Şansın Varsa.

58 4 2
                                        

Aşık ol bana.

Üç kelime işte altı üstü, ama benimle dalga geçilecekse bunun üzerine daha iyi bir üç kelime bulunamazdı. Dalga geçiyor olmalıydı, madem beni o kadar iyi tanıyordu, yaşadıklarımın hepsini biliyor olmalıydı. Benim tabularım vardı, yıkılmaz tabular. Ağlamamak, içtenlikle gülmemek, sabırlı olmamak, sigarayla konuşmak, bira şişelerimi A4 kağıtlarıyla sarıp üstüne not  düşmek, çakmaklarıma, silahlarıma ve araçlarıma isim takmak, aşık olmamak gibi. Saçma tabularım vardı, yıkılmaz saçma tabular, ama ben bu saçma tabularımla yaşamayı seviyordum. 

Kelimeleri anlamsız gelmişti, o üç kelimeden sonra. Bulanık ve loş geliyordu sözleri.

Hem aşağılayıcıydı bu üç kelime, hem imkansız. Bir an yukarıdaki Alra'nın bile içi acıdı, buruk hissetti. Ne yapılabilirdi ki bu konuda belki de her şeyde başarılı olabilirdik, resim, edebiyat, müzik ve belki bir şeyler kesip dikip bir elbise bile çıkarabilirdim ortaya, ama aşık olmak imkansızdı.

İmkansız.

''Yani peşimi bırakman, bu oyundan çekilmen benim aşık olmam kadar imkansız öyle mi?''

Bunun başka bir anlamı olamazdı olmazdı. Alaya alıyordu, ama içimi acıtmıştı. Bir aralar içimde bulunduğuna inandığım insaniyetim adına denemiştim, olmuştu da. Aptallık bunun içindi insanlar aşık olsun diye. Fakat sıra arkadaşım ölüm, aptallığımı bile güle oynaya yaşamama izin vermemiş, yine basmıştı tetiğe. Kaybeden tek o değildi gerçi. Bende ruhum varsaydı eğer ruhumu kaybetmiştim, annemden sonra bana acı veren tek şey ölümün benden bir taşla iki kuş dediğimiz şekilde hem onu hem ruhumu almasıydı.

Gözlerimi hafiften aydınlanmaya başlamış gökyüzüne baktım. Benim gökyüzüm şu karşımdakine karşın aydınlanmıyordu işte. Karşımdaki bir kaç dakika önce zifiri karanlıktı. Ama yavaş yavaş kırılmıştı karanlık. Benim kırılma noktam yoktu.

Çaresiz bakışlarına çevirdim bu sefer gökyüzünden alıp, bu çaresizliği kim bilir kaç kişide görmüştüm. On ikinci leşimden sonra saymayı bırakmıştım.

''Ben ciddiyim.''

''Bende ciddiyim. Hayvan herif, geldin karşıma kaç gündür zırvalayıp duruyorsun! Yok öyle, yok böyle. Yapacaklarını en küçük düşünceme kadar hesaplamıştın hani. Anlaşma sunacağıma kadar, aşık olamayacağım hiç mi durmuyor aklında?''

Çaresizdi bakışları. Yardım etmek istedim bir an. İçimde varlığından bir haber olduğum merhamet geçiverdi gözlerimin önünden ama ne yapabilirdim. Ben unutmuştum, ağlamak gibi, içten bir gülüş gibi.

Sevmeyi unutmuştum, aşık olmayı.

Hatırlamıyordum. Korkunçtu. Ama çevremdeki iki üç insana karşı beslediğim sevgiyle benden istediği şey arasında dağlar kadar fark vardı.

''Yarışalım.'' dedi hiç düşünmeden, bir anda. Sanki hayatına karşılık bir yarışmışcasına gözlerinde bir umut parıltısı gördüm. Tek bir an. Daha sonra sanki gardını indirdiğini yeni fark ediyormuş gibi toplandı gözlerinden silindi son birkaç dakikadır okunan tüm duygular.

''Şansım varsa, kazanırım. Ve denersin en azından. Öğretmeye çalışırım. Şansın varsa hem çeker giderim hayatından hemde unut tüm dediklerimi.''

''Şansın varsa kaybedersin.'' dedim bir anlık hevesle. Elinin altında duran biradan bir yudum daha aldım. Ayılmıştım bir anda unuttuklarımın etkisiyle. Üstüne yerleştiğim kiremitlerden destek alarak açtığım delikten aşağı sarktım. Hızla kafamı eğdim aşağı. Duvarlara bakmak yoktu.

Ne ara evin önüne çıktım bilmiyordum. Sarışın, elindeki tek umuduna sarılmış gibi sarıldığı Hannibal'ı önüme bıraktı sokağın karşısına geçti ve Lecter'a atladı. Hayat ironikti. Sanki araçlarımız bile anlaşmış gibi birleştiklerinde bir psikopatın isimini taşıyorlardı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 08, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BİA.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin