Derin bir nefes aldı ve nefesi kesildi.
Regulus gözlerini güneşe açtı ve ardından hızla kapattı. Gözleri kapalı bir şekilde bekledi. Karanlıktan tekrar ve tekrar nefret etmesine rağmen bir süre gözleri kapalı kaldı. Tenindeki suyu hissetti; gözlerini yakan güneşi, bedeninin titreyişini ve ruhunun yorgunluğunu.
Gözlerini araladı. İlk gördüğü şey güneşti, sonra su ve sonra kum. Sonrasında ise bir kız.
"Hey, sen iyi misin?"
Ses. Ona yaklaşan ve gölgesi olan bir beden. Nefes alışverişler. Yaşama dair her şey. Tanrı onunla oyun mu oynuyordu?
"Yardıma ihtiyacın yoksa burnumu sokmak istemem ama Tanrım, berbat haldesin." dedi az önceki ses. Regulus'un gözleri sesin sahibini tanımak istedi. Gördüğü şey kendine doğru eğilmiş kısa saçlı bir kızdı.
"E-evet." diyebildi.
"Berbat haldeyim."
Kız ona elini uzattığında kendine uzatılmış ele baktı. Cennet burası mıydı? Yardım etmek isteyen bir kızın olduğu güzel bir sahil kenarı?
"Elime bir saniye daha bakarsan su yüzünden üşüteceksin." dedi kız. Regulus uzatılan eli tuttu ve onun kendine yardım etmesine izin verdi. Ayağa kalktığında elin sahibine baktı. Kız da kaşlarını çatmış ona bakıyordu.
"Üstün başın kum içinde, silkelenmeyecek misin?" diye sordu kız. Regulus kaşlarını çattı ve üstünü elleriyle silkeledi. Kız omuz silkip kumlara bıraktığı çantasını aldı ve:
"Evin var mı?" diye sordu.
Regulus duraksadı, kıza baktı, kız ona baktı. Güneş ve su onları izledi.
"Ben cennette olduğuma şaşırırken sen evimi mi soruyorsun? Bilmiyorum, ruhların evi olur mu?" diye sordu ani bir merakla. Kız kaşlarını çattı.
"Uyuşturucu mu kullanıyorsun?" diye sordu. Regulus başını salladı.
"Dün gece çok mu içtin?" diye sordu kız. Regulus tekrar başını salladı.
Kız duraksadı. Bir iki adımla Regulus'a yaklaştı ve oğlanın yüzünü elleri arasına aldı. Regulus şaşkınca ona bakarken:
"Sıyırdın mı?" diye sordu kız. Oğlan hafiften sırıttı.
"Öldüm sanırım."
Kızın kaşları daha da çatıldı ama korkudan değildi bu. Şayet geri çekilmemişti bile.
"Sıyırmışsın." dedi kız. Oğlanın yüzünü dikkatle inceliyordu.
"Ben ölü bir oğlan çocuğuyum." dedi Regulus. Kız başını salladı.
"Maalesef sen delisin, çatlaksın, sıyırmışsın. Ama sana bir sır vereyim mi?" diye sordu. Regulus'un dudakları aralandı ama bir şey diyemedi. Başını aşağı yukarı sallamakla yetindi. Kız gülümsedi, normal bir gülümseyiş değildi bu. Sanki içinde ustaca bir söz, zekice bir zihin ve çokça evren saklıydı.
"İyi insanların çoğu öyledir." diye fısıldadı kızın nazik sesi. Geri çekildi ve birkaç adımda uzaklaştı. Regulus'un dengesi bozulmuştu sanki, ayağının altındaki kumlar dökülmüş ve boşlukta kalmıştı.
"Ben iyi bir insan değilim ki." diyebildi kendine geldiğinde.
"Tanrı neden beni cennetine almış olabilir ki?"
Kız omuz silkti.
"Bilmiyorsan söyleyeyim, hâlâ yaşıyorsun." dedi. Regulus'un kaşları çatıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Bir Oğlan Çocuğu (𝓡. 𝓐. 𝓑. 𝓗𝓪𝔂𝓻𝓪𝓷 𝓚𝓾𝓻𝓰𝓾𝓼𝓾)
FanfictionRegulus Arcturus Black AU "Geriye sadece ruhu kalırken Regulus Arcturus Black sadece bir çocuktu. On sekiz yaşında, yalnız ve üşümüş bir çocuk. Tamamen karanlığa batmış ve yardım eli uzatılmayan bir çocuk." Hepimiz Regulus Arcturus Black'in hüzünlü...