Yatağımdan hızla ter kan içinde uyanmam ile, muhteşem ve yeni hayatımın(!) ilk gününe uyanmamı anlamış bulunmakla birlikte, beni böylesine ter kan içinde bırakan şeyin yine aynı rüya olmasına, üstüne üstlük bunun o rüyayı gördükten sonra ne zaman uyusam görmenin eziyetiyle mükemmel hayatıma bir kez daha küfür ederek yatağımdan kalktım.
Madem beni alıştırdıkları yerde görmek istemiyorlardı. Bende onlara beni görmek istedikleri yerde nasıl bir Alra ile karşılaşacaklarını gösterecektim.
Burnuma gelen mis gibi pankek kokusuyla kendimi merdivenlerin sonunda bulup Hatice Sultan'ın yumuşacık kolları arasında yerimi almam aynı anda olmuştu. Yanaklarına bir sulu öpücük kondurdum.
''Neredeydin be Hatice Sultan açlıktan öldüm iki haftada.'' biraz kıkırdadıktan sonra,
''Kıymetimi bil diye azıcık aç bırakayım dedim.'' dedi derken ellerini yumruk yaparak bel boşluklarına oturtup dudaklarına büzdü ben onun bu haline gülerken o unuttuğu ve yanması muhtemel pankeklerin telaşına mutfağa koşmaya başlamıştı.Ben gülmeye devam ederken,
''Biliyorsundur sevgili okulumda ilk günüm ben hazırlanayım Sultanım.'' diyerek odama ulaşmıştım. Hatice Sultan ben kendimi bildim bileli yanımızdaydı. Beni o büyüttü diyebilirdim. Annem de gidince yanımda kalan tek o olmuştu.
Yavaş adımlarla dolabımı açtım. Ve okul üniformama uzandım. Bana verildiğinde beyaz bir gömlek, altına siyah kloş etekti. Şimdiyse benim giyebileceğim türden bir şeye benziyordu. Kollarının üst kısmı kesilmiş, yaka ekletilmiş bir gömlek, daha kısa ve askılı bir etek vardı karşımda. Benden okula gitmemi istemişti. Kurallara uymamı değil. Öyle değil mi? Hem aslına bakılırsa kuralları kırmıyordum. Fazlası değil sadece biraz eksiği vardı.
Hızlı adımlarla banyoya ilerledim.Aklıma geçen gün kırdığım duşa kabin gelince aşağı kattaki banyoya gitmek için yeltenmiştim ama kırık duşa kabin yerine yeni ve daha geniş bir bir kabin görmek yüzümdeki gülümsemenin yayılmasını sağlamış ve keyfimi yerine getirmişti.Hatice Sultan gelir gelmez bir el atmıştı anlaşılan.
Çevik ve hızlı hareketlerle hızlıca banyomu yaptıktan sonra yine aynı hızda kurulandım ve kıyafetlerimi üstüme geçirdim.Ayağıma sarı Vanslarımı geçirerek boy aynamın karşısına geçip kendimi öylece süzdükten sonra elime eyelinerımı alarak düzgün bir şekilde çektikten sonra dolgun dudaklarımı bordo ruj ile kavuşturdum.
Hızlı adımlarla aşağı inip mutfağa adımımı attığımda gördüğüm sofrayla ağzım açık kalmıştı. Patates kızartmasından köfteye, her şey vardı. Bir kuş sütü eksikti ki ben kakaolu süt dışında süt sevmezdim. Her neyse bir süre önümde duran leziz sofrayla bakıştıktan sonra Hatice Sultanın ağzımı kapatmam ve sofraya oturmamla ilgili birkaç uyarısından sonra çatalıma denk gelen herşeyi ağzıma götürüp ve sultanımın boğulacağım hakkında yorumlarını dinlerken bir anda gözüm duvarda asılı duran saate gitti saat 7.45'ti gözlerim bir yandan açılıp ağzıma yolluk olarak bir köfte daha atarak hızla koşarak odama çıktım.
Kendi kendine kuruyup kabarmış saçlarıma bakarak maşayı prize taktım. Ardından elime geçen fırçayla saçlarımı parlayana kadar fırçaladıktan sonra ısınmış olan maşayla siyah gür saçlarıma dalga verdim. Ardından hayvan gibi yemek yemenin etkisiyle dağılmış olan rujumu temizleyip güzel bir şekilde rujumu sürdükten sonra hızla aşağı indim sultanıma sulu bir öpücük ve kısa bir veda konuşması bıraktıktan sonra sırtıma takıştırdığı şeyin çantam olduğunu görünce yüzümü buruşturdum okula gidiyor ve çanta almayı unutuyordum yüzümü buruşturmaya devam ederek evden ayrıldım.
Hemen kapının yanı başında beni bekleyen bebeğime bakarak çarpık bir gülüş gönderdikten sonra ustaca Hannibal'a atladım ve mesaj atılan adrese doğru sürmeye başladım 15 dakika sonra okuldaydım. Koca ihtişamıyla 3 binadan oluşup bu binalardan sadece bir tanesinin sadece spor salonu olmasıyla en büyük spor salonuna sahip Keskin Koleji'ne adımımı attım.Çantama uzanarak Iphone'uma uzandım. Ve saate baktım. Saat 8.15'ti ilk günden sadece 15 dakika geç kalmıştım bu benim için rekordu normalde ikinci derse felan yetişirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİA.
Teen FictionHerkes siyah ve beyazdan bahseder. Siyah ve beyazın uyumundan. Ve birbirlerine karşı bir o kadar zıt oluşundan. Siyah ve beyaz birbirlerine bir o kadar yakın ve bir o kadar uzak. Aralarındaki o ince çizgi. Ölüm ve hayat gibi. Bir o kadar yakın, v...