Jeongin şok içinde bakıyordu Yeonjun'a. Gözlerinden hem şaşkınlık, hem özlem, hem sevgi, hem kırgın olduğu anlaşılıyordu. Onu o kadar görmek istiyordu, aynı zamanda görmemek istiyordu. Duyguları o kadar karmaşıktı ki, genç kendini anlayamıyordu. 'Ne ara buralara geldik..?" Diye düşündü Jeongin. Daha düne kadar beraber bahçede oyun oynadığı 'grup arkadaşı' şimdi ise 'kayıp sevgili' rütbesine gelmişti.
Sevgili olacaklar mıydı onu bile bilmiyordu ya. Ama biliyordu ki, iki kalp birbirine düğümlenince kimse çözemezdi o düğümü. Normal bir düğüm olmazdı bu, iki hayatın birleştiği bir düğümdü bu. Ama güzle hissettiren, mükemmel bir düğümdü. Biliyordu Jeongin, aşk basit bir duygu değildi. Aşk, hayatlarınızın ve kalplerinizin birbirine düğümlenmesiydi. Ellerinizi birbirine kenetlemek gibi. Basit birşey değildi ki aşk, hoşlantı farklıydı aşk bambaşka. Hoşlanmak bir süre sonra geçebiliyordu, aşk desen ömürlük idi.
Bazıları aşklarını evlilik ile devam ettirirlerdi. Daha doğrusu düğümlerini mühürlerlerdi. Bazıları ise bu mühüre ihtiyaç duymazdı. Ama mühürleyen herkes gerçek aşkı bulmazdı. Bazıları gerçek aşklarıyla, aşk düğümlerini mühürlerlerdi. Bazıları ise aşk sandıkları, ölüm düğümlerini mühürlerlerdi. Bazı aşk sanılan karışıklıklar vardı elbette. Bunlar ölüm mühürleriydi. Neden mi? Çünkü evlendiklerinde geçecekti herşey. Aşk sandıkları şey tamamen bitecekti. Ve belki de aşka küsecek, aşklarını öldüreceklerdi.
"İstiyorum, onu görmek istiyorum.." Jeongin cümleyi zar zor bir araya getirmişti. Sesi değil de ses telleri titriyordu sanki.
"Götüreceğim, seni ona götüreceğim." Dedi Yeonjun. Ardından eliyle peşine takılmasını işaret eden bir hareket yaptı, Jeongin bu hareketinden sonra onu takip etmeye başladı.
Bir süre gizlice yürüdüler. Yeonjun'un onu götürdüğü yerlerde hiç zombiye rastlamamışlardı, büyük ihtimal çok kez geçmişti Yeonjun bu yollardan. Bir süre sonra eski bir malikaneye geldiler.
"Sessiz ol, gel." Dedi Yeonjun. Sonrasında ise malikaneye girdiler. Yeonjun kapıyı yavaşça kapattı, ardından kapıyı iyice kilitledi.
"Geç şöyle, otur." Dedi Yeonjun.
Jeongin dediği koltuğa geçti ve usulca oturdu. O an sadece sevdiğini bekliyordu. Bir an önce sevdiği gelsin istiyordu. Ona kavuşmak sarılmak, öpmek, özlemini gidermek istiyordu. Ama aynı zamanda korkuyordu. Hem bunları yapmayı deli gibi isteyip hem de nasıl kaçınabilirdi ki? Aklı almıyordu. Ne olmuştu ki ona? Bu hiç mantıklı değildi. Gerçi ne mantıklıydı ki, yaşanan hiçbir şey de bir mantık aranamazdı. Özellikle Yuna'nın zombiler diyerek koştuğu an. İlk o zaman başlamıştı herşey. Tüm bu mantık aranamayacak şeyler.
Düşüncelerinden arkasından gelen narin bir ses ayırmıştı genç çocuğu.
"Jeongin?" Demişti Hyunjin.
Jeongin anlamıştı kim olduğunu, yavaşça ayağa kalktı ve arkasını döndü. Döner dönmez ikisinin de gözleri dolmuştu. Ama Jeongin sevdiğinde ki değişimi fark etmişti. Ten rengi daha soluktu, bitkin gözüküyordu ve ruhsuz. Tıpkı bir... zombi gibi?
Ama o canlı ve konuşuyordu. Bu imkansız değil miydi? Peki ya ısırıldığı an? Isırığını görmüştü. Baştan aşağı süzdü Hyunjin'i. Ve evet gördü, ısırık yerindeydi, duruyordu. Bu nasıl mümkün olabiliyordu.
"Merak ediyorsun güzelim, biliyorum. Anlatacağım, gel oturalım, anlatacağım." Dedi Hyunjin.
Ardından ikili koltuğa oturdu. Jeongin ikisinin de beklemediği birşey yapıp kafasını Hyunjin'in dizlerine koydu. Bu yaptığıns kendi bile çokça şaşırmıştı. Şokun etkisinden çıkan Hyunjin, ellerini Jeongin'in saçlarının aralarında dolaştırmaya başladı.
"Sanırım burası açıklama yapmam gereken kısım.. İlk öncelikle orada kendimi vuramadım.. Korkuyordum o silahtan, biliyorsun zaten. Boş kurşun sıkıp ormana doğru gittim. Bir ağacın altında bekledim. Garip bir şekilde zombiler bana saldırmıyordu. Yeonjun ile karşılaştım sonra. Ona ısırıldığımı söylediğim de ne zaman olduğunu sordu. Oysa ben ısıralı iki saati geçmişti. Sonra dan yarı zombi olduğumu öğrendim.. Uzun lafın kısası bağışıklığım var.. Dönüşmüyorum ama sanırım yarı zombi gibi birşeyim." Diye açıklamasını yaptı Hyunjin.
"Namra gibi?" Dedi Jeongin heyecanlanarak.
Hyunjin onun bu haline kıkırdayıp, "Namra gibi."diye yanıtladı.
İki saat orada oturup ayrıyken neler yaşadıklarını konuştular. Ve sanırım.. eve gitme vakitleri yaklaşıyordu..
Kendimi ünlü biri gibi hissetmem normal mi..? Wiiyy sevmenize sevindim ama yanlış anlaşılma oşmuş fic skzitzy shipi fici değil skz shipi fici😩
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dead Koreans|Hyunin-Kpop
Misterio / SuspensoStray Kids konser için hazırlanırken bir anda insanlar delirmeye başlar.Etrafta koşuşturup "zombiler!" diye bağıran Yuna sayesinde ne olduğunun farkına varırlar.. -angst