•HİSSİZ BOŞLUK•

22 3 2
                                    

Keyifli okumalar💙

Ahu Beril'den


Kampüsten dışarı çıkmış okulun kapısının önünde Zeynep'i bekliyordum. Cidden bazen bu gecikmeleri yüzünden kalbini ciddi anlamda kıracağıma emindim. Aramızda olan yaş farkı ve arkadaş grubumuzun en küçüğü olması sebebi ile onu çok şımarttığımızı düşünüyordum. Gülümsedim. Onu tanımasam cidden şımarık biri olduğunu düşünürdüm. Ona dışarıdan bakan herkesin öyle düşündüğü gibi. Kafamı kaldırıp yeniden gözlerimi okulun onun bölümünün bulunduğu kampüsün kapısına diktim. Biraz sonra siyah saçlarını savura savura koşturarak bana doğru gelişini izledim. Bekletilmekten nefret ettiğimi bilirdi.

Yanıma nefes nefese varıp yanağıma koca sulu bir öpücük bıraktı. "Naber bebeğim? Çok bekletmedim değil mi? Elbette bekletmedim. Üstelik hiç öyle kötü kötü bakma bu defa cidden erken geldim." Dedi gülerek. Bende ona gülümsedim genişçe. Bu kız olmasa ne yapacaktım. Tabii ki diğerlerini de çok seviyordum fakat Zeynep ile tanışmamız ilerleyen dostluğumuz diğerlerinden hep daha farklı kılıyordu benim için. "Her zaman olduğun gibi yine kaplumbağa gibisin ve yine çok geç geldin ama neyse ki bugün keyfim yerindeydi." Dedim gülümsememi daha da arttırarak. "Majesteleri bugün keyfinizin yerinde olmasının benim gibi bir arkadaşının olması dışında bir sebebi var mı?" dedi gülerek. Geçen hafta yüksek lisansım için son çalışmalarımdan birini, seminerimi atlatmıştım. Aylardır üzerinde çalıştığım projenin, uykusuz bıraktığı günlerin karşılığını alıyordum. "Ayşe Hoca ve Rasim Hoca ile seminerim hakkında konuştuk ve hala çok harika bulduklarını benim bu işi ne denli tutkuyla yaptığımı fark ettiklerini söylediler ve bunun için tebrik ettiler. Yani bu demek oluyor ki tezi de biraz daha erken halledebilirsem bitiriyorum." Ona döndüm. "Resmen bitiyor ve ben Kutay'ın suratında olan o ifadeyi görmekten çok mutlu olacağım." Dedim gülerek. "Harikasın balım fakat kendini çok fazla yıprattın zaten bu süreçte. Tezin için daha zamanın var biraz kafanı dağıtalım diye düşünüyorum."

Arabama yaklaşınca sürücü koltuğunun bulunduğu tarafa geçerek bindim ve ona döndüm. "Yarın olabilir bir şeyler yaparız. Rasim Hoca tezim için belirlediğim alanın bulunduğu bölgeye yakın bir evlerinin olduğunu ve on gün sonra oraya uğrayacağını söyledi. Alan çalışması ve görmenin benim için daha iyi olacağını söyledi ve beni de davet etti. Birkaç saat kalacağını ama bunun bile yeterli olabileceğini söyledi. Bu fırsatı kaçıramam Zey. Rasim Hoca'yı biliyorsun. Kusursuz ve mükemmel olmak zorunda onun bir projeye onay vermesi. Ve ben artık mezun olup işimin başına hak ettiğim şekilde geçmek istiyorum." Arabayı çalıştırıp otoparktan çıkarken Zeynep konuşmaya başladı. "Senin için harika bir fırsat güzelim. Dilersen o gün beraber de gidebiliriz. Üstelik Rasim Hoca mimarlık fakültesinin en zor ve kan kusturan hocası. Birinci sınıfta ona ettiğin yardım yüzünden sanırım sana karşı bir tık daha vicdanlı ama bir tık. Mendebur suratlı herif." Dedi sona doğru homurdanarak. Kahkaha attım. "Haklısın tam bir mendebur surat." Kırmızı ışıkta durunca ona baktım. Elinde telefonu grup olduğunu düşündüğüm yere mesaj atıyordu.

"Öner ve Kutay Bursa'ya gidiyorlarmış yarın. Kutay'ın kuzeninin yakın bir arkadaşının kız kardeşi ölmüş ve sanırım Kutay'ında arkadaşı bu kişi..." yüzünün asıldığını gördüm. "Ne oldu? Neden yüzün düştü birden?" Yeşil ışık yanınca gaza yüklenerek ilk sağdan saptım ve konuşmasını bekledim. "Kız çok güzelmiş, ne hale gelmiş inanamıyorum. Haberlerde yazmıyor tam olarak ölüm sebebi ama cidden kız çok kötü görünüyor." Ona döndüm ve çok kısa bana çevirdiği telefonunun ekranına baktım. O kısa sürede bile sarı turuncu saçları dikkatimi çekmişti. Aslında Zeynep'in abarttığı kadar kötü görünmüyordu. "Üstelik kız iki sene önce bizim okulda mimarlık bölümü öğrencisiymiş. Efsun Hancıoğlu duydun mu hiç?" kafamı sağa sola salladım. "Hayır hiç duymadım." Başını anladığını belirtircesine salladı.

Sen Bende EksiksinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin