Uyanış

436 12 3
                                    

Karanlık ve soğuktu . Yerin soğukluğu onun vücudunu uyuşturmaya yetiyordu . Alnından yanaklarına akan sıcaklığa elini uzattı. Dokunduğunda sıcaklık eline de geçti. Gözlerini hafifçe açtı , sokak lambasının ışığı gözlerini rahatsız edince göz kapaklarını biraz daha kıstı . Işığa alıştıktan sonra eline baktı . Bütün eline bulaşan ve kollarına doğru yavaşça akan kan onu rahatsız etmiyordu. Kendi kanının sıcaklığı onu iyi hissettiriyordu. Kanını mazoşistçe bir ruhla sevmeye başladı. Doğrulmaya çalıştı ama vücudundaki büyük yaralar ona engel oluyordu. Etraf çok sessizdi yardım edebilecek hiçkimse yoktu . İki uzun bina arasında sessizce yatıyordu. Yaraları yüzünden kalkıcak durumda değildi . Sadece yattığı yerden doğrulmak bile ona büyük acı vermişti. Ayağa kalkıp yardım aramak için dolaşmak imkansızdı. Bir süre binaya yaslanarak bekledi. Biraz sonra cızırtılı sesler duydu. Ses onun yakınından geliyordu. Etrafına bakarak sesin nerden geldiğini anlamaya çalıştı. Kaldırımın üstündeki eski siyah telsizi görünce , kendini yaslandığı duvardan itti acılar içinde telsize doğru kendini sürükledi.
Telsizdeki mandalı çevirip ince bir sesle " Yardım edin lütfen ! Lütfen ! Beni duyan var mı ? " neredeyse ağlıyacaktı . Bir süre sonra telsizden yanıt geldi . Cevap veren yetişkin bir adam gibiydi. Baya hararetli ve heyecanlı bir şekilde " Kızım nerdesin ?! Ne oldu yapabildin mi ? Hala yaşıyor mu ? " . Aklı karışmıştı , o anda hiçbir şey hatırlamadaığını fark etti , ne kendisini ne ailesini nede buraya nasıl geldiğini . Peki telsizdeki babası olabilirmiydi ? Telsizdeki mandalı çevirerek " Ben bilmiyorum , hiçbir şey hatırlamıyorum . Ne olduğunu da bilmiyorum lütfen beni burdan al ! " dedi ve bu sefer sesi biraz daha ciddiydi. Telsizden bir süre cevap gelmedi . Telsiz mandalını çevirip " Lütfen burası çok soğuk ! Yaralıyım , ne yapacağımı bilmiyorum lütfen yardım et! " artık kendisi için endişelenmeye başlamıştı. Bir süre sonra telsizden tekrar ses gelmeye başladı . Bu sefer hayal kırıklığına uğramış bir şekilde " Şu anda sana yardım edemem . Kendin kurtulmak zorundasın canım . Avcılar peşinde dikkatli ol . Birtanem tekrar görüşeceğiz . " Kalbi kırılmıştı. Bundan kendi başına kurtulabilirmiydi ki? Avcılar da neyin nesiydi? Bu soruların cevaplarını almak için tekrar mandalı çevirdi " Avcılar da kim ? Benden ne istiyorlar? " Başının belada olduğunu anlamıştı. " Avcıların kollarında ok ve yay sembolu var kızım . Görürsen muhtemelen zaten çok geç olmuştur ! En iyisi kimsenin seni izlemediğine emin ol , kimseye güvenme ve bu telsizi yanından ayırma tekrar konuşacağız . Başaramadıysan avcılar buraya beni öldürmeye gelicekler demektir , şimdilik kendi başınasın kızım. Dikkatli ol! " kendini kırılgan hissetmeye başladı. Birde peşinde insanlar mı vardı . Kendisini çok ortada ve savunmasız hissediyordu. Tekrar acılar içinde doğrulmaya çalıştı . Duvara yaslandıktan sonra telsizi belindeki ince kemere bağladı. Duvardan destek alıp acılar içinde ileri hamle yaparak ayağa kalktı. Artık ayaktaydı fakat akan o kadar kandan kendini çok yorgun hissetmeye başladı . Arkasında kan izleri bırakarak devam eti . Bunca zamandır yattığı o dar sokak arasından dışarıya acılar içinde ve yavaşça çıktı...

