15.Bölüm: ~Son Saatler~

27 1 0
                                    

"Ulaş... benim sözümü kesmeden. İtiraz etmeden dinler misin?"

"Tamam..." Dedi tedirgin bir şekilde.

Ne kadar zor olsa da boğazımdaki düğümü yutmaya çalışıp konuşmaya başladım.

"Ben öldükten sonra... seni bıraktım diye düşünme. Ben her zaman yanında olacağım. Hep gelemesen bile arada ziyaretime gel. Graffitiye olan hayranlığın, sevgin de hiç bitmesin. Bence çizmeyi bile bırakmamalısın. Bunda gerçekten çok iyisin... ama en çok söylemek istediğim şey...

Ulaş. Kendini hiç bir zaman sevgiye kapatma. Kalbine birilerini al. Birilerini sev, seni seçmelerine izin ver. Ben gittikten sonra sanki tek anın buymuş gibi takılı kalma. Evet bir anın olarak kalsın ama sana acı vermesin Ulaş. Aksine hayatında güzel bir anı olarak kalmayı çok isterim. Beni hatırladığında acı çekme. Mutlu ol. Ben olmadığımda hiç olmamışım gibi olmayacağını biliyorum yine de sırf benimle daha çok vakit geçirmeden diye kendini suçlama. Aklına geldikçe ağlama. Gül. Yüzünde bir gülümseme oluşmayacaksa düşünme beni Ulaş."

"Defne..."

"Söz verdin.

Buraya tekrar gelir misin bilemem ama seninle yaptıklarımız, yaşadıklarımız senin için kalp burukluğu olacaksa yanımda olma. Hatırlayacaksan ki hatırlarsın... güzel hatırla. Sanki sonu hiç olmamış gibi.

O güzel kalbin birine ait olsun Ulaş. Çünkü sevmeyi de sevilmeyi de hak ediyor. Bana kalbinde bir yerin hep bana ait olacağını söyledin. Beni sev, benim anılarımı hatırla, ama o kalpte bana bir yer yapma. Çünkü acı verecek. Çünkü senin canını yakacak. Çünkü sızlayacak. Her anına, her hatırada. Aklına her geldiğimde.

Üstelik hayatına girecek insan bunu hak etmez. O kalp ona ait olsun. Tümüyle. Sadece onun için atsın. Yaşamayan biri için değil. Hayatı olacak biri için."

Kendimi tutamayıp hıçkırdığımda onun gözlerinden dökülen yaşlar da bir oldu. Beni hızla kendine çekip sarıldı. Ama durmadım hem hıçkırıp hem de devam ettim. "Bana aşık olmak isteme. Kendine bu kötülüğü yapma. İnsanlardan kaçma. Benim hayatıma dokunan ellerin ihtiyacı olanlara da dokunsun ki herkes benim kadar şanslı olsun. Hayatını benim yüzümden mahvetme. Yaşa. Benim için Ulaş... benim yaşayamadıklarım için yaşa. Lütfen..."

Artık ağlamaktan konuşamadığım için kafamı ensesine gömüp kendimi sıkmaktan vaz geçip hıçkırıklarımı tamamen serbest bıraktım. Ulaş elini kaldırıp saçımı okşamaya başlayınca içimdeki acı daha da arttı.

"Sen niye bu kadar inatçısın. Neden senin için yapmak istediklerimi kısıtlıyorsun?"

"Benim için her şeyi yaptın zaten. Daha fazlasına izin vermem. Kendini bitirmeye izin vermem. Canının yanmasına dayanamam. Yapamam... Bu kötülüğü sana yapamam Ulaş."

"Sen bana ne yaptığını farkında mısın ki?"

Daha fazla konuşamıyordum. Gözlerimi kapatıp sadece ona sarılarak ağlamaya devam ettim. Sonra arabanın camına vurup çıkan yağmur sesini duyunca Ulaş konuştu.

"Gökyüzü bile sana ağlıyor sevgilim."

-----

İki sevgili tek kelime edemediler. Dilleri lal oldu. Kalpleri daha çok acıdı. İkisi de onlar tanınan zamanın bittiğini daha iyi anladılar. İkisi de gökyüzüyle birlikte ağladılar. Defne'nin hıçkırıkları yağmur sesine karıştı, Ulaş'ın ise gözyaşları. Ama en çok da elinden bir şey gelmemesine ağlıyordu Ulaş. En çok kaybedeceği, en çok kazanmayı isteyeceği kıza ağlıyordu. Elinden bir şey gelmeden dokundu onun hayatına ama bunu yaptığına pişman olmadı tek bir an bile. Oysa ne çok uzak durmuştu insanların hayatlarından. Elinden onun yapması gereken bir şey gelmez diye.

Sadece 48 SaatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin