Medya benim çektiğim bir resim.
1014 kelime...
İyi okumalar💜
Derinden
Saçlarımda dolanan eller ile iyice mayıştım. Doğum gününden bir kaç saat önce dönmüş, banyo yapıp kendimi yatağa atmıştım. Çok geçmeden Uğur yanıma gelmiş ve bana sarılıp saçlarımı okşamaya başlamıştı.
Daha fazla dayanamayıp kendimiuykuya bıraktım. O güzel karanlık beni içine çekerken yerime iyice yerleşip Uğur'a yapıştım. Son hissettiğim uğurun saçımı öptüğüydü.
Uğurdan
Kollarımdaki güzelliğin uyuduğuna emin olunca çok dikkatli bir şekilde yataktan çıktım. Asker olması işimi zorlaştırıyordu. Aslında bu hareketimle bile uyanırdı ama bugün yorulmuş olmalı ki hala uyuyor. Baş ucumdaki komodinin çekmecesinden bir kağıt ve kalem alıp yazmaya başladım.
"Ufak bir işim var yavrum dışarı çıkıyorum. Bir şeyler yemeyi unutma."
Odadan çıkıp banyodan Derinin tarağının üstündeki birkaç teli aldım. Peçeteye sarıp cebime attım.
Anahtarları da alıp evden çıktım. Arabaya binip Deniz ile buluşacağımız yere sürmeye başladım.
Arabayı durdurunca söyle bir etrafa baktım. Güzel bir kafeydi. Önündeki çiçekleri insanin içini açan cinsten rengarenkti. Buraya daha sonra Derinle gelmeyi aklıma yazıp içeriye girdim. Deniz bir masasa oturmuş beni bekliyordu.
"Naber?" Dedim karşısına otururken.
"İyi,senden?"
"İyi bende. Aldın mı örnek?"
"Aldım aldım. Hem babamın hemde annemin saçını getirdim. Sen aldın mı Derin'in saç örneğini?" dedi kafasını hızlı hızlı sallarken. Çok heyecanlıydı bu iş için. Haklıydı da yani 2,5 yaşında kaybolan kardeşinizi bulmuş olma ihtimaliniz var. Düşüncesi bile heyecan verici.
"Aldım bende merak etme. E hadi geçip verelim örnekleri. Zaten 1 haftada falan çıkıyormuş araştırdım ben."
Son söylediğimle gözleri kocaman açıldı. "Ne?! 1 hafta çok uzun değil mi? Nasıl bekleyeceğim ben o zamana kadar kimseye söylemeden?"
"Söylemezsin söylemezsin. Hadi gidip verelim şunları laboratuvar kapanmadan."
Kafeden çıktık ve zaten yakınlarında olduğumuz Koz Hastanesine geçtik. Evet evet Koz Hastanesi. Yani Denizlerin hastanesi. Belki onların diye daha erken çıkardı sonuçlar kim bilir?
İçeri girince asansöre bindik ve Deniz bir katı tuşladı. Asansör durunca indik ve bir odanın kapısının önüne geldik. Deniz kapıyı çaldığında içeriden görebileceğimize dair bir yanıt geldi.
Deniz önde ben arkada içeri girdik. Odanın kapısında bulunan tabelada buranın başhekimin odası olduğu yazıyordu.
'Başhekim İsmail Koz'
İçeride kırklı yaşlarının sonunda bir adam vardı. Soyismine bakılırsa Denizlerin akrabasıydı.
"Nasılsın amca?" Sesi ile kendime geldim. Demek ki Mehmet Beyin kardeşiydi. Karşılıklı olarak İsmail Beyin masasının önündeki koltuklara oturduk.
"İyiyim evlat. Sen nasılsın, hangi rüzgar attı seni buraya? Evdekilerde bir sorun yok değil mi?"
"Yok amca yok. Ben başka bir şey yüzünden geldim. DNA testi yaptırsak kaç günde çıkar?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp
General FictionHenüz 2,5 yaşında ailesinden koparılmış bir bebek. Evlat hasreti çeken bir çift. Her yaptıkları şeyde "keşke Derin de burda olsaydı" diyen abiler. Klişe bulundurmaktadır. ilk kitabım olduğu için amatörce yazılmış bir kitap şimdiden hatalarım affola...