Günümüz
Hastaneden birkaç gün içinde taburcu olsam da yine de Jimin başımdan ayrılmamıştı. Onların evinde misafir odasında konaklıyordum. Bu durum beni ister istemez rahatsız ve yük gibi hissettirse de ona yakın olduğum için içim çok rahattı.
Tae'yle ise o konuşmamızdan sonra bir daha konuşmamıştık. En son bana kimseye bundan bahsetmemem gerektiğini söylemişti. Hiç konuşmamışız gibi davranacaktık.
Bir şey olduğunda o yanıma gelecekti ve o zaman konuşacaktık.Onun da her şeyi bilmesi biraz daha rahat hissetmemi sağlasa da dedikleri kafamı karıştırmıştı. Herkesin hatırlaması benim sonumu getirecekse ne anlamı vardı ki? Biz hiçbir türlü bir araya gelemeyecek miydik?
Saatlerdir yattığım iki kişilik rahat yatakta bunu düşünüyordum. Bana bir şey olması umurumda değildi. Onlara bir şey olmasını istemiyordum sadece.
Madem bir şeyleri düzeltirken daha çok batırma riskim vardı. Artık her şeyi oluruna bırakacaktım. Ne olacaksa olsundu.
Odanın beyaz kapısı birkaç kez tıklatıldığında yatakta oturur hale geldim ve müsait olduğumu söyledim.
Kapı yavaşça açıldığında ilk Jimin'in kafasını ardından tüm vücudu göz hapsime girince gülümsedim.
"Canın sıkılmıştır, belki konuşacak birini arıyorsundur diye geldim."
Dudaklarımı yalayıp gülümsediğimde arkasından kapıyı kapatıp içeri geldi. Yatağın kenarına oturup ellerini önünde kenetledi ve dudaklarını büzüştürerek bana baktı.
''Nasıl hissediyorsun?''
Derin bir nefes aldım. ''İyiyim.'' dedim gülümseyerek.
''Yuna bana doğruyu söylemeni istiyorum. Kaza geçirdin sen ve kimse senden kolayca bu olayı atlatmanı beklemiyor. Sadece tıbbi olarak değil duygusal olarak da merak ediyorum seni.''
Ağzım hafif açık kalmış bir halde ona baktığımı cümlesini bitirene kadar fark etmemiştim.
O kadar çok hayranlık duyuyordum ki ona. Dediği her şeyi ezberlemek, ama her anı da bir kez yaşamak istiyordum. Her şeyimin ilkiydi o. Her an da bir kere yaşanmalıydı onunla. O zaman daha çok değerli oluyordu çünkü.
''Bilmiyorum..'' Ağzımdan çıkan tek kelime bile dudaklarımdan çıkarken titremişti.
''Yani iyi hissetmek istiyorum, kendime bunu aşılıyorum ama Jimin..''
Ellerim de içime gelen bir ürpertiyle titremeye başlamıştı.
"Ben sadece senin yanında olmak istiyorum. İlk karşılaştığımızdan beri hayatımda tek doğru olan şeyin sen olduğunu hissediyorum. Biliyorum belki de saçmalıyorum şu an."
Hızlı hızlı söylediğim cümlelerimin arasında ellerimi tek eliyle kavramış ve gözlerimin içine bakmaya devam etmişti.
"Ben sadece seni yanımda hissetmek istiyorum Jimin. Belki bunu demeye hakkım bile yok, gerçekten öz-"
Dudaklarının yumuşaklığı dudaklarımla buluştuğunda gözlerim şoktan kocaman açıldı ve ne yapacağımı bilemedim.
Harika kokusu burnumu doldururken ellerim yanaklarına doğru yol çizdi. Bu onu daha da heyecanlandırmış olacak ki biraz daha üstüme ağırlığını verdi ve sırtım yatakla buluştu o üstümdeyken.
Hem çok heyecanlı hem çok mutluydum, bir yandan da ağlamak istiyordum. Tüm dengem şaşmıştı.
Bir anlık benden ayrıldığında nefes nefese kalmıştık ikimiz de. Gözlerini bir an bile benden kaçırmazken sol gözümü hafif kapatan saçımı geriye doğru attı ve gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gerçekliğin 7 Yüzü|BTS|
FanfictionKehanetleri yüzünden beraber büyüyüp kardeş gibi olan 7 gerçek prens.. Ve aralarından içinde tuhaf negatif bir enerji taşıdığı yüzünden saraydan kovulan 1 kötü prens.. Zamanı geldiğinde Eris Krallığı'na beraber hükmedecek 7 kral, ve büyüyüp kendi hü...