What The Hell

147 12 34
                                    

"Eros, Psykos bunlarda kim?"

"Güzelim ne saçmalıyorsun benim işte. Pietro." Yanına yaklaştım. Ona sarılmak istiyordum. Onca şeyden sonra şaka yapıyordur diye düşündüm.
"Ne saçmalıyosun sen. Sakın bana yaklaşayım deme!" Elleriyle garip bir şekil çizip etrafında kalkan oluşturdu.
"Eros. Cevap vermeyecek misin?" Onlar da en az benim kadar şoktaydılar.
"Ayrıca buraya ne zaman geldik? En son Arishem bizi deviantlarla savaşmamız için Midgard'a gönderiyordu. Ve bu kadar teknolojisi gelişmemişti."

"Tonya cidden hatırlamıyor musun?"
"Shastra olacak."
"Shastra en son hatırladığın anı 80 yıl öncesine ait."
"N-nasıl yani?"
"Şu anda kızının bedenindesin. Arishem'in sana uyguladığı ceza yüzünden böylesin. Neyse ki bu duruma karşı hazırlıklıydık. İzin ver sadece şu serumu verelim sana."
"Ne saçmalıyorsunuz! Arishem bana asla ceza vermez onun emrinden hiç çıkmadım ben. Siz yalancısınız. Arishem'e erişmek için bana serum yapacaksınız ha! Hayatta izin vermem."

Elleriyle tıpkı Thena'nınkine benzer silahlar yarattı. Tek farkı çok daha güçlü ve laciverttiler. Tıpkı Tonya'nınkiler gibi. 80 yıl öncesinde Shastra'nın güçleri yoktu. O yüzden güçlerini kontrol edemezse çok büyük sorun olabilirdi.
Şırıngayı yok etmek için hamle yaptı ama Wanda onu engelledi. Sonra Druig'in gözleri aydınlandı. Beynine girmiş olmalıydı ki Shastra durmuştu. O durduğu gibi hızla şırıngaya uzandım. Attığı bir ışın yüzünden geri çekilmek zorunda kaldım. Kolumu sıyırmıştı. Eternal gücüyle durdurulması cidden çok zordu.

Sonra içeriye spidey üçlüsü girdi. Diğer iki spiderman olaylardan sonra evrenlerine dönememişti. En sonki olaylardan birkaç gün önce gelmişlerdi. Amdrew olanla aramız baya iyiydi açıkcası. Garip olan şey şuydu ki hepsinin çok saçma ve farklı göbek adları vardı. Andrew, Tobey ve Tom. İnsan bari uyumlu yapardı. Tom ağ atarak Shastra'yı durdurmayı denedi. Ama tabiki de başarılı olmadı.  Ben tekrar hızla hamle yaparken içeri Thena ve Makkari girdi. Şırıngayı tam koluna saplayacakkken beni ışınlarından biriyle göğsümden vurdu. En son gördüğüm şey Andrew'ın şırıngayı Shastra'ya batırırken Wanda'nın 'PİETRO' diye bağırması oldu.


Bu zamana kadar o kadar çok darbe almıştım ki artık alışkındım. 5-6 saat baygın yattıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi kendime gelmiştim. O bilinçsiz yattığım 5-6 saatte olanları ise yeni öğrenmiştim. Öğrendiklerimle birlikte kalbime çekilmez bir acı saplanmıştı. Tonya şırıngayı almasına rağmen intihar teşebbüsünden sontaki olayları hatırlamıyordu. Ve hatırlamasınım da imkanı yoktu. Onunla bu süreçte Andrew ilgilenmiş. Diğerleri benim başımda dururken o iyi ki de ilgilenmiş. Sonuçta nerdeyse her gün datbe yiyordum ben. Ama Tonya her gün bunları yaşamıyordu.

"O-o nasıl peki?"
"Şu anda iyi. Andrew ve Nat ile çatıda kahve içiyorlar. İstersen biz de çıkalım ha?"
"Olur."

Wanda ile beraber çayıya çıkmıştık üçü de baya mesafeli oturuyorlardı. Alışkanlık olarak Nat ve Tonya'nın arasına geçtim. Ama bunun üzerine Tonya Andrew'a doğru kaydı.
"Hey, bir sorun mu var güzelim?"
Sanki ona küfretmişim gibi bakıyordu suratıma. Söyledikleriyle kalbime kocaman ağır bir hançer saplandı adeta.
"Git yavşayacak başka birini bul."

'Git yavşayacak başka birini bul.'
Sesi beynimin içinde yankılanmaya başladı. Doğru ya ne kadar acı olsa da o beni hatırlamıyordu. Onun için daha tanışmadığı halde ona güzelim diyerek yavşayan bir adamdım ben.

"Ö-özür dilerim Tonya. " Yaptığım hatanın fatkına vararak orafan uzaklaştım.

Can You Feel Me [Pietro Maximoff] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin