Elizabeth sonraki gün yine her zamanki gibi uyandıktan hemen sonra evden çıktı. James'ın evine kadar sevdiği eski şarkılardan oluşan bir çalma listesini dinleyerek yürüdü. Sabahları müzik dinleyerek James'ın evine yürümeyi seviyordu. Mahalleleri sakin ve çoğu zaman olağandan daha güvenilirdi. Bunu seviyordu. Komşularla sabahları selamlaşan ve çevresi geniş olan bir kız olmamıştı hiçbir zaman. Bir arkadaş grubu edinmekte zorlanmazdı ama bir türlü daha fazlasına da açılamazdı. Her yeni ortamda bir elin parmağını geçemeyecek kadar insanla arkadaş olur ve onlarla takılırdı. Hep buna alışmıştı. Ne mahallenin sevecen ve herkesçe tanınan kızıydı ne de sınıfın ıssız kenarında oturan sessiz kızı. Ve bundan gayet de memnun olduğunu söylerdi. En azından geçen seneye kadar her şey yolundaydı.
Elizabeth bunları aklından çıkarmak istedi. Müziğin sesini daha da açtı ve derin bir nefes alıp ciğerlerine temiz havayı doldurdu.
"Üç saniye içinde o direğe dokunacağım." diye mırıldandı kendi kendine ve karşısındaki direğe doğru can havliyle koşmaya başladı. Bunu neden yaptığını bilmiyordu, ona da James öğretmişti. James eğlenceli olduğunu iddia ettiğinde sadece gülmüştü ama şimdi üç saniye dolmadan direğe ulaştığı için duyduğu sevinci fark ettiğinde Elizabeth gerçekten de eğlenceli olduğunu düşündü.
Yolun geri kalan kısmı çabuk bitti. Jamesların evine varıp kapıyı tıklattığında zıplaya hoplaya geldiği için biraz nefes nefese kalmış gibiydi. Kimse kapıyı açmayınca Elizabeth istemeye istemeye bozuk kuş ziline bastı. Zil sesindeki kuş inler gibi ciyaklarken kulaklarını elleriyle örttü. Bu sesten nefret ediyordu, babasının alarmından bile berbattı. Ama bu kuş zili bile James ve Regulus'u uyandıramamıştı.
Elizabeth şüphelenmeye başladı. Zile bir kere daha bastı ve kimse kapıyı açmazsa içeri nasıl girebileceğini düşünmeye başladı. Tahmin ettiği gibi yine kimse kapıyı açmayınca bahçe duvarına yöneldi. Ellerini beline koyup duvara baktı gülümseyerek. Bunu daha önce James'la yapmıştı, bahçe duvarının üstünde oturup defalarca gün batımını izlemişlerdi. O yüzden duvarı geçmesi zor olmadı ve mutfak penceresi de şansına açıktı. Bir hırsız edasıyla pencereden sızdı ama içeri girerken dengesini kaybedip mutfağa yuvarlandı. Hâlâ görünürde kimse yoktu, yuvarlanma sesine rağmen.
"Merlin." diye mırıldandı Elizabeth. Gerçekten de şüphelenmeye başlamıştı. Daha fazla oyalanmadan üst kata çıktı o yüzden. James'ın ebeveynlerinin odasına girmekten çekindiği için Regulus'un odasının önünde durdu. Kapı hafif aralıktı ama yine de tıklatma gereği duydu.
"Beyler?"
Ses gelmeyince merakla aralık kapıdan bakındı.
"Tanrı'ya şükür." diye mırıldandı. Kapıyı daha da açıp içeri girdi. İki oğlan James'ın yatağında yan yana uyuyorlardı. Elizabeth elinde olmadan bu görüntüye gülümsedi. Oldukça sevimli görünüyorlardı. Elizabeth bunu James'ın annesinin makinesiyle çekmek istedi ve ikilinin sevimli hallerinin bir fotoğrafını çekip çekmecenin üzerindeki kalemle tarih attı, ardından da duvardaki fotoğrafların arasına bir yere yapıştırdı. Tekrardan iki oğlana döndüğünde neden uyanmadıklarını anlamıştı. Yerdeki içki şişelerine bakılacak olursa James'ın akşam yemeğinden sonra beraber içmişlerdi ve şimdi gerçekten derin bir uykuda olsalar gerekti.
Elizabeth onları uyandırmak istemedi. Yatağın kenarına, James'ın hemen yanına oturdu ve şefkatle James'ın saçlarını karıştırdı. Dün gece diğer her bir gece gibi onu yormuş olmalıydı. Elizabeth bazen James'ı bu akşam yemeklerine göndermek istemiyordu. Elini tutup gitmemesini fısıldamak istiyordu ama bir türlü yapamıyordu. Bunu yapamazdı, onu ailesinden koparamazdı. Ama üzülmesine katlanamıyordu bir yandan da. O yüzden her akşam yemeği sabahı yanında olacağına söz vermişti. James'ın her akşam yemeği dönüşü sarhoş bir şekilde eve dönüşlerine ve sonraki günün öğlesine kadar uyuyuşlarına alışmıştı artık. Ama bu sefer daha iyi gibiydi. Eskisine göre yüzü daha az gergindi ve şişe sayısı daha azdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Bir Oğlan Çocuğu (𝓡. 𝓐. 𝓑. 𝓗𝓪𝔂𝓻𝓪𝓷 𝓚𝓾𝓻𝓰𝓾𝓼𝓾)
FanficRegulus Arcturus Black AU "Geriye sadece ruhu kalırken Regulus Arcturus Black sadece bir çocuktu. On sekiz yaşında, yalnız ve üşümüş bir çocuk. Tamamen karanlığa batmış ve yardım eli uzatılmayan bir çocuk." Hepimiz Regulus Arcturus Black'in hüzünlü...