Selamm!! Bu bölüm adındanda anlaşılacağı üzere bayram özel bölümdür. Bu bölümde Samim'in hayatının bir kısmını anlatacağım. Umarım beğenirsiniz.
KEYİFLİ OKUMALARR! :)
🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋
-KAYBEDENLER-
Bayram Özel Bölüm
"Önce hayaller ölür, sonra insan."
Ağır adımlarla masamın başına geçtip oturdum.
Bazen biraz anlaşılmaya, empati kurulmaya ihtiyacım vardı. İnsanların sadece biraz olsun beni anlamalarını isterdim. Bu zamana kadar neler yaşadığımı hiç kimseye anlatmadım. Yada anlatamadım. Bilmiyorum. Ama artık doldum. Benim bu halimi ne piskologlar anlayabildi ne başka insanlar. Zaten arkadaşlarım neler yaşadığımı hiç sormadılar. Piskologların da kimisi parasının peşindeydi kimisi anlamıyordu. Ben de bu yöntemle biraz rahatlayabileceğimi umuyordum.
Masamdaki tabureye oturdum. Günlüğümü açtım ve yazmaya başladım.
Hayat hikayem bir kelime olsaydı kesinlikle YANLIZLIK olurdu.
"Baba yapma!"
Korkumla birleşmiş titreyen ellerim göz pınarlarımdan akan yaşlara mâni olamıyordu.
"B-baba beni o kadına verme!"
Akan göz yaşlarım titreyen çeneme akıyordu.
Bu olmamalıydı. Beni annemin yanına vermemeliydi.
"Bana baba demeyi KES! Ağlayıp zırlama artık. Sana söyleyeceğim bir takım mevzular var. Dinlemek zorundasın!"
"B-baba yalvarırım beni yol-llama."
Gözyaşlarım, titreyen ellerim ve çenem, çaresizce masum masum bakan bir çift simsiyah gözlerim... Hiçbiri mâni olamıyordu.
"Bak Samim, çehreme bak."
Akan göz yaşlarımı elimle sildim. Başımı kaldırıp benim çehreme bakan asi, çatık kaşlı babam dediğim adama baktım.
Onunda gözleri benimkiler gibi siyahtı simsiyah. Yaşanmışlıkların oturduğu bir hüzün vardı yüzünde. Dudakları kurumuş ve çatlamıştı. Saçları dağılmıştı.
"Baba ne diyeceksin bana?" diyerek titrek bir nefes verdim.
"İstediğin kadar ağla zırla yinede seni yollayacağım. Diyeceğim şeyde şu:"Derin bir nefes verdi. Onunda gözünden bir iki damla yaş aktı. Sesinin tınısını inceltip konuştu.
"Beni affet."
Ardından beni yolun ortasında bırakıp ardına bakmadan gitti.
Bense onun peşinden gidemedim. Olduğum yere mıhlanıp kaldım.
"Babaaa!!!"
Olduğum yere çöktüm. Gözyaşlarım durdulamaz derecede akıyordu.
Ona baktığımda daha köşeyi dönmemiş olduğunu gördüm.
"Affettim babaa! Affettim!"
Bana dönüp baktı. Ardından köşeyi dönüp hızla uzaklaştı.
Çöktüğüm yerden kalkıp arkama baktım. Bir çift mavi göz bana bakıyordu. Üstünde pullu, kırmızı bir elbise, altında da kırmızı topuklu ayakkabı. Annem bana bakıyordu. Beni babamın ellerine bırakırkenki gibi boş, duygusuz bir bakıştı bu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
-KAYBEDENLER-
Science FictionNot: Bu hikayeyi yazalı bir yılı aşmış bir zaman oldu. Şuanlık tekrar yazmayı düşünmüyorum. Ayrıca fazlasıyla hatalar var. "Geçmişimizi kaybetmek için ruhumuzu kaybettik." "Ruhunun derinliklerine insem kaybeder misin beni?" İki takım ve bir oyun. El...