"ʙɪᴢᴇ."

390 35 263
                                    

Elizabeth elindeki bir kese kurabiyeyle James'ların bahçesine girdi ve kapının hemen önünde durup zile bastı. Bozulduğu için kuş ciklemesinden çok kuş inlemesine benzer bir ses çıktı yine. Elizabeth sese yüzünü buruşturdu. Ev ahalisi de bundan pek memnun olmasa gerek ki koşar gibi art arda ayak sesleri geldi ve kapı çok geçmeden açıldı. Regulus yeni uyandığını belli eden dağınık saçlarıyla ve yorgun gözleriyle hafif aralık kapının arkasında dikiliyordu. Elizabeth oğlanın bu görüntüsüne gülümsedi.

"Günaydın." dedi. Regulus da gülümseyip:

"Günaydın." dedi. Tam o sırada merdivenlerde bir gürültü koptu. Regulus ve Elizabeth merakla merdivenlere baktıklarında kapı biraz daha aralandı ve Regulus'un yanında meraklı James göründü. Elizabeth oğlana gülümsedi, James da tam gülümsemek üzereyken dün geceki tartışmayı hatırlayıp tekrar surat astı. Elizabeth bozulmuş bir şekilde bakışlarını yere indirdiğinde James göz ucuyla kızı kontrol etti. Regulus onu hafifçe dürttüğünde James kısa bir an oğlanla bakıştı ve ardından Elizabeth'in elindeki kurabiyeleri aldı.

"Güzel kokuyorlar." dedi. Regulus sinirli bir şekilde oğlanın koluna vurduğunda James olduğu yerde sıçradı. Elizabeth onların bu hallerine gülmemek için kendini zor tutuyordu.

"Hey!" dedi James. Mızmız çocuklar gibi omuz silkip mutfağa girdi. Regulus oğlanın mutfağa girişini izledikten sonra tekrar Elizabeth'e döndü.

"Huysuz biraz." diye fısıldadı.

"Ama bakma sen ona, dün gece boyu seni kırıp kırmadığını sordu durdu." diye devam ettirdi.

Elizabeth buna gülmeden edemedi. Regulus da onun gülüşüne bir tebessümle karşılık verdi ve kapıyı iyice aralayıp:

"Gelsene." diyerek davet etti. Elizabeth kırmızı converselerini çıkardı, kenardaki ayakkabılığa fırlatıp içeri girdi. Regulus da ardından geldi. İkili mutfağa, James'ın yanına geçtiklerinde James omlet yapmakla meşguldü.

"Demek dün gece Reggy ile uyudun." dedi Elizabeth kollarını göğsünde toplayarak. James gözlerini büyütüp Regulus'a baktı.

"Ona söyledin mi?" diye sordu kızgın sesiyle. Regulus iki elini hızla havaya kaldırıp:

"Hiç de bile. Nereden öğrendiğine dair en ufak bir fikrim yok!" diye kendini savundu. James kaşlarını çatıp kızgın bir ifadeyle ocağın altını hafifçe kıstı ve mutfak bezini kaptığı gibi Regulus'u kovalamaya başladı. İkili koşa koşa evi turlamaya başladığında -Regulus çığlık da atıyordu- Elizabeth önce birkaç saniye öylece kalakaldı ve ardından peşlerinden koşturdu. İkiliye yetiştiğinde James Regulus'u gardırobun içine tıkmış gardırobun kapısını tutuyordu ve Regulus içeriden:

"Çıkar beni buradan Jamie, korkuyorum!" diye bağırıyordu. Elizabeth çekinerek:

"Geçmişini düşündüğümüzde bununla ilgili bir travması olabilir." dedi. James bir gardıroba bir de Elizabeth'e baktı ve güldü.

"Erkek arkadaşını koruman ne de hoş matmazel!" diye mırıldandı. Elizabeth kaşlarını çattı.

"Hey, mantıken o benden neredeyse elli yaş büyük!" diyerek kendini korumaya çalıştı.

"Teknik olarak ise sadece iki yaş büyüğüm Beth!" diye bağırdı Regulus içeriden. Elizabeth bir dolaba bir de James'a baktı ve ardından omuz silkip Regulus'un da duyabileceği şekilde yüksek bir sesle:

"Onu çıkarmasan daha iyi olacak sanırım Jamie." dedi. Regulus içeriden mızmızlanmaya benzer sesler çıkardı ve gardırobu yumruklamaya başladı. James tüm bunlara gülerken bir an Elizabeth ve James'ın burnuna garip bir koku geldi. Elizabeth korkuyla:

Ölü Bir Oğlan Çocuğu (𝓡. 𝓐. 𝓑. 𝓗𝓪𝔂𝓻𝓪𝓷 𝓚𝓾𝓻𝓰𝓾𝓼𝓾)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin