Sabah Büşra kalkmış ve tuanayı uyandırmaya çalışıyordu. Ben çoktan uyanmıştım hatta kalkıp, duş alıp, çantamı hazırlayıp gitmeye hazırdım bile ama kalkan tek kişi Büşra ve bendik. Büşra Tuanayı uyandırmaya çalışırken bende Eda ve Esrayı uyandırmaya çalışıyordum. Tuana dürtülmekden hiç hoşlanmaz bende bunu bilerek uyanması için onu dürtmeye başladım. Tuana kalktı ve beni ranzanın üst katından aşağıya fırlattı. Kolumun üstüne düşmüştüm. Kolumun kırıldığını hissetmiştim hatta çıt sesini bile duymuştum. Birden ağzımdan istemeden bi inilti çıktı hemen Tuana yanıma atladı ve koluma girerek revire götürdü. Arkamızdan Esra, Eda ve Büşra koşarak içeri girdi fakat Tuana ve benim bakışlarımdan biraz irkildiler. Ben ve Tuana revire girmiştik doktor koluma baktı ama hiç bişeyimin olmadığını söledi. Ben, Esra, Eda, Tuana ve Büşra şaşkınlık içindeydik. Tuana, Ekrem hocanın yanına gidip olanları anlatmamız fikrini aklımıza sokmuştu. Yolda giderken banada mantıklı gelmeye başlamıştı hem diğer güçlerimide öğrene bilirdim.
Ekrem hocanın odasının önündeydik. Büşra hemen kapıyı tıklayıp içeriye daldı. Olanları anlattık. Ekrem hoca çok şaşırmıştı. Hiç acı duymamama ve bu kadar çabuk iyileşmeme.
Bana bakarak "En hızlı iyileşen türler vampir ve kurt adamlardır ama ben onların bile bu kadar çabuk iyileşdiğini duymadım ve görmedim" dedi.
Hepimiz şaşkın şaşkın birbirimize bakıyorduk. Ekrem hoca" sana bu gün uçmayı öğreticez, tabi arkadaşlarında yanında olucak. Okuldan sonra kızıl ormanda buluşalım" dedi ve dersimize gitmemizi söyledi.
Merdivenlerden çıkarken okuldan sonra neler olacağını hayal etmeye çalışarak sınıfın önüne geldik. Ders Ali hocanın dersiydi. Ali hoca büyü öğretmeniydi. Derste kafam allak bullak olmuştu. Bir yandan dersi dinlemeye diğer yandan okuldan sonra olacaklara odaklanıyordum.
Okul bitmişti arkadaşlarım ve ben okulun biraz ilerisindeki kızılormana gidiyorduk. Yolda yürürken önümüzde bi anda gölgeler belirdi, son anda bana doğru gelen siyah bir şeyden tuananın benitmesiyle kurtuldum sonra Ekrem hoca koşarak geldi. Benim güçlerimin ne olduğunu bilmediğimiz haliyle kullanmayıda bilmediğim için benim bi kenara saklanmamı sölemişti Ekrem hoca. Ben geçip olanları izlerken gözüm tuanaya kaydı ve zor durumda olduğunu gördüm. Ekrem hocaya ve diğerlerine bağırsamda beni duyacak halleri yoktu. Ani bi hareketle tuanayı etkisiz hale getiren gölge ortadan yok oldu. Sonra diğer gölgelerde yok olmaya başladı sonunda hepsi yok olmuştu.Tuana acı içinde inliyordu onun canı yandıkça benim canımda yanıyordu. Ama mecazi anlamda değil gerçek anlamda yanıyordu. Gözlerim acımaya başlamıştı ve kendimi yere bıraktım.
Gözlerimi açtığımda revirdeydik ve tuana hala bağırıyordu. Hemen kalkar kalkmaz yanına koştum. Yatağının yanına oturup sarıldım ellerimi kafasına koyup beklemeye başladım. O anda içimden bir ses beni yönlendirmeye başladı. Canının yanmadığını, yaralarının iyileştiğini düşünürken birden gözlerim açıldı ve etrafta süzülen sarı ışıklarla gözlerim kamaştı. Bu ışıklar ellerimden çıkıyordu. Tuanaya baktığımda ağrılarının azaldığını ve bunu nasıl yaptığımı sordu. Tabikide bildiğim bişey değildi. Ona olan sevgim gücümü ortaya çıkarmıştı. Karşıdan bizi izleyen diğer arkadaşlarım ve Ekrem hoca bana bakıyorlardı. Ekrem hoca yanıma geldi ve "sen en güçlü perisin, tahmin ettiğimizden çok daha fazla güçlüsün" dddi ve arkasını dönüp gitti. Bende tuananın yanına döndüm.