"Ben kafayı yediğimizi düşünüyorum." Karşımızda oturan daha önce hiç görmediğimiz kıza rağmen kulağıma fısıldayarak Min Seo'nun söylediği şeyle güzel bir omuz attım.
Kız geldiğinden beri hep gülümsüyordu. Bana da uzun zamandır aradığı şeymişim gibi bakması oturduğum yere iyice sinmeme neden oluyordu. Kendimi tuhaf hissediyordum.
"Bir şey içmek ister misin?" Sorum üzerine benden kaçırdığı bakışlarını tekrar bana toplamasını sağladım.
Kafasını hayır anlamda sallarken bile gülümsemeye devam ediyordu. Bir gün içinde başıma gelmeyen bir bu eksikti. Bir de böyle şeyler yaşıyordum tam oluyordu.
Kız gerçekten de doğduğum saate kadar burada mı duracaktı? Ne söyleyebilirdi ki bana? Aslında hiçbir şeyin gerçek olmadığını, şu an da bir rüyada olduğumu mu söyleyecekti?
Dahası ben onu niye dinlemek istiyordum?
"Adın neydi? Bu sefer merakına yenik düşen Seo'ydu.
"Choon Hee."
Adını söylemesiyle duraksadım. Anlamı beni gerçekten mest eden bir isimdi.
"İlkbahar demek." İçimdeki sese tanık olmuş gibi anlamsız bakışlarla kıza bakan Seo'yu gördüğümde tekrardan ona döndüm.
"En sevdiğim isimlerden biri." dedim ona bakarak.
Gülümsedi. "Tahmin edebiliyorum."
Beni ürkütmeye devam etmesi vücudumda merak duygusunu daha da baskın hale getirmişti.
"Yuna, gerçekten doğduğun saatin gelmesine yarım saat var." Kolundaki saate bakan Seo'ya baktım.
Heyecanlanmama engel olamıyordum. Bir şekilde gergindim ve bu bence yüzüme de yansıyordu.
"Pekala, yarım saat kaldığına göre bizi yalnız bırakabilir misin?" Kızın Seo'ya söylediği şeyle ikimiz de ona tuhaf bir bakış attık.
Niye gitmesi gerekiyordu ki? Seo hızlıca yanıma gelip kulağıma fısıldadı.
"Seni bu kızla bırakıp bir yere gitmem. Ne olduğu bile belli değil."
Bakışlarım Choon Hee'de gezinmeye başladı. Saçları beline kadar geliyordu. Yüzü gerçekten çok güzeldi. Her zaman gülümsemesi şu anki durumda tuhaf kaçsa da gülüşü onu biraz daha mükemmelleştiriyordu.
Sırf güzel diye güvenecek değildim ama hakkımda her şeyi bilen bir kızın beni öldüreceği ya da kötü bir şey yapabileceği mantığıma sığmıyordu.
"Bakın gerçekten önemli, sadece bir geceliğine ödünç alıyorum Yuna'yı, lütfen."
Yalvararak bakması Seo'yla durumu tekrar düşünmemize sebep oldu. O ne kadar bana hayır diyerek baksa da kararımda kesindim.
"Tamam, Seo da arkadaşına uğrayacaktı zaten."
Choon Hee mutlu olurken Min Seo şaşkınca bana bakmaya devam ediyordu. Evden çıkmadan önce de ona gelince her şeyi anlatacağıma dair söz verdirtti ve biz Choon Hee ile kaldık.
Seo evden gittiği gibi kız hemen etrafta koşuşturmaya başlayıp bazı eşyaları alıp başka odaya götürmeye başladı.
"Ne yapıyoruz tam olarak?" Dediğimi duymamazlıktan gelip eşyaları götürmeye devam etti.
Hatta televizyona da girişince zor engel oldum.
"Allah aşkına anlatır mısın ne yaptığını?"
Sonunda soluklanmak için durduğunda elindeki bibloyu kenara koydu.
"Şimdi sana anlatacaklarım ile 23:55'te sana olacakları düşünürsek sert eşyaları kaldırsam iyi olacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gerçekliğin 7 Yüzü|BTS|
FanfikceKehanetleri yüzünden beraber büyüyüp kardeş gibi olan 7 gerçek prens.. Ve aralarından içinde tuhaf negatif bir enerji taşıdığı yüzünden saraydan kovulan 1 kötü prens.. Zamanı geldiğinde Eris Krallığı'na beraber hükmedecek 7 kral, ve büyüyüp kendi hü...