Itachi Sasuke'yi bulduğunda kalbinin saniyelik de olsa durduğuna yemin edebilirdi. Canından daha çok sevdiği, korumak için cehenneme bile gidebileceği kardeşi ölü bir şekilde yerde yatıyordu.
Bunun gerçek olmaması için dualar etti.
Tanrılar şahit ki o, bütün hayatı boyunca bir kez bile dua etmemişti. Ama işte buradaydı ve yapabildiği tek şey bir kez bile inanmadığı bir varlıktan medet ummaktı.
Serin bir rüzgâr uzun siyah saçlarını uçuşturuyor, zihnindeki şeytanlar usulca kulaklarına fısıldıyordu.
Öldür diyorlardı.
Yok et.
Yok oluş ninnileri duyabiliyordu.
Eğer Itachi iyi biri olsaydı şayet onlara gitmelerini söylerdi. Birilerine zarar vermenin kardeşini geri getirmeyeceğinden bahsederdi. Sasuke'nin anlamsız katliamlardan ne kadar nefret ettiğini dile getirirdi.
Ama Itachi iyi biri değildi.
Ah, kusursuz ama bir o kadar da ölümcül elleri altında can veren binlercesi şahit ki Itachi hiçbir zaman iyi biri olmamıştı.
İyi birileri binlercesi için birini feda ederdi.
Kötüler ise biri için binlercesinden vazgeçerdi.
"Onu öldüreceğim." diye fısıldadı kardeşinin saçlarını okşarken.
"Ona ne kadar şefkat gösterdiysen canını o kadar yakacağım. Onu ne kadar sevdiysen ondan o kadar nefret edeceğim. Günün sonunda onu ne kadar güzel bulduysan o kadar çirkin yapacağım."
Bu bir tehdit değildi, hayır.
Kederle gölgelenmiş bu kusursuz yaratık kalbinde var olan tek kişiye bir söz veriyordu. Tıpkı kendisi gibi ölümsüz bir söz. Kan kokan bir söz.
Kelimelerin de bir hissiyatı vardır. Onları duyduğunda kalbinde hissedebilirsin.
Ve eğer yeterince duyarlıysan ağzında bıraktıkları o gömülü tadı alabilirsin.
Itachi'nin sözlerindeki gazap onları uzaktan izleyen cadının zihnine bir bıçak gibi saplanmıştı. Naruto ve Sasuke'nin kaderlerindeki en büyük engelin bu kardeşine fazlasıyla düşkün abi olduğunu biliyordu ama o bile bu kadarını tahmin edememişti.
Hastalık derecesindeki sevgi midesini bulandırırken sessizce fısıldadı.
"Yıldızlar yol göstersin."
O bilmiyordu ama yıldızlar çoktan yerde ölü bir şekilde yatan adama yol göstermişti.
Zira Sasuke öldüğü anda kendini uçsuz bucaksız bir tarlada bulmuştu.
Yalnız değildi, gözleri bir kumaş parçasıyla bağlı olan bir kadın ona eşlik ediyordu.
"Burası neresi?" diye sordu Sasuke dışarıdaki kaostan bihaber bir şekilde.
Sesi çatlaktı. İhanetin acısı tazeydi ve yakıyordu.
"Burası kaderinin şekilleneceği yer." diye cevap verdi kadın boynuna uzanıp haç şeklindeki bir kolyeyi çıkarırken. "Çünkü sen tanrıların seçtiğinin kendi seçtiğisin. Ona layık olduğunu kanıtlaman gerekiyor."
Sasuke aptal değildi. Naruto'nun ona zarar vermek istemediğini zaten biliyordu. O kazık kalbine girdiği anda hissetmişti bunu. Naruto bunu isteyerek yapmamıştı.
Ama bilmek acıyı azaltmıyordu.
Onu affetmişti lakin bunun nedeni bilmesi değil, ondan nefret etmeyi kaldıramamasıydı. Kalbi sevdiği adama karşı en ufak bir olumsuz duyguyu bile kaldıramayacak kadar zayıftı. Geçen yıllar ve gömdüğü aşıklar onu güçlendirmişti evet ama bir şekilde daha da zayıf yapmıştı aynı zamanda.
"Umarım ikimizin de çektiği acıya değecek kadar güzel bir kader olur." diye mırıldandı.
Kadın sadece gülümsedi.
Ve test başladı.
Evet, yavaş yavaş final Arc'ının esas konusuna giriş yapıyoruz. Itachi ve Naruto kaçma kovalamaca oynayacakken Sasuke kendini kanıtlamaya çalışacak. Bir sonraki bölümde olaylara Kakashi de dahil olacak.
Neler düşünüyorsunuz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uchiha'nın Şeytanları
FanficFull Anime Boys-3 Sasuke Uchiha için hayat her zaman kolay olmuştur. Abisi kadar olmasa da zeki ve yeteneklidir. Ailesi ülkenin en zenginlerindendir. Üstelik yaşlanma ve ölme korkusu olmayan bir vampirdir. Hayat onun için mükemmeldir. Ta ki bir gün...