Bölüm 15

48 9 3
                                    

Selamlar! Nasılsınız? Harıl harıl yazmaktan size halinizi hatrınızı sormadığım bölümler oldu, kusura bakmayın. Bu bölüm olaylar olaylaaar, asıl kitap şimdi başlıyor. Önceden içine kapanık bir Berceste okuduk, şimdi ise aşkın iyileştireceği bir Berceste okumaya adım atıyoruz! Derin bir nefes alın, ve okumaya başlayın. Sevgilerimle!

Andreas'tan;

Saat şuan altı buçuk, ve ben aynanın karşısında gömleğimin yakalarını düzeltiyorum. Beyaz gömleğin üzerine, kahverengi hırka bağlıyorum. Saçlarıma ellerimle düzen veriyorum, parfüm sıkıyorum  ve dışarı çıkmak için kapıya yöneliyorum. Ayakkabılarımı giydikten sonra, aşağıya iniyorum. Ona... merdivenleri iniyorum hızlı hızlı. Kalbim çarpıyor... sanırım biraz heyecandan, biraz korkudan.

Kapısını açıyor.

Saçları dalgalı, üzerinde uçları bağlanmış beyaz gömlek, altında  kahverengi bol pantolon var.Dudakları parlıyor, sanırım ruj sürmüş, ve her zamanki gibi, çok güzel...

Elini sol göğsüne bastırıp,

-"Hoşgeldin,Andreas." diyor.

-"Hoşbulduk,Berce." diyorum heyecandan ellerimin titremesini saklamaya çalışarak.

Ayakkabılarını ayağına geçirip, kapının yanından senaryo'yu alıyor ve kapıyı kapatıyoruz. İnecekken, ilk önce benim inmemi bekliyor. Ellerim ile reddedip, geçmesi için işaret yapıyorum. O da yarım bir şekilde gülümseyip, kabul ediyor.

İnerken dalgalı sarı saçlarını izliyorum, çok hoş duruyorlar.

                                  ***

Arabadayız. Yanımda oturuyor. Elim radyoya gidiyor, sesini açıyorum. Çalan şarkı "Son Arzum." Direksiyonu çevirirken kulağım şarkının sözlerinde. Sonra şöyle söylüyor şarkı; " 'Son arzun nedir?' diye gelip de bana sorsalar..."  Son arzum nedir diye bana sorsalar, senin adını söylerim bir şiirin en güzel dizesi...
                                ***

"Berce, biraz daha içten, hadi!"

"Andreas, elini sıkarken gözlerin Berce'de! "

"Tamamdır, çok iyi! "

Yaklaşık iki saattir setteydik ve tanışma sahnesini çekiyorduk. Yorulmuştum. Büyük ihtimal o da yorulmuştu. Araya girdiğimizde
Çekim yaptığımız binadan çıkıp, ilk yeşillik gördüğüm yere gittim. Yere oturdum, bir bacağımı kendime çektim. Düşüncelerle boğuşurken onun sesini duydum. Yanıma gelip, oturdu.

"Andreas?" dedi. "Ne yapıyorsun burada?"

"Berce," dedim. "Aşık olsan ne yaparsın?"

"Ben söyleyemem heralde. Karşımdakinin söylemesini beklerim. Ama eğer ben aşık olduysam, o kişi gerçekten benim kalbimde bazı şeyleri değiştirmiştir. Yani öyle kolay olmam, anladın? Ama olsam da her şeye rağmen onu çok severim."

"Anladım." dedim.

"Berce, sana söylemem gereken bir şey var."

"Dinliyorum."

"Ben... ben sana aşık oldum! Bak, senden bir cevap beklemiyorum, reddetmek istesen bile anlarım. O yüzden..."

"Andreas," dedi. "ben seni çok seviyorum! Bu kapkara kalbime rağmen, ben seni çok seviyorum! "

Şok olmuştum! İlk iki dakika hiçbirimiz konuşmadık. Sonra ona bir soru sordum.

"Seni öpebilir miyim?"

Biraz düşündü, sonra saçlarını kulağının arkasına alıp, yanağını uzattı.

Yaklaştım. Gözlerimi kapattım, ve dudaklarımı teniyle buluşturdum.

Bir süre sonra, kendimi teninden uzaklaştırdım. Bana bir soru sordu.

"Ben... Bu haldeyken, yani biliyorsun panik atak falan geçiriyorum çok kötü oluyor bazı zamanlar. Beni böyle kabul edebilecek misin? Eğer sonradan, olur da sıkılırsan..."

"Ben seni her şekilde kabul ederim! İstediğim şey, artık hislerimi içimde saklamak zorunda kalmamak. Eğer izin verirsen, senin yaralarını da sararım."

"Veririm! Çok teşekkür ederim, çok! Daha öncesinde sana yaptığım davranışlar için de özür dilerim. Çok tersledim seni ama, insanlardan korkuyorum, Andreas..."

Yüzünü avuçlarımın içine aldım. Burnumu burnuna değdirip, sürttüm.

"Korkularını beraber yeneceğiz, bana güven."

"Sana güveniyorum." dedi.

Berce'nin ağzından duyduğum en güzel cümleydi.


Eveeet, bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz? Ben çıldırıyorum mutluluktan!



           

GEÇMİŞİN SANCISI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin