ÖZGÜR.

173 17 7
                                    

Hayat acıydı.

Boğuyordu ve kaybetmeye mahkum ediyordu. Umutları ve yarınları elimizden alıyordu. Çünkü tüm acılar ya dündü ya da bugün. Umutsuzca aşkı, sevgiyi , mutluluğu, huzuru arayan insanlar var ediyordu. Ama ben artık öyle değildim. Hepsini çoktan yaşamış ve atlatmıştım. Umut etmiyor. 

Aramıyor ve istemiyordum. 

Çünkü hayallerim, yarınlarım umut ederken ellerimden kayıp gitmişlerdi.Babam hakkında bildiğim tek şeyin benim olmamda katkı sağlayan bir yaratık olmasını bildiğime rağmen her gün gelir diyerek umut ettiğim gibi. 

Umut  etmiştim ve  gitmişti.

Tıpkı annemin ellerimden kayıp gitmesi gibi. 

Masum olduğum zamanlardaydı tüm bunlar. Umut ettiğim zamanlar. Ve etrafımda bana  umut etmemi söyleyen insanların olduğu. Annem ellerimden kayıp giderken bana, anneme umut olanlar. 

Basit bir teklifle gelmişti umut ve benim basit kararım ile terk etti beni. Teklif benim tüm hayatıma karşılık, kanser anneme bahşedilecek fazladan birkaç yıldı. Kabul ettim.Annem benim tüm hayatıma karşılık sadece 3 yıl fazla yaşadı.Genç dolgun yüzünü, parlak saçlarını,benim gökyüzümü;onun masmavi gözlerindeki umut sadece 3 yıl dayandı.

Bunları yaşamak değil, yıllandırmak acıtıyordu canı, bunları yaşamak değil; nasıl kayıp gittiğini hatırlamak yaşlandırıyordu annemden bana kalan tek şey, mavi gözlerimi.

Ben her sabah ki gibi bunları düşünürken telefonumdan yükselen Rihanna'nın sesi beni diğer güçsüz benden sıyrılmamı sağladı. Yine gözlerimi devirerek telefonu açtım.

''Nerde, kimle ve nasıl olduğun beni ilgilendirmez, saat sabahın kaçı olduğu da. Kıymetlini kaldırıyor ve Hakan Sönmez'in yanına gidiyorsun.'' 

Tam ağzımı açmış cevap verirken malum ses duyuldu. Hem emir veriyor hemde yüzüme kapıyordu aptal.

Kim miydi? Bana umutların en büyüğünü bahşeden Hakan Sönmez'in adamlarından Oğuz. Aslında adamlarından en cana yakını en babacanıydı, ama mesele iş olunca ondan başka işini bu kadar ciddiye alan göremezdiniz. 

Hakan Sönmez ise, bana bu basit teklifle gelen İstanbul'un altını üstüne getirip, işin içinden ustalıkla sıyrılan tüm pis işlerde; uyuşturucu, silah kaçakçılığı, genellikle benim hallettiğim iş adam öldürme ve yaralama da tarağı bulunan bir adamdı. Ama yaptığı bu tüm pis işlere rağmen insanlara güven veren. Bana baba şefkatiyle yaklaşan adamdı.

Annem hastaydı. Hastalık son evredeydi. Ve parası da malumdu. Ya bir yerlerden para bulacak yada annemin benim yüzümden, bir şey yapamamdan ölmesini izleyecektim. 

Tam bu sırada Hakan geldi, daha önce hiç görmediğim bu yüz annemin eski bir arkadaşı olduğunu ve parayla kasıt olmadan günü geldiğinde borç olarak geri alacağı bir umut bahşedebileceğini söyledi. 

Bense hiç düşünmeden kabul ettim. Annem yaşamıştı sadece 3 yıl. Ve sonra borç ödenmeliydi. Benden istediği ise pis işlerde ondan hiç aşağı kalmayan birkaç zübbenin kanıydı. Kabul etmeme şansım yoktu. Ne zaman isterse o zaman bitecekti bu. 1 yıl boyunca eğitim almış tüm dövüş sporlarında ustalaşmış, silahın kullanımında uzay haline gelmiştim ve sonra lacivertime karışan kırmızının mavimi nasıl kirlettiğini izlemeye başladım.

