4.BÖLÜM

348 278 36
                                    

Selamlar. Yeni bölümle karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz.

Yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayın.

KEYİFLİ OKUMALAR!

🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋

 
-KAYBEDENLER-

4. Bölüm

Boğazımda bıçak dayalı bir şekilde bekliyordum. Nefes bile zor alıyordum. Soğuk eller beni sıkıca tutmuştu. O kadar sıkı tutmuştu ki milim bile kıpırdayamıyordum.

Adaya gelen gemiden sekiz tane adam inmişti. Bizi kurtarabileceklerine dair bir umudum olduğu için hızla oraya doğru ilerlemiştim. Fakat adamlardan biri, en uzun boylu olanı, beni hızla kendine çekip boğazıma bıçak dayadı.

"Diğerleri nerede?"

Diğer adamlardan biri beni tutan adamın koluna dokundu ve konuşmaya başladı.

"Abi işine karışmak gibi olmasın ama bu çok klasik bir giriş olmadı mı?"

Adamın bu sözünden sonra arkadaki altı kişiden kıkırtılar duyuldu. Açıkcası gerçekten komik bir adama benziyordu. Boğazıma bıçak dayayan adamın kasları iyice gerildi. Sinirlendiği belli oluyordu.

"Ya havle!"

Gökyüzüne baktığımda bir helikopter yavaş yavaş ilerliyordu. İniş yapmak üzere gibiydi. Büyük ihtimalle onların uçağıydı.

Ardından tekrar bana dönüp kelimelerin üstüne basa basa yineledi.

"Diğerleri nerede!?"

Sessizliğimi korudum. Bu bilmediğim adamlara arkadaşlarımın nerede olduğunu söyleyip onları ateşe atamazdım.

"Söyle!"

Sessizliğimi korumaya devam ettim. Bu da adamın daha çok sinirlenip kaslarının daha çok gerilmesine neden oluyordu. Patlasın inşallah!

"Bıçak boğazında dayalı olduğunu hatırlatırım."

Beni apaçık tehtit ediyordu. Yada tehtit etmeye çalışıyordu. Bu kadar
da fazla oluyordu. Derin bir nefes vererek konuşmaya başladım.

"Bakın, nereden geldiniz, ne için geldiniz bilmiyorum ama bu bıçakla beni korkutamazsınız."

Ne? Cidden savurduğum bu saçma tehtit bu kadar klasik miydi? Biraz daha iyi konuşabilirdim. Bu potansiyel bende vardı. Aman tanrım ben şu durumda bunu düşünmüş olamazdım. Tehdimin klasikliğini mi konuşuyordu şu anda? Delirmek üzereydim. Galiba buradan kurtlunca Bakırköy'e ziyarete gidecektim.

"Zaten seni öldürmek gibi bir ni-"

Ormanın içinden tanımadığım iki kişi geldi. Biri kadın diğeri erkekti. Kadının dalgalı kahverengi saçları vardı. Saçları omuzlarına dökülüyordu. Adamın teni koyu renkliydi. Tenine uygun kahverengi saçları ve ela gözleri onu asil kılıyordu. Bu ten rengine sahip olduğu için çok şanslıydı. Ona çok yakışıyor, saç ve göz rengini tam tamına tamamlıyordu.

Kadının elinde siyah bir silah vardı ve silah doğrudan bana bıçak dayayan adamı hedef alıyordu.

"Kızı bırakın!"

Adamın sesi öyle bir sert çıkmıştı ki benim bile ürpermeme neden olmuşu.

Bunların hepsinin benimle ne ilgisi vardı? Bu hiç tanımadığım iki grup niye beni sahiplenmeye çalışıyordu? En önemlisi Ahu, Samim ve Kuzey neredeydi?

-KAYBEDENLER-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin