Sizce Derinler de bu kadar kalabalık mıdır? Kendi yazdığım ailenin kalabalıklığını kendim tahmin edemedim amca,dayı, teyze falan da geldiğini düşününce ahahajajwsh
Aşağıya okumak istediklerinizi yazarsanız sevinirim.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.
İyi okumalar💜
Bir masanın etrafında kalabalık bir şekilde oturmak. Daha doğrusu anne, baba, çocuklar olarak kalabalık bir şekilde oturmak bana çok yabancıydı.
Şuanda bir şekilde bunu yaşıyor olsamda tam olarak o an sayılmazdı bu.
Herkesin yüzü gülsede üstümüzde bir gerginlik vardı. Leyla Hanımın ayaklanmasıyla tüm bakışlar onu buldu. Yüzündeki muhteşem gülümsemesiyle hepimizde gözlerini gezdirdi.
"Kömbe getirip kıracağım biraz daha tabağa." Zahmet etmeyin gerek yok demek isterdim ama gerçekten güzel bir yöresel yemekti. Mutfağa gidip bir süre sonra elindeki börekle geri döndü. Başlasın bakalım kırma işi.
🌼
Yemeğimizi yemiş, çaylarımızı almış oturuyorduk. Ortamda dönen muhabbeti sadece dinliyor, bu güzel resmi izliyordum.
Yanımda oturan Mehmet Bey koluma dokunup dikkatimi ona vermemi sağladı. "Konuşabilir miyiz biraz?" Biraz çekinerek kurduğu cümleyle tebessüm ettim. "Konuşalım."
Ayağa kalkıp salondan çıkarken konuştukları hararetli konudan olsa gerek Leyla Hanım hariç kimse bizi fark etmemişti. O da bizim konuşacağımızı biliyor olsa gerek hiç bir şey söylemedi.
Mutfağa Mehmet Beyin peşinden ilerleyip mutfak masasında oturan Mehmet Beyin sandalyeye oturdum.
Aradan geçen 3 dakika gibi bir sürede ağzını bir kaç kere açsada ne söyleyeceğini bilemiyor olsa gerek hiç bir şey söylemeden geri kapatıyordu.
"Biliyorum bizi hemen benimseyemezsin. Belki hiç benimsemezsin bilmiyorum. Of!" Diyerek elini saçlarından geçirdi.
Masanın üstündeki elini tuttum. "Benimserim. Anne-baba demem zamanımı alır belki ama benimserim. Benim hiç ailem olmadı diyemem. Çünkü benim ailem oldu. Benim ailem Uğur. Benim ailem timim, Deniz, Sibel ve yeğenim. Ama benim hiç babam olmadı mesela. Daha doğrusu bir zamana kadar olmuş ama onuda ben hatırlamıyorum.
Bana kimse bisiklet binmeyi öğretmedi. Parka bugün siz götürdünüz ilk defa. Çocukken beni kimse götürmezdiki ben kendim giderdim hep.
Kimse bir gün içinden gelerek 'kızım' demedi bana. Sevgilim var diye beni kıskanmadı, beni babamdan istemediler mesela. Yüzüğümü babam takmadı.
Benim içimde hep bir boşlukta olduğumu bunlar. Şimdi gerçekleştirebileceğim biri var karşımda. Siz varsınız. Evet şimdi alışmam ama zamanla alışırım." İkimizde ağlarken beni kendine çekip göğsüne yatırdı.
Ona karşı içimi bu kadar açacağımı düşünmezdim. Konuşmaya başlayınca teker teker ağzımdan dökülüverdi sözcükler.
"Şşşt! Ağlama kızım. Ağlama bebeğim. Ağlayıpta benimde ciğerimi dahada dağlama." Mehmet Beyin saçımı okşayan eliyle ağlamam biraz daha duruldu.
Emirin mutfağa paytak adımlarla girmesiyle ona baktım. Mehmet Beyde neye baktığımı merak etmiş olacak ki oraya döndü.
Emir ağzındaki ucunda turuncu ve beyaz eşofman takımına tutturulmuş yıldızlı tutacağın takılı olduğu emziğini diliyle dışarı atıp gülerek bana doğru koşmaya başladı.
(Emirin emziği ve takımı)
Ben Mehmet Beye gider diye düşünürken önümde durmuş ve onu kucağıma almam için kollarını kaldırmıştı.
Yüzündeki gülümseme hâla silinmemiş bana eşsiz bir ifadeyle bakıyordu.
Onu kucağıma alıp yan bir şekilde dizime oturttum. Üstümdeki siyah tişörtün yakasından tutup boynuma kafasını koydu. Kan çekiyor dedikleri bu muydu yoksa bebek olduğu için miydi bu tepkisi bilmiyorum ama beni aileye ait hissettirmişti.
Çünkü çocuklar biz ne kadar anlamıyorlar desekte hissediyorlardı. Her şeyi hissedip, her şeyin farkında oluyorlardı sadece bizi görmezden geliyorduk.
Emir kafasını boynumdan kaldırıp yüzüme baktı. Sonra birden gülümsedi. "Ala."
Ne dediğini anlamaya çalışırken Mehmet Beye döndü. "Dede, Ala meni kuç yaptı."
Mehmet Beyin yüzüne anlamaz gözlerle bakarken o Emire sevgi dolu gözlerle gülümseyip aynı duygularla bana döndü. "Dede, Hala beni kuç yaptı yani kucağına aldı diyor."
Nasıl yani bu bücür bana hala mı demişti. Evet çocuklar her şeyin farkında olur demiştim ama bunu bilmesini beklemiyordum. Kim anlatmıştı acaba benim halası olduğumu ona.
"Çocuklar çok meraklı ve öğrenmeye çok açıklar. Erene anlatırken Emir yanımızdaydı ve bir şeylerin farkında olması için senin fotoğrafını gösterip ona Hala olduğunu bir kaç kere belirttik. O yüzden biliyor yani çocuklar."
Ailedeki herkes beni bir şekilde kabullenmişti. Bende zamanla kabullenecektim evet ama zamanla işte. Hemen çat diye alışamam ki ben bir ailem olmasına. Annem babam ve ya abilerim olmasına.
Biz böyle konuşurken Emir kafasını tekrar boynuma koymuş ve mayışmıştı.
"Bize alışabilmek açısından bir süre bizde kalsan?" Yapabilir miydik ki bunu? İyi insanlar olduklarını biliyordum. Denizi yetiştirmiş olmalarından belliydi bu. Çok güzel yetiştirmişlerdi evlatlarını...
Kısa bir bölümle ben geldimm.
Görmek istediğiniz sahneleri buraya yazar mısınız banada biraz fikir olur?
Nasılsınız canlarım?
Çok uzun zaman oldu biliyorum ama yazmaya başladım ya da sadece başlamaya çalıştım diyelim bende bilmiyorum.
Derin?
Mehmet Bey?
Emir?
Ve diğerleri tek tek yazmaya üşendim whwjwjwj
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp
General FictionHenüz 2,5 yaşında ailesinden koparılmış bir bebek. Evlat hasreti çeken bir çift. Her yaptıkları şeyde "keşke Derin de burda olsaydı" diyen abiler. Klişe bulundurmaktadır. ilk kitabım olduğu için amatörce yazılmış bir kitap şimdiden hatalarım affola...