"ᴛᴇşᴇᴋᴋüʀ ᴇᴅᴇʀɪᴍ."

365 32 217
                                    

Gece güzeldi. Tanrıça Nyx'in doğum günüymüşçesine güzeldi. Ay parlaktı, hilal biçimindeki zarif şekli Regulus'un uyandığı sahilin sularına yansıyor, oğlana buraya ilk geldiği günü hatırlatıyordu. Yıldızlar gökyüzüne serpiştirilmiş gibiydi. Gece sessizdi ve sokaklar tek tük insanlar dışında ıssızdı. Sokak lambaları aya eşlik edip ikilinin üzerlerine vuruyordu. Regulus Elizabeth'e baktıkça gecenin karanlığında, sokak lambasının ışığı yüzünü okşarken genç kızın ne kadar güzel göründüğünü düşünüyordu; Elizabeth ise gece saatlerinde eve Regulus'la yürümenin ne kadar da özel olduğunu. Yürüyüşleri sessizlikle geçmişti o yüzden. Birbirlerinden habersiz birbirlerine bahşetmişlerdi tüm duygu ve düşüncelerini.

Bir süre yürüdüler. James ve Elizabeth'in evleri yakın olduğundan bunu sorun etmemişlerdi. Sokaklar güzeldi, Regulus sıra sıra dizilmiş evlerin ışıklarını izliyordu ve bu garip bir şekilde hoşuna gidiyordu. Bir süre sonra oğlanın dikkatini bahçe duvarının kenarında duran bir çocuk çekti. Dikkatle baktığında çocuğun da kendine baktığını fark etti. Regulus küçük oğlan çocuğunun kaybolmuş olduğunu düşündü ve yardım etmek için ona doğru bir adım attı. Adımını atmasıyla çocuğun fırlayıp evlerin arasındaki karanlığa doğru koşması bir olmuştu. Regulus oğlanın tırstığını düşündü, yardım etmek için:

"Hey, korkmana gerek yok!" diyerek peşinden gitti ve evlerin arasındaki karanlık ara sokağa daldı. Şaşkınlıkla onu izleyen Elizabeth de peşinden koşmaya başlamıştı. Regulus ve Elizabeth ara sokağa girdiklerinde bir süre ilerlediler ama çocuk gözden kaybolmuştu. Regulus son bir umut:

"Hey, amacım sana zarar vermek değil!" diye seslendi. İkili bir süre beklediler ve sonuç alamayınca tekrar geldikleri yolu yürümeye başladılar. Elizabeth merakla:

"O da neydi?" diye sordu. Regulus düşünceli bir şekilde omuz silkti:

"O çocuk, hamburgercide de vardı hatırlıyor musun? Sanırım kaybolmuş ama ben ona doğru adımlayınca korkup kaçtı." diye cevapladı. Elizabeth'in kaşları çatılmıştı.

"Garip." diye mırıldandı kız. Regulus hafifçe başını salladı. Garipti. Kaybolmuş olan bir çocuk neden bahçe duvarının kenarında dursundu ki? Üstelik neredeyse şüphelenmesine neden olacak şekilde, saklanır gibi? Hâlâ büyücülük dünyasında, kendi dünyasında, olsaydı Regulus bunun bir tür ajan olduğuna yemin edebilirdi. Ama muggleların basit dünyasında bunun bir anlamı yoktu.

Yoksa, diye düşündü Regulus. Yoksa kendi dünyamdan aslında hiç ayrılmadım mı?

Elizabeth'in evlerinin zil sesi düşüncelerini böldü. Regulus bu gece için bunları düşünmemeye karar verdi. Bu gecesini Elizabeth'e ayıracaktı. Hem yarın James da varken bunları konuşmak daha isabetli olurdu, değil mi?

Kapı açıldığında bu kararla ve heyecanıyla beraber derin bir nefes aldı, ikiliyi Elizabeth'in küçük kız kardeşi karşıladı.

"Merhaba." dedi küçük kız Regulus'a gülümseyerek. Regulus bu sıcak karşılamaya gülümsemeden edemedi. Küçük kızın hemen arkasından Elizabeth'in annesi "Kim gelmiş Holly?" diyerekten yanlarına ulaştığında Elizabeth hafiften yutkunup gülümsedi. Annesi bir Elizabeth'e bir de Regulus'a baktı. Ardından gülümseyip:

"İyi akşamlar genç adam." diyerek Regulus'u selamladı. Elizabeth ayakkabılarını çıkarıp kenara koyarken:

"Bu akşam Arcturus'u yemeğe davet ettim. Sizinle tanışmak istedi." diye belirtti. Annesi oğlana sevecen bir gülümseme bahşedip:

"İçeri gel lütfen." diyerekten karşıladı. Regulus bu sıcak karşılamayla ve tebessümlerle içinin ısındığını hissetti. Ayakkabılarını çıkarıp Elizabeth'i takip ederek mutfağa ulaştı.

Ölü Bir Oğlan Çocuğu (𝓡. 𝓐. 𝓑. 𝓗𝓪𝔂𝓻𝓪𝓷 𝓚𝓾𝓻𝓰𝓾𝓼𝓾)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin