şey yaparım, seni yalnız bırakmamalıydım. Seonghwa denen şu adi heriften de uzaklaş bebeğim. Sana daha fazla zarar vermesini istemiyorum."

"Ne?"

Yeosang şaşkınca bir Seonghwa'ya bir de Hana'ya bakıyordu. Seonghwa sinirli bakışlarını Hana'dan çekip Yeosang'ın gözlerine dikti. O kadar duygu yüklü bakıyordu ki, Yeosang erimemek için zor duruyordu.

"Ah sen bilmiyorsun tabii. Senin bu dilinden düşürmediğin arkadaşın sen sarhoşken senden yararlanmış."

"Ne diyorsun sen Hana? Ağzından çıkanı kulağın duysun."

"İnanmıyorsun bana. Peki o zaman, şu fotoğraflara bak."

Hana telefondan okulun instagram sitesine girdi. En son atılan gönderiye tıkladı. Telefonu Yeosang'ın elleri arasına bıraktı. İki tane fotoğraf vardı, birisi Seonghwa'nın kucağında banyoya giren Yeosang ve diğeri de bornozlu bir şekilde kucağında olan Yeosang'dı.

Dışarıdan çekildiği için pencere açısı olarak çok net belli değildi ama saç renklerinden ikisi olduğunu bariz belliydi. Yeosang'ın eli titremeye başlarken telefonu hızlıca Hana'ya verdi.

"S-Seonghwa.. bu doğru mu? Gerçekten benden faydalandın mı? İnanmıyorum sana ya. Ben seni düşünmekten kafayı yiyeyim, arkadaşımı üzdüm mü acaba diye kendimi yiyip bitireyim ama sen ilk fırsatta benden faydalan."

Seonghwa artık o kadar bunalmıştı ki şu arkadaş lafından, kendini açıklamaya uğraşmamıştı bile.

"Sikeyim senin arkadaşını Yeosang."

Seonghwa'nın ani tepkisi ile herkes şaşırmıştı. Oradan uzaklaşırken Yeosang dolan gözleriyle arkasından bakmıştı.  Bacaklarının onu tartmayacağını anlayınca yere çökmüştü. Arkadaşları yardım amaçlı hemen yanına koşmuşlardı. Hana da sevgilisinin kolunu sıkıca tuttu. Bir süre sonra kalabalığın arasından sıyrılıp arka bahçeye ilerledi. Gülümsemesi yüzünü kaplarken telefonunu çıkarıp bir numara tuşladı.

"İşe yaradı, yarın paranı gelip alırsın."

sizce ben yazık dedikten sonra seongsang'ın anasını sikmiş miyimdir?

ikinci bir şans | seongsangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin