Minho-Tzuyu

430 48 51
                                    

"Jeongin, abartmasan mı?"

"Ne var Hyung ya?"

"Ya koala gibi yapıştın! Rahatsız olmuyorum ama 2 saattir böyle geziyoruz!"

"Ama korkuyorum" diyip bebek bakışlarından birini Hyunjin'e yolladı Jeongin.

"Tamam, Minho Hyung'u zombi sanıyor olabilirsin ama sana saldırmaz merak etme!"dedi Hyunjin.

"Uzun süredir peçete yemiyorsun galiba Hyung."diyip içeri kaçtı Jeongin.

"Hey! Bebek ekmek! Geri dön!"

Jeongin ile Hyunjin koşuştururken Minho'ya çarptılar.

"Velet ve Bebek Ekmeğim yavaş olsanıza." Diye kızdı Minho.

"Hyung! Ben de tam sana geliyordum! Hyunjin Hyung sana zombi dedi!"

"Ne?! Seni düzenli olarak dövmek lazım Velet! Yoksa aklın başına gelmez!" Diyip Hyunjin'in üstüne yürüdü Minho.

"Bu kadarını tahmin etmemiştim, dur hyung!"dedi Jeongin.

Ardından Jisung koşarak Minho'yu durdurdu.
4lü gülüşürken bir çığlık duyuldu kapının ardından.

"Ben bakıcam!" Dedi Tzuyu.

Ardından kapıyı açtı.Açması ile üstüne bir zombinin atlaması bir oldu.Isırılmış olarak yerde yatan menejerlerini gördü Tzuyu.

"Hey! Tzuyu!" Diyerek koştu Jihyo.

"BEKLE GELİYORUM!"Dedi ve içerden bir tava ile geldi Chaeryeong.

Zombi Tzuyu'yi zorluyordu. Eni sonu bıraktı zombiyi Tzuyu.O anda Chaeryeong zombinin üstüne atlayıp tava ile kafasını ezdi.

"Neden bıraktın onu! Lanet olsun ölebilirdin!" Dedi kızarak Jihyo.

"Salla, zaten ölücez." Dedi umursamazca Tzuyu.

"Bu kafa ile çabuk ölürsün." Dedi Chaeyoung.

Ardından yemeklerini yediler. Hep sokakların son halini görmek için dışarı çıktılar. Etrafta gezinmeye başladılar. Üstlerine evdeki zombinin kanlarını sürdüler. Böylece zombiler bu karışık kokudan insan olduklarını anlamayacaktı.

Bir butiğe girdiler. Ve kendilerine uygun kıyafetler almaya başladılar. Çok titiz hareket ediyorlardı, butikte ki zombiler tarafından fark edilmemek için.

Changbin kendine uygun şeyler ararken yanına Felix yaklaştı.
Ve ona bir kıyafet verdi. Bir tişört ve bir eşofmandı. Çok rahat gözüküyorlardı ve Changbin'in bedeniydi. Changbin Felix'e gülümseyerek elindekileri aldı.

Felix yapmak istediği şeyi yaptı ve kollarını Changbin'e usulca sardı. Changbin ilk başta şok olsa da sonradan o da Felix'in beline ellerini doladı.

Felaket'in ortasında sarılarak birbirlerine güven veriyorlardı. Sanki hiçbir şey olmamış gibi. Sadece ikisi varmış gibi. Ve bu onlara güzel hissettiriyordu.

Yanlarına Tzuyu yaklaştı;

"Aşkınızı yaşamanız bittiyse hadi gitme vakti." Diye gülümseyerek fısıldadı.

Felix anında kıpkırmızı olurken, Changbin ise ensesini kaşıdı. Ardından Tzuyu'yi takip etmeye başladılar.

Dışarı çıktılar ve 22 kişilik grup eve doğru yürümeye başladılar. Tzuyu arkada kalmıştı. Ve ayağı kayınca yere düştü. Ardından bağırdı. Ayağı burkulmuştu.

Bağırışının ardındam zombiler ona yaklaştı.

"Sakın yanıma gelmeyin! Ben sözümü tutamadım! Siz tutun! Diğer tarafta o 4 çocuktan yemin ederim ki özür dileyeceğim! Ses çıkarmayın ve zombilere yakalanmadan gidin buradan! Sizi seviyorum çocuklar!" Dedi Tzuyu.

Göz yaşları içindeydi. 22 kişi birden göz yaşları döküyorlardı. Gözlerinin önünde ısırıyorlardı onu. Jihyo'nun birtaneciğinin canını yakıyorlardı.

"Onu zombi olmaya mahkum bırakamayız. Siz gidin. Ben ona merhamet edip peşinizden geleceğim. Kaçın!" Diye bağırdı Minho.

Bağırmasıyla zombiler tarafından fark edilmesi bir olmuştu. Bir kısmı ona doğru gelirken,diğerleri Minho'nun istediği gibi kaçmıştı. Ve eve varmışlardı. 1 saat geçmilti. Minho hâlâ ortalıkta yoktu.

Olamaz dı değil mi? Minho'da gitmiş olamazdı.





En heyecanlı yerde bitirdiiimm.. Birilerini öldürmem gerekiyordı üzgünüümm. Yazarken ağlamamak için zor durdum. Ah Minho ve Tzuyu... üzümlü keklerim..<3

Dead Koreans|Hyunin-KpopHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin