THIS BODY IS ON THE TINIEST LINE BETWEEN LIFE AND DEATH

148 10 38
                                    

Hep birlikte masada oturuyorduk. Son birkaç haftadır deviantları köklüce kazımıştık. Belki duygularımın bu kadar yoğun olmasından belki de kendimi ona göatermeye çalışmamdan dolayı o son birkaç haftada yok ettiğimiz deviantların yarısı bana aitti. Deviantlarla savaşmadığım zamanda günlerimi onu izleyerek geçiriyordum. Grupla takılmadığımız neredeyse her anını onunla geçiriyordu. Birlikte sahile, ormana, şehre gidip foroğraf çekiyor, sonra onlatı tuvale aktarıyorlardı. Sürekli konuşuyorlardı ve ben bunları her gördüğümde biri vücudumu yakıyormuş, kalbimi parça parça doğruyormuş gibi hissediyordum. Hayatımın aşkı olarak gördüğüm kızı onun yanında gördüğümde o mutlu diye mutlu olmam gerekirdi. Ama biliyordum. O her gülümsediğinde içindeki her duyguyu daha da derinlere görmüyordu. O da biliyordu bunu. O duygularını her gömdüğünde biraz daha katlediyordu kendini. Kendisiyle birlikte beni de. Geçen gün Andrew ona çiçek almış beraber dışarıya çıkmışlardı. Ellerinde ise kağıttan kalp şeklinde yüzükler vardı. En sevdiği şarkısını ona karşı kullanmıştı. Benim ona evlilik teklifi edince kullanırım diye hayal ettiğim şeyi o şimdi ona yapıyordu. Artık sevgiliydiler bunu biliyordum. Bu ise canımı daha da çok acıtıyordu. Hiç olmadığı kadar hemde. O benim karşımda onu her öptüğünde, ona her sarıldığında, onu nergisler kahveler içine boğduğunda canım öyle acıyor, öyle canımdan can gidiyordu ki ölmek istiyordum, ortadan kaybolmak istiyordum. Wanda olmasaydı yapardım da büyük ihtimalle ama gönlüm el vermiyordu. Hala bir ihtimalle beni affetmesini bekliyordum. Neden olduğunu bile bilmediğim halde bana küs bir şekildeyken ölmek istemiyordum. O benden nefret ederken olmazdı. Artık ruh eşinin ben olduğumu anlamasını ummayı çoktan geçmiştim. Çünkü çok iyi biliyordum. İnsam bir kere aşık olunca gözü başka hiçbir şeyi görmüyor, istemiyordu
Kendisi bana öğretmişti bunu. Hem de en acı yoldan. Kendisi bana göstermişti aşk hiçbir zaman kolay değildi. En çok beni üzen şeyse biliyordum. Onun bana her baktığında gözlerinde nefretten başka bir şey olduğunu biliyordum. Bana her baktığında sesimi her duyduğunda kalbinin yavaşladığını, kendini tedirgin hissettiğini biliyordum. Daha beni tanıyamadan benden deli gibi korktuğunu, bana her baktığnda canının yandığını biliyordum. Ama en kötüsü neden olduğunu bilmiyordum.

Şu anda ise çaprazımda olabilecek en güzel haliyle oturuyordu. Eternalları uğurlayacağımız yemeğe çok şık giyinerek gelmişti. Her zamanki gibi bir bakanın bir daha bakmak isteyeceği bir güzelliği vardı. Gözlerimi ondan alamıyordum. O ise benim ona baktığımı her gördüğünde kendini husursuz hissediyor, Andrew'a biraz daha yaklaşıyordu. Zorla da olsa bakışatımı ondan çektim. Çünkü onun acı çekmesi ona bakamamdan daha çok acıtıyordu canımı. Yemeğin sonunda herkes şampanyalarını içerken Tonya kalktı. O zaman bir sorun olduğunu anlamıştım. O kalktıktan biraz sonra lavaboya gidermiş gibi kalkıp peşinden gittim. Yağmur yağmasına rağmen dışarıya doğru yürüyor bir yandan da gökyüzüne bakıyordu.

"Hey! İyi misin Tonya?" Arkasını döndü. Beni görünce adımlarını daha da hızlandırdı. Dışarıya yeni çıkmasına rağmen sırılsıklam olmuş kolundan tutup onu kendime döndürdüm.
"Bırak beni!" Yüzündeki tiksintiyle boğazıma bir düğüm oturdu. O ilerlemeye devam ederken arkasından bağırdım.
"NEDEN?" Gözlerimdeki yaşlara engel olamıyordum. Arkasını döndü ve öylece durdu.
"NEDEN BÖYLE DAVRANIYORSUN? NEDEN? KARŞINDAKİNİ PARÇALARA AYIRDIĞINI GÖREMİYOR MUSUN? SEN BENİ HİÇ TANIMASAN DA BEN SENİ SENDEN DAHA İYİ TANIYORUM. VE SEN-SEN BENİ HER GÜN DAHA DA ÖLDÜRÜYORSUN. BU VÜCUT VAR YA" Kollarımı iki yana açtım.
"HER YERİ YATALARLA DOLU. HEPSİ SEN BENİ MİLYONLARCA PARÇAYA AYIRDIĞINDA ACIMIN BİR KISMI FİZİKSEL ACIYA DÖNŞSÜN DİYE YAPIYORUM BUNLARI." Kollarımı sıvadım.
"BU VÜCUT VAR YA BU VÜCUT SANA HER BAKTIĞIMDA CAYIR CAYIR YAKILIYOR. ÇÜNKÜ GÖRÜYORUM. BANA BAKINCA HİSSETTİĞİN ACIYI, KORKUYU GÖRÜYORUM. DAHA NEDEN OLDUĞUNU BİLMEDİĞİM HALDE SANA BÖYLE HİSSETTİRDİĞİM İÇİN KENDİMDEN NEFRET EDİYORUM. SEN ONUN YANINDA HER GÜLDÜĞÜNDE ACINI BİRAZ DAHA İÇE GÖMDÜĞÜN VE BU GÖMDÜKLERİN YAVAL YAVAŞ SENİ YİYİP BİTİRDİĞİ İÇİN KENDİMDEN NEFRET EDİYORUM. KENDİMDEN NEFRET EDİYORUM ÇÜNKÜ BUNU DURDURAMIYORUM DURDURMAK İSTERSEM SANA DAHA DA ZARAR VERCEĞİMİ BİLDİĞİMDEN NEFRET EDİYORUM KENDİMDEN. " Ağlamaktan gücüm bitniş sırılsıklam bir şekilde yerde dizlerimin üstünde kalmaya çalışıyordum.
" BU VÜCUT VAR YA BU VÜCUT senin saçının teli kadar ince bir çizgide hayatta. o ince çizgi ise sen ve wanda'sın. ama şunu bil ki... Bu vücut hayatta kalamazsa bil ki onun nedeni de sensin. fark ettiğin gibi vücut diyorum. çünkü bahsedilecek bir ruhum kalmadı. hepsini parçaladın. "
Şok içerisinde bana bakıyordu.

Can You Feel Me [Pietro Maximoff] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin