Seungkwan tekrar geldiğinde ise ilk geldiği zamanın üzerinden üç ay geçmişti. Mevsim değişmiş, Minghao'nun en sevmediği mevsime yaklaşarak Nisan ayı olmuştu.
Bu sefer Seungkwan yanında Minghao'nun ilgisini çeken, Seungkwan yanında biri ile her geldiğinde gittiği sessiz, güzel köşesinden çıkmasını sağlayan birini getirmişti.
Bu sefer gelen genç bir adamdı. Hafif bronz bir teni, boyalı sarı saçları ve yumuşak bir gülümsemesiyle çok hoş görünüyordu.
Minghao kapısı hafif açık, içerisi loş bir şekilde aydınlanmış olan bir odanın kapısından ikisi geçerken onlara baktı.
Genç adam odanın yanından geçerken bir an ilgiyle odaya baktı.
Bu Minghao'yu çok korkuttu. Hemen geri çekildi.
Genç adam da bir an durup odaya gözlerini kırpıp baktı ama sonra kendi kendine göz yanılgıları hakkında mırıldandı ve sonra gülümseyerek Seungkwan'ın yanına gitti.
Minghao ise korku içinde kalmıştı. Garip olan şey genç adamın odaya bakması değil, tam olarak Minghao'nun olduğu yere bakmasıydı.
"Bir şey yok." dedi Minghao kendi kendine her zaman sahip olduğunu bildiği boğazındaki yara izine dokunurken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avus Horologium || JunHao
Fanfiction[Tamamlandı] Her şey sadece bir evle sınırlıydı. Korku (Ne kadar etkili bilmiyorum.) Gerilim Platonik/Tek taraflı aşk LGBT Başlangıç: 03.03.2022 Bitiş: 01.09.2022