Junhui saatin önünde durdu ve Minghao ise onunla saat arasında durdu.
"Yapma. Junhui, hayır. Yapma." dedi Minghao insanın onu duymayacağını bilmesine rağmen.
"Hayır, Junhui, hayır. Yapma." dedi Minghao yalvarırcasına ama Junhui elbette onu duymadı, elini uzattı, eli Minghao'nun içinden geçti ve akrebi bir saat öncesine sardı.
Bir anda saat durdu ve hemen ardından saat parçalandı. Minghao az önce çok iyi duran Junhui'nin saçının bir kısmını kesip götüren yelkovanı ve bir anda Junhui'nin yüzüne saplanan bronz akrebe bakakaldı ve sonra hemen Junhui'ye yardım etmeye çalışıp bronz akrebi Junhui'nin yüzünden çekmeye çalıştı. Tüm gücünü eline verdi ve akrebi saplandığı yerden çekti.
"Baskı uygula. Bastır." dedi Minghao Junhui'ye.
Junhui onu duymadı ve acele ile mutfağa gidip bir mutfak havlusunu yüzüne bastırdı. Minghao'nun şaşkınlığı içinde Junhui'nin yüzüne bastırdığı havlu inanılmaz hızlı bir şekilde kandan kıpkırmızı oldu.
Minghao o kadar derin bir kesik olmadığına emindi. Bu kadar derin bir kesik olması imkansızdı.
Bir süre sonra Junhui artık kandan kıpkırmızı havluyu yüzünden çekti.
Minghao onun yüzüne baktı ve sarkaçlı saatin akrebinin Junhui'nin yüzüne saplanmaktan sadece birkaç santimetre ile kaçındığını fark etti.
Sonra bir anda ev sallanmaya başladı.
Junhui açık yarası ile sallanan eve garipçe baktı. Sonra öncesinde Junhui'nin özenle yıkayıp temizlediği tabaklar ve bardaklar teker teker düşüp parçalandılar.
Hemen sonra mutfağın penceresi patladı. Uçan cam parçaları Junhui'ye doğru ilerlerken Junhui kendini geri attı ama bu yeterli değildi. Cam parçacıkları Junhui'nin vücuduna dolarken Junhui acı dolu bir çığlık attı. Bu çığlık öyle güçlü ve acı vericiydi ki Minghao'nun yıllardır canlı olmayan vücudunda bile etkisi olmuştu.
Junhui'nin gögsünde bir şey kırıldı. Minghao sesini duyabildi. Minghao takrar ellerine güç verip cam parçalarını Junhui'nin vücudundan çıkarmaya çalıştı. Çünkü farkındaydı ki Junhui bunu yapamayacak haldeydi.
Junhui acı dolu hıçkırıklarını bastırmaya çalıştı.
Minghao onun acısını kendi kalbinde hissederek kollarını Junhui'nin beline sardı.
"Onu rahat bırak! Ona daha fazla zarar verme!" dedi Minghao orada olduğunu bildiği şeytani varlığa.
Yer sallanmaya başlarken Junhui kendini içine çekti ve başını ellerinin arasına alarak ağlamaya başladı.
Bir tabak uçarak tam olarak Junhui'nin ayaklarının dibinde parçalandı. Bir başka tam ise yuvarlanarak gelip tam olarak Junhui'nin ayaklarının dibinde durdu.
"Onu rahat bırak!" dedi Minghao bağırarak ve sağlam tabağı alıp mutfağın pencere patladıktan sonra kapanan kapısına attı. Tabak kapıda parçalandı.
Ve sonra tüm ses kesildi. Ev sallanmayı bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avus Horologium || JunHao
Fanfiction[Tamamlandı] Her şey sadece bir evle sınırlıydı. Korku (Ne kadar etkili bilmiyorum.) Gerilim Platonik/Tek taraflı aşk LGBT Başlangıç: 03.03.2022 Bitiş: 01.09.2022