Bu sıralar bunları çok düşünüyordum bunu fark ederek bir yandan da hayatıma söverek yatağımdan kalktım.

 Ayaklarımı sürüyerek banyoya ilerledim. Aynayla bakışmaya başladık. Göz altlarım şişmiş ve morarmış. Dudaklarım kurumuş. Saçlarım ise '' Az önce burada savaş çıktı'' diye bağırıyordu. Hızlıca elimi yüzümü yıkayarak tarağıma uzandım. Saçlarımı birkaç kez fırçalayarak yola getirdim. Ardından hızlıca ördüm.Yine ayaklarımı sürüyerek dolabıma ilerlerken bilmem kime bilmem kaçıncı kez saydırıyordum.

En sonunda her zaman ki seçimime geri dönerek beyaz salaş t-shirt, altıma siyah şortumu giyerek çıplak ayaklarımla siyah bezeli odamdan çıkararak salona yöneldim üst taraftaki dolaptan bir tane kaşık, alt taraftaki dolaptan fıstık ezmesi çıkardım. Geri geri paytak adımlarla yürürken ayağıma takılan şeyle yer ve totomun birleşmesi bir oldu. Bir kez de buna söverek televizyonun karşısındaki koltuğa yayılarak cnbc-e  açarak bir yandan fıstık ezmesinden birkaç kaşık alıyordum ki yine telefonumun sesi evde yankılanmaya başladı. Oğuz arıyordu. Yine bir sürü öğüt yiyecektim bunu bilinciyle elimdekileri bir kenara bırakarak üstüme deri ceketimi alıp, siyah renkteki vanslarımı ayağıma geçirdim. 

Dışarı çıktıktan sonra bu sıralar beni  gülümsetebilen tek şeye hayatımın aşkına baktım. Tam karşımda bütün şehvetiyle duruyordu.Ona doğru yaklaşarak çarpık bir gülümseme gönderdim ve '' Bugün yine harikasın bebeğim'' diyerek  lacivert motorsikletimi okşadım. Ne yani benim gerçekten bir insana bu duyguları besleyebileceğime inanamıyordunuz değil mi?

Yavaşça Hannibal'ıma binerken evet adı bu. Birden gazı kökledim. Yaklaşık 15 dakika 48 saniye sonra Hakan'ın deposunun önündeydim. Yavaş adımlarla içeri girerken kıcırdayarak bütün depoda yankı yapan bu lanet sese lanet ederek içeri girdim.

Hakan ileride oturuyor ve yine emirler yağdırıyordu. Benim geldiğimi görünce yanındakileri savuşturarak oturduğu yerde dikleşerek yine yine yine konuşmaya başladı. Zaten hiç susmazdı ve lafı dolandırmak hiç kaçınmazdı.

'' Gel bakalım Alra, biliyorsun belki zorla da olsa ( Kesinlikle zorlaydı.) 2 yıl boyunca bana ve bu pislikleri temizlediğin için dünyaya iyi hizmet ettin.Seninle çalışmaya bayılıyo.........'' diye devam eden okulun ilk günü konuşma yapan müdürlere taş çıkaracak bir konuşma yapıyor bense her yerin gri olduğu depoyu bilmem kaçıncı kez inceliyordum, en sonunda dayanamayarak:

'' Sadede gel Hakan'' diyerek çıkıştım.

''Ah madem bunu istiyorsun, tamam.''

'' Ee hadi devam et''

'' Senden önümüzdeki 3 yıl içinde bir şerefsizin kanını isteyeceğim.''

'' Zaten her ay bunu yapıyorum, sadece bunu söylemek için çağırdıysan sinir katsayım yükselmekte haberin olsun isterim!'' diyerek gözlerimi devirdim. Fakat duyduğum cümlelerle kanım dondu. Ne yapamam gerekeni şaşırdım. Üzülmeli miydim yoksa sevinmeli mi? Ama duyduğum iki kelime bunların cevabını verecek gibi gözükmüyordu

Sadece iki kelime.

''Artık özgürsün''

*************************

Çok teşekkür ederim en azından zaman ayırıp okuduğunuz için :)


BİA.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin