Ben Buyum.

265 20 5
                                    

Hayat, aslında insanlarda bulduğumuz bütün özelliklere sahipti. Acımasızlık, umursamazlık; merhamet,huzur tüm bunları barındırabilecek güce sahipti. İkiyüzlü ve çıkarcıydı. Kimine göstermemesi gereken merhameti gösterirken, diğerine acımasızdı.

Gökyüzüm kadar vahşiydi.

Kafamı kaldırarak son kez gökyüzüne sonsuz laciverte baktım. Benim kadar maviydi. Ama benim karanlığımla yarışmazdı. Sigaramdan son bir kez çektikten sonra yere atarak mavi rugan ayakkabılarımın ucuyla ezdim. Son bir sokak daha geçerek ilerledim. Önüme çıkan dar küçük sokaktan barların sesi geliyordu.Biraz daha yürüyerek Leonardo Bar'ın önüne geldim. Kapıdaki izbandutlarla biraz bakıştıktan sonra benim kim olduğumu sonunda anladılar ve geri çekildiler. Ben gözlerimi devirerek ilerlerken telefonum çalıyordu. Gözlerimi bir daha devirerek telefonu küçük siyah çantamdan çıkararak cevapladım.

''Hangisi ? ''

''Hemen barın önünde yanında iki sarışın var. Lacivert takım elbiseli, göbekli olan.''

Bu cevaba gözlerimi devirerek yanıt verdim.

''Neden hiç yakışıklı seçmezsiniz ki?''

Ardından telefonu kapayarak bara yöneldim ve barmene ''Bir tekila.'' diyerek yanımdaki iki sarışınla yapış yapış oturan en az 60 yaşına varmış pisliğe baktım. Ona baktığımı fark etmiş olmalı ki bana bakıp pis pis sırıtmaya başladı. Ona en sevimli gülücüklerimden yollayarak göz kırptım buna sevinmiş gibi görünüyordu, yanındakileri yolladı ve bana yaklaştı.

''Merhaba küçük hanım.''

''Merhaba.'' Gülümse. Umursama. Merhamet etme. Sana etmediler. Öyle değil mi?

Haklısın bana merhamet etmediler.

'' Böyle bir yerde tek başına, böyle güzel bir kadının oturması çok saçma ve gereksiz size eşlik etmeme ne dersiniz? '' diyerek sırıttı.

İçimden ''Bir on beş dakika sonrada böyle sırıtabilecek misin?'' diye düşünerek adama bakmaya devam ettim.Karşımda, hiç utanmadan 15-16 yaşındaki kızları kandıran,uyuşturucuya alıştırarak, kendine bu kızlardan harem kuran bir pislik oturuyordu.

Canım sıkılmaya başlıyordu. İşimi hemen bitirmeye karar vererek devam ettim.

''Aslında buna hiç gerek yok şuan tek istediğim daha sessiz bir yer'' dedim yapmacıklığın dibini sıyıran gülümsememle.

'' O zaman sizi biraz kaçırmalıyım. Daha sessiz bir yere.''

''Neden olmasın.'' diyerek adamı takip etmeye başladım.Kalabalığı yararak ilerliyorduk bir süre sonra önümüze çıkan merdiveni çıkarak daha sessiz bir yere geldik, biraz daha ilerleyerek kırmızı duvarlar arasında ''Ben buradayım'' diye bağıran beyaz bir kapının koluna uzanarak açtı ve içeri girmem için geri çekildi. Odanın içine geçerek etrafı izlemeye başladım odadaki beyaz yatak dışında her şey mordu zaten kocaman bir yatak ve yatağın yanındaki küçük bir komodin dışında pek bir şey yoktu. Adamın niyeti her hal hareketi ile belliyken odası ve odasının dekorasyonu da açıklık kavuşturuyordu. Düşüncelerimden omzuma dokunan sert pürüzlü bir elle sıyrıldım.

''Daha sessiz bir yere gelmişken, neden biraz eğlenmiyoruz?'' diye pürüzlü sesiyle kulaklarımı taciz ederken.

''Neden olmasın değil mi?'' diyerek karşıladım. Cevabıma önce şaşırdı benden bunu beklemiyordu. Zaten ben hep benden beklenmeyen şeyler yapardım. Neler düşündüğünü gözler önüne seren bir karaltı geçti kahverengi gözlerinden.

Ardından en yapmacık ses tonum ile ''Neden biraz uzanmıyorsun?'' dedim. Sanki bunu bekliyormuşcasına kravatını biraz gevşeterek yatağa oturdu.

Yavaşça arkamı dönerek çantama uzandım içinden bebeklerimden biri olan, yani 'Smith&Wesson' markalı tabancamı çıkararak önümü döndüm.

İşte en sevdiğim an buydu.Çaresiz oldukları an.

Bana muhtaç oldukları an fakat benim onlara merhamet etmeyeceğim an.

Gülümse, gülümsedim. Umursama. Merhamet etme. Sana etmediler. Öyle değil mi?

Hayır, bana merhamet etmediler.

5 sene önce benim onlara baktığım gibiydi. Ne olacağını anlamıştı. Sonu gelmişti. Benim sonsuz mavilerimden; lacivertime karışacak kanlardan birinin sahibi de o olacaktı. Benim siyahım da değil, mavim de boğulacaktı.

Benim yıllar önce içinde kendimi kaybettiğim yere; bana gömülecekti sessizliği.

Birkaç saniye bakıştıktan sonra mavi ruganlarımın topuklarından çıkan tok ses ile ona yöneldim tabancamın namlusunu şakağını dayayarak tetiğe bastım.

Koyu kırmızının akmasını izledim. Ben buydum.

Ben acımasızdım.

Ben içimdekilere rağmen dışarıya tüm sevimliliğiyle gülümseyen;

Alra KESKİN.

BİA.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin