Eski Dostlar

150 6 0
                                    

Eski ahşap bir evde yaklaşık 60 yaşlarında yaşlı ve biraz tombul bir adam vardı . Saçları beyazlamıştı . Aceleyle bir siyah bir evrak çantasına kağıtları doldurmaya başladı . Bir yandan da yanındaki gence bağırıyordu . " Acele et ! Avcılar geldiğinde burada olmak istemiyorum. " uzun boylu , siyah kısa saçlı , geniş omuzlu ve yakışıklı genç " İlacı aldın mı ? " dedi. Yaşlı adam evrak çantasını işaret ederek " Tabii ki aldım " dedi . Genç , beyaz ahşap kapıyı açtı " Hadi acele et " dedi . Yaşlı adam homurdanarak evden çıktı ve hemen karşılarına yemyeşil bir bahçe çıktı. Bahçe bir okul bahçesi kadar büyüktü . Etrafı küçük beyaz çitlerle çevrilmişti. Hemen bahçe kapısının önünde onları bekleyen beyaz eski sayılabilecek klasik bir araba vardı. Yaşlı adam evini son defa baştan aşağı süzdü " Bu güzel evi bırakacağıma inanamıyorum. " dedi. Genç adam çoktan arabayı çalıştırmıştı . Yaşlı adama eviyle vedalaşması için biraz süre verdikten sonra kornaya bastı. Yaşlı adam hızlı adımlarla arabaya doğru ilerledi . Ön kapıyı açıp ağır hareketlerle oturdu. Genç arabayı çalıştırdı ve ormanın içindeki yola doğru ilerlediler . Yaşlı adam yanından geçen ağaçlara hüzünle bakıyordu. Genç bu durumu fark etti ve " Peki nereye gidiyoruz ? " dedi . Yaşlı adam " Önce Ada'yı bulmalıyız. Sonra bir aile dostunun yanına gideceğiz. " dedi ve sesinde hala bir hüzün vardı. Genç " Peki Ada'yı nasıl bulacağız ? " dedi. Yaşlı adam evrak çantasındaki telsizi çıkardı ve " Bundan bir tane de Ada da var . Daha önce konuşmuştum onunla . Sanırım hafızasını kaybetmiş." Dedi. Genç kaşlarını çattı " Durumu iyi mi ? " dedi . Yaşlı adam " Korkarım pek değil. Şu anda yalnız ayrıca ağır yaralı " genç , sinirli bir şekilde " Eğer ona birşey olduysa , yemin ederim ..." Yaşlı adam " Ada güçlüdür. Endişelenme eminim şuan da iyidir" dedi. Genç bir süre sessizce araba kullandı ve " Neden onu telsizden arayıp emin olmuyoruz . Hem tam olarak nerde olduğunu da öğrenmiş oluruz " yaşlı adam kaşlarını çattı " Bunu bende düşündüm . Ama şimdi Ada'yı ararsak avcılarda ona ulaşabilir. Ayrıca kullandığımız telsiz kanalının güvenli kalmasını istiyorum , onun içinde bir arkadaşımdan yardım istemeye gidiyoruz. " genç adam başıyla onayladı " Peki , arkadaşın nerede ?" Yaşlı adam " Çok uzakta değil . Akça kasabasında yaşıyor " Genç başıyla onayladı ve yola devam ettiler.
Yaklaşık 1 saat sonra Akça kasabasına geldiler. Çok kalabalık olmayan bu kasabada evler turistik sayılabilecek kadar güzeldi. Taştan evleriyle , gülen yüzlü insanlarıyla ve kasabanın ortasından geçen güzel küçük nehiriyle bu kasaba , harika bir yerdi. Yaşlı adam bu manzarayı tekrar gördüğü için mutlu olmuşa benziyordu. Genç karşısındaki manzaradan etkilenmişti ama belli etmedi. Biraz daha ilerledikden sonra ihtiyar " Buradan içeri gir " dedi. İşaret ettiği yer beyaz , ahşap bir evin bahçesiydi . Gördükleri ev eski evlerini andırıyordu , yalnızca biraz daha küçüğüydü . Bahçenin park için ayrılmış kısmına geldiler. Beyaz evin kapısı açıldı ve içeriden yine yaşlı bir adam daha çıktı . Yaşına göre hızlı bir şekilde arabaya doğru ilerledi . Arabadaki ihtiyar da dışarı çıktı . Sanki uzun zamandır birbirlerini ilk defa görüyormuş gibi karşıladılar . Koşarak gelen yaşlı adam " Hoşgeldin Hakan ! " Hakan gülümsedi ve " Hoşbulduk Ahmet " Genç ikisini uzaktan izlemeye karar verdi . Ahmet genç adama dönerek " Beni bu delikanlıyla tanıştırmayacak mısın ? " dedi . Hakan " Ada'yı zaten tanıyorsun , bu delikanlı da onun abisi Sarp " Ahmet birden ciddileşti " Sarp da , Ada gibi ... Şey mi yoksa ? " Hakan boğazını temizlemek için öksürdü " Hayır , şükürler olsun ki değil " Sarp'ın kafasının karıştığı belliydi . " Neyden bahsediyorsunuz siz ? " Ahmet ciddileşmeye başladı " Avcıları biliyor musun peki ? " Sarp " Tabii ki biliyorum . " Ahmet " O zaman Ada'nın da bir avcı olduğunu da biliyorsundur " Sarp bunu bilmiyordu " Saçmalık ! Ada bir avcı değil ! " Hakan " Sarp sakin ol . Ada bizden yana , unutma ki avcılar onu yakalamak istiyor. Eğer onu yakalarlarsa bu savaşı bitirirler " Sarp , Ahmete dönerek " Artık Ada'ya ulaşmaya çalışalım . Her geçen saniye yakalanmış olma ihtimali artıyor ! " Hakan başıyla onayladı ve belindeki telsizi çıkardı " Bu telsizle Ada ile konuşmak istiyorum , ama bizi kimsenin dinlemesini istemiyorum ." Ahmet gülümsedi " Ah , tabi . Çok sürmez , benimle gelin. " Ahmet hızlı adımlarla evine girdi , arkasından Hakan ve Sarp takip etti. İkisi de eve girdiğinde , Ahmet " Benim evim , sizin evinizdir. " Dedi . Evin içi ve mobilyalar tamamen ya ahşap yada bakırdı . Sarp bunu garip buldu ama sormaya yeltenmedi . Evin alt katına inen bir merdiveni vardı . Ