2.Sezon-4.Bölüm

168 21 5
                                    

İyi okumalar:)

Naruto yolun onu nereye götürdüğünü bilmiyordu ve doğrusunu söylemek gerekirse bilmek istediği de söylenemezdi. 

Bazı şeyler bilinmediği zaman daha kıymetliydi. 

Duygularını da bilmemeyi diledi vampir avcısı. Belki o zaman kalbini ezen bu suçluluk duygusundan kurtulabilirdi. Kendinden nefret etmeyi bırakacağını sanmıyordu zira bu, Sasuke'den çok önce edindiği bir huydu. Lakin suçluluk duygusu, daha önce hissettiği hiçbir şeye benzemiyordu.

Onu içten içe yiyor, geride hiçbir şey bırakmamak için zamanla yarışıyordu.

Onu ayakta tutan tek şey Sasuke'nin ölmediğini bilmesiydi.

"Dünyaları yok eden kılıcı gömüldüğü yerden çıkarmalısın. Yıldızlar hareket ediyor, zamanı geldi." dedi usulca. 

Yakın bir zamanda katılmıştı onlara. Naruto Sasuke'yi sormak istedi. Tanrılar şahit ki kelimeler dilinin ucuna kadar geldi ama bunu yapmadı. Zira şu an duygularını olduğundan daha karmaşık yapmak ihtiyacı olan en son şeydi.

Kaderinde neler yazıldığını bilmiyordu.

Ya da gerçekten kader denen bir şeyin olup olmadığını.

Emin olduğu tek şey bir savaşın yaklaştığıydı.

ve bu satranç tahtasındaki önemli taşlardan birinin de o olduğuydu.

Bunu istememişti. Naruto hayatının hiçbir döneminde dünyanın kaderine yön verecek olan o ana karakter olmayı düşlememişti. Onun düşlerinde arkadaşları ve ailesi tarafından kabul görmek ve kendini güçlü bir avcı olarak herkese ispat etmek vardı.

"Diğeri, daha deli olan peşimizde. Onu yanlış yola yönlendirebilirim ama uzun sürmeyecektir. Canavarı öldür, gömülü kılıcı al ve beni bekle."

Naruto kafasıyla belli belirsiz onayladı cadıyı. Bunu yapabilirdi. Savaşmak onun için kolaydı.

Cadı gölgelerin içinde kaybolup giderken Naruto kendini bir tapınakta buldu. Buraya nasıl geldiğini bilmiyordu.

"Ben getirdim. Dünyada gizli bir çok patika var ve benim için onlara erişmek kolay bir şey. Bu kestirme bir yol. Şu an Hua xié dağındaki antik tapınaktayız." dedi Kurama uzun süren sessizliğini bozarak.

Naruto cevap vermedi. Daha doğrusu cevap veremedi zira bir anda 12 kanatlı devasa bir yaratık tapınaktan çıkarak karşısında dikilmişti.

"Eski günlerdeki gibi ha?" diye oyunbaz bir sesle şaka yapmaya çalıştı ama işe yaramadı.

Eski günlerdeki Naruto yalnız olmazdı. En iyi arkadaşları arkasını kollamak için yanında olurdu.

Eski günlerdeki Naruto'nun yüzü heyecanla parlardı, kederle solmazdı.

En önemlisi de eski günlerdeki Naruto bu kadar yorgun olmazdı. Nefes alamıyormuş gibi, tüm bedeni enkaz altındaymış ve etrafı göremiyormuş gibi, ölüm güzel bir düşmüş gibi...

Belki de başka bir zamanda, başka bir evrende Naruto arkadaşlarıyla gülüşüyordu. Belki de Naruto Sasuke ile birlikte çok da romantik olmayan (Tanrılar biliyor ki ikisi de romantiklikten en uzak iki kişi olabilirdi gerçi Naruto Sasuke'nin gizli bir centilmen olduğunu düşünüyordu) bir randevuya çıkmışlardı.

Ama o evren bu evren değildi.

Bu evrende Naruto arkadaşlarını terk etmiş veSasuke'yi kalbinden hançerlemiş bir şekilde yalnız başına 12 kanatlı devasa bir canavarla yüzleşmek üzereydi.

Derin bir nefes aldı Kurama'ya seslendi. 

"3 Deyince. 

1

2

3!"

Ehem ne yazık ki savaş sahnelerini yazamıyorum. Bu, belki de benim en büyük kusurlarımdan birisi. Bunu geliştirmeye çalışıyorum ama. Tez zamanda heyecan dolu sahneler yazabilmem dileğiyle.

Uchiha'nın ŞeytanlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin