Hissettiğim korku tüm vücudumu harekete geçirmişti. Onunla geçmişte yaşadıklarımız aklıma gelmiş ve gitmemişti. Elimden nasıl Jimin'i almaya çalışması, sırf bu yüzden yaptığı kötülükler, hatta yaptığı bir şey yüzünden hem beni, hem de Jimin'i bile tehlikeye atmıştı.
Ve şimdi karşıma geçmiş o sinsi gözleriyle bana bakıyordu.
Hatırlıyor muydu acaba gerçekleri? Yoksa hatıraları yok mu olmuştu diğer herkes gibi?Midem bulanmaya başlamıştı. Yüzünü görmek bile kendimi kötü hissetmeme neden oluyordu.
Vücudum karıncalanmaya başladığında nefesimi de kontrol edemediğimi fark ettim.İşin kötü tarafı da şu anda toplantı odasında kimseden ses çıkmıyordu. Sadece benim nefes alışlarım duyuluyordu ve bu tüm gözleri bana çevirmişti.
"Yuna, iyi misin?" Jimin'in endişeli sesi kulaklarıma dolmuştu.
Fakat ona bakmıyor karşımda duran masum görünmeye çalışan şeytana bakıyordum.
Ona ne kadar uzun süre bakarsam anılarım da bir o kadar kendini hatırlatmaya devam ediyordu.Daha fazla dayanamadım ve başımı eğip koşar adımlarla toplantı odasından çıktım.
Niye her şey tam tıkırında gidecekken böyle olmak zorundaydı?Daha Jimin'e kendimi bile hatırlatmamışken bir de rakibim mi olacaktı yine?
Duvarlara tutunarak geldiğim tuvalette yüzümü güzelce yıkadım ve aynadaki kendime bakarak nefesimi düzene sokmaya çalıştım.
Olur da bir şey olursa o kızı bana tercih ederler miydi? Ya da o şeytan bir şey yapar da işten kovulmamı sağlarsa ne yapacaktım?O anda tuvalet kapısı tıklatıldığında derin bir nefes aldım.
"Yuna içerde misin?"
Jimin mi gelmişti?
Kapıyı hızlıca açıp endişeli gözlerle bana baktığını görünce dayanamadım ve sarıldım ona.
Bunu neden yaptığımı gerçekten bilmiyordum. Ne de olsa ben onların bir çalışanıydım.
Ondan bir tepki alamadığımda ayrılmak için boynundaki kollarımı çekerken kolları belimi sardı.Vücudumda hissettiğim elektrik dalgası gözlerimin kocaman açılmasına neden olmuştu.
Yavaş yavaş benden ayrıldığında eli çenemi kavradı ve başımı havaya kaldırarak yüzümü kontrol etti.
"Ne oldu? Başın mı döndü?" Endişeli sesi kulaklarımı doldurmuştu.
Dudaklarımı birbirine bastırdım ve başımı onaylar anlamında salladım.
"Bazen oluyor böyle." Zorlukla üç kelimeyi bir araya getirmiştim. Niye bu kadar telaş yapmıştım ki?
Eskiden bu kişi sevgilimdi. Hatta çocuğumun babasıydı. Bir çeneme dokunması ve sarılması niye bu kadar utandırmıştı?
"Nasıl hissediyorsun şu anda? Doktor çağıralım mı?" Sesinden biraz da olsa rahatladığını anlayabilmiştim.
Kafamı iki yana hayır anlamında salladım.
"Hayır iyiyim şimdi, geçti." Gülümsememe karşılık gülümsemişti.
Aklımın içinde gezinen sorular düşüncelerimi altüst ediyordu. Bunu sormanın iyi bir fikir olup olmadığını bilmesem bile derin bir nefes aldım ve gözlerinin içine baktım.
"Ben bir şey sorabilir miyim?"
Kafasını anında olumlu anlamda sallayıp meraklı gözleri yüzümde gezindi.
Gelen ani bir adrenalinle dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Yeni gelen kızı tanıyor musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gerçekliğin 7 Yüzü|BTS|
FanfictionKehanetleri yüzünden beraber büyüyüp kardeş gibi olan 7 gerçek prens.. Ve aralarından içinde tuhaf negatif bir enerji taşıdığı yüzünden saraydan kovulan 1 kötü prens.. Zamanı geldiğinde Eris Krallığı'na beraber hükmedecek 7 kral, ve büyüyüp kendi hü...