Önünde sanki sonsuza kadar uzanabilen bir cadde vardı . Hiçbir araba göremedi. Etraf çok karanlıktı fakat sokak lambalarının ışıkları , onu unutulmuş hissetmesine engel oluyordu. Binanın girişini bulmaya çalıştı. Girişi gördüğünde duvara yaslanarak ilerlemeye başladı. Karnındaki ,kolundaki, bacağındaki ve başındaki yaralar onu çok zorluyordu. Girişe ulaştığında kapının kilitli olduğunu fark etti. İçeri girmek istiyordu çok üşümüştü. Kapıyı zorlamaya başladı. Kendini çok güçsüz hissetti ve biraz dinlenmek için kapıya yaslandı. İçeri giremeyceğini anlamiştı ve beklemeye başladı. Uzakta bir parlaklık gördü , caddeden ona doğru geliyordu . Bu bir arabaydı . Yardım istemek için duvardan bütün gücüyle ayrılarak caddeye doğru yöneldi . Caddeye kadar topallayarak ve yaralarını tutarak yürüdü. Araba onu görünce yavaşladı ve bir kaç saniye sonra durdu. Lüks sayılabilecek siyah bir arabaydı . Araba ona çok yakındı , bir süre sonra kapısı açıldı içinden bir adam indi . Yaklaşık 30 yaşlarında bir çehresi vardı. Saçlarını taramış ,takım elbiseli , uzun sayılabilecek bir adamdı. Muhtemelen çalıştığı iş yerinden dönüyordu. Adam şaşkın bir ifadeyle kıza bakıp duruyordu . Kız adamın dik bakışlarından rahatsız olunca " Bana yardım edin , lütfen. " sesi saçma bir şekilde sakin çıkıyordu. Adam telaşla cevap verdi " Ne oldu sana ? Üstün başın kan içinde . " kız cevabını bilmediği bir soruyla karşılaşmıştı. Adamla göz teması kurarak " Bunu sonra konuşalım , şimdi gerçekten zor durumdayım bana yardım edicekmisin ? " adam davetkar ve endişeli bir tavırla " Tabii ki gel seni hastaneye götüreyim" kız arabanın ön koltuğuna oturdu . Araba tekrar hareket etmeye başladığında kız tekrar ısındığını fark etti. Arabanın kalerüferlerine soğuktan morarmış ellerini götürdü. Bir yandan da titriyordu. Adam kıza sürekli bakıyordu . Kız adama baktığında bakışlarını kaçırıyordu . Arabada sessizlik hakimdi . Bir süre sonra adam sessizliği bozdu. " İyi misin ? Üşüyorsun galiba. " kız başını sallayarak onayladı . Konuşacak durumda değildi ve kaloriferden çıkan sıcak havanın hazzını yaşamakla meşgüldü . Adam sol elini direksyondan ayırmadan sağ eliyle arka koltuktan bir battaniye aldı ve onu kıza uzattı . Adam kıza dönerek " Adın ne peki ? " dedi. Kız adama baktı hafifçe kızardı . " Hiçbir şey hatırlamıyorum . Bi sokak arasında uyandın ve şimdi burdayım." Adamdan bir süre daha ses gelmedi. Şaka yapıp yapmadığını anlamak için kızdan bir işaret bekledi. Kızın ciddi olduğunu anlayınca şaşırmıştı. Sonuçta hergün arabasına hafızasını kaybetmiş yaralı insanları almıyordu. Ardından kızla tekrar göz teması kurdu. " Peki ama sen hatırlayana kadar sana bir isim gerekecek. " kız adama hak vererek , " O zaman adım Su olsun " dedi. Adam kıza dönerek " Güzel bir isim " dedi. Su kendini battaniye ve kalerüferle ısıtmaya devam etti. Bir kaç dakika sonra uyudu ...
Su uyanmıştı ve hala arabada duruyordu. Ancak araba durmuştu ve yanında kimse yoktu. Arabadan inmeden etrafına bakmaya başladı . Hava hala karanlıktı ve bir marketin otoparkında olduğunu fark etti. Ona yardım eden adamı göremiyordu. Arkasına yaslandı ve beklemeye karar verdi. Birkaç dakika sonra adam ellerinde poşetlerle geldi . Arabanın sürücü koltuğuna oturdu ve poşetleri arka koltuğa attı . Poşetlerin içini karıştırırken Su adama bakmaya devam etti . Biraz sonra adamın elinde bir kese kağıdı vardı. Su ya uzattı . Su keseyi tuttuğunda sıcak olduğunu hissetti ve içini açtı . İçinden bir hamburger çıktı. O anda Su ne kadar aç olduğunu fark etti. Adama döndü ve " Teşekkü-" adam kızın sözünü keserek " Teşekküre gerek yok, lütfen ye. " kız adamı başıyla onaylayıp önündekileri büyük iştahla yedi. Kızın yediğini gören adam gülümsedi. Kız yemeğini çabucak bitirdi ve adama döndü . " Yardımınız için minnettarım . Siz olmasaydınız ölmüş olabilirdim. Peki sizin adınız ne ? " adam kıza bakarak " Benim adım Okan memnun oldum ." Dedi. Poşetleri tekrar karıştırdı ve kıza bir kaç bandaj ve ilaç uzattı. Kız adama bir süre baktı. Adam anlamayınca kız " İzin verirseniz şey..." Yaralarını sarmak için adamın dışarı çıkmasını bekliyordu . Adam telaşla " Ha tabi üzgünüm hemen çıkıyorum." dedi . Bandajları hazırladı . Yaralarını temizleme ve sarma işi çok zahmetli , uzun ve acılı sürdü. Fakat sonunda bitmişti. Kendini battaniye ile sarıp arabadan çıktı ve bir taşın üstüne oturup geçen arabaları izleyen Okana doğru yürüdü. Su Okan'ın yanına geldiğinde " Size daha fazla yük olmak istemiyorum, herşey için teşekkürler ." dedi . Okan Su'ya bakarak " Hayır öyle düşünme . Senin durumunda ben de olabilirdim . Yanlış anlama ama istersen benimle gelebilirsin. Güzel bi evim var ve yalnız yaşıyorum gerçi bir süredir annem benimle kalıyor ama senin gelmeni istiyorum. En azından kendine gelene dek." Su Okana baktı ." Okan çok teşekkür ederim ama ben- " Okan bir kez daha Su'nun sözünü kesmişti. " Tek başına hareket edemiycek kadar yaralısın . Zar zor yürüyosun , ayrıca daha nerde olduğunu hatta kim olduğunu bilmiyosun ve sanırım paran da yok . İzin ver sana yardım edeyim. " dedi Su başını sallayarak onayladı ve ardından " Fakat sadece iyileşene kadar. " dedi. Okan gülümseyerek " Sen nasıl istersen küçük hanım." dedi ve gülümsemeye devam etti. Su okana bakarak " Biliyorsun kaç yaşımdayım hatırlayamıyorum . Sence kaç yaşındayım ? " Okan kızı baştan aşağı süzdü. " Sanırım 17 gibi. " dedi. Su cevap vermedi ve bir süre daha yoldan geçen arabaları izledi.

Kan ve SuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin