Tђє Łเє - 1.Bσℓüм

797 47 8
                                    

Nσт: İtalik yazılmış olan cümleler, söyleyemedikleri...yani kısaca düşünceleri. Bölümler belki kısa olabilir. Ama düzenli bir şekilde vermeye çalışacağım.

Tђє Łє - 1.Bσℓüм

Pencereden geçen serin rüzgarla aniden uyandım, sanki soğuk bir el boynumu okşar gibiydi. Japonya'nın havasından nefret ediyorum. Her zaman yağmurlu ve soğuk.

Uyandığımda saate baktım. Olamaz, yine geç kalmışım.

Apar topar yataktan kalkıp yanımdaki yabancıyı uyandırmaya çalıştım.

O kişi boğuk bir sesle ''Bırak uyuyayım'' diyerek diğer tarafına döndü. Yine bir tanesi zafer hayali kuruyordu.

Neyse, onunla daha sonra ilgilenirim.

Bir kaç çamaşırın üzerinden geçip yerde olan telefonumu kaptım. Hemen menajerimin numarasını çevirip, saçma bir bahane ile hemen geleceğimi açıklayıp telefonumu kapadım. Ama eminimki bana inandı, her zamanki gibi. Herkes gibi...

Rahat bir kıyafet giyindikten sonra, dairemden ayrıldım.

Dışarıya adımımı atar atmaz, gazeteci ve fotoğrafçıların kalabalığıyla karşılaştım. Beni birbirinden saçma sorularla bombalamaya başladılar. Onlara sadece gülümseyerek, bir el hareketiyle beraber selamladım.

İyimser, güzel ve iyi yetişmiş görünmem gerekliydi. Her zaman iyi, güzel ve yetişkin görünmeliydim!

Aslında, sadece bir isteğim vardı. Onların suratında güzel manikürlü elimi gezdirmek geliyordu içimden! Beni pohpohluyorlar, ama ben, onlardan nefret ediyorum.

Büyük siyah bir arabaya binip, bir kaç dakika sonra Tokyo Palace Hotel'in karşısındaydım, basın toplantısının düzenlendiği yer.

Şaşırmadan, beni bekleyen kalabalık hayranları gördüm.

İşte bunlar, benim en nefret ettiklerim. Benim gibi biri için, hayranlık dolu gözleri bana kusma isteği veriyor; neredeyse deli gibi beni izlerken zevk alıyorlarmış gibiydiler. Çok saçma ve iğrenç.

'' Baek Hee! Bu tarafa.'' Menajer Kang. Bir kere için, onu gördüğüme sevinmiştim. Bana yanına gelmemi söylüyordu.

'' Kızları daha yeni giydirdik'' diye anlatıyordu, '' Makyöz içerde seni bekliyor.''

'' Peki, teşekkürler Kang.''

'' Şekerim! Çok tatlısın!'' Diye haykırdı.

Bana öyle seslenmesinden nefret ediyorum.

Kang, ne olursa olsun, çevremde ilişkiye girmediğim bir kaç erkekten biriydi. Çünkü, kendisi sadece erkek cinsiyetine ilgi duyuyordu.

Ona gülümsedim ve diğer bebeklere katılmak için yanından ayrıldım. Onları böyle isimlendiriyorum, çünkü daha iyisine layık değillerdi.

Bebekler benim gibi, modeller.

Ne olursa olsun, hiç biri benim tırnağım kadar olamazdı!

Onlar mesleğimde bildiğiniz koyunlardı.

Kurt mu? İşte o, bendim... sadece ben!

Konferans salonunun kapıları nihayet açıldı, ve gök gürültüsünü aratmayan alkışlarla beraber girişimizi yaptık.

'' Tam anlamıyla s-ü-p-e-r-d-i-n şekerim! Gazeteciler bayıldı, bir tek senin nezaket ile sorulara cevap verdiklerini söylediler. Ayrıca aksanın çok çıtırmış'' dedi menajerim dudaklarında bir gülümseme ile.

'' Yarın üç tane makalede yer alacakmışsın, farkında mısın?''

Kang yirmi dakikadır sevinçten ötüyordu. Konferans bitmişti ve benim adıma düzenlenen resepsiyondaydık.

Beni -ismini bile duymadığım- Japonya'nın bir yıldızıyla tanıştırdı, birde birkaç yöneticilerle.

Bir saat boyunca buradaydık, bense ölümüne sıkılmıştım bile.

'' Teşekkürler Kang. Senden bir şey isteyebilir miyim?''

'' Tabiki şekerim.''

Beni öyle çağırma, lütfen!

Kulağına yaklaşıp '' Geri dönesim var'' diye fısıldadım.

'' Ama...''

'' Yorgunluktan tükendim Kang.''

Biraz tereddüt eder gibiydi, ama bunu reddemeyeceğinden emindim.

Hatırladığım kadarıyla, şimdiye kadar menajer Kang hiçbir isteğimi reddetmemişti.

''Ama gecenin bu saatinde senin için özel bir uçak asla bulamam ki şekerim'' dedi üzgünce.

'' O zaman ajansın bir uçağını ayarla, lütfen... tükendim resmen.''

'' Ayarlamaya çalışacağım.''

Son bir kez teşekkür ettikten sonra, bu gece kalmam için ayarlanan odadan eşyalarımı toparlamaya gittim.

Dekorasyonu sözde zevkime göre ayarlamışlardı. Nasıl iyi dekore edilmiş bir otelin suiti böyle süslenebilir ki?

Her yer perde, kıyı köşeler yastıklarla donaltılmış... Gerçek bir koza!

Sözde rahat olmam için. Ama burda olduğum sürece, asla rahat olamazdım!

Bir saat sonra, reklam şirketinin uçağındaydım.

Kang benimle değildi, son işlemleri halledip sonra ki gün Kore'ye gelecekti.

Sonunda kendi apartmanımda dinlenebilecektim.

Biraz düşünürken bir eli omzumda hissetim.

'' Baek Hee? ''

O kişiye bakma ihtiyacını bile duymuyordum, çünkü onun olduğundan emindim!

Onun sesini, binlerce kişinin içinden bile tanıyabilirdim.

'' Baek Hee! Sensin değil mi?''

Hayır, hayır ve hayır.

Her şey olabilirdi ama bu asla!

Tσ вє ¢σитιиυє∂...

Tђє ŁเєHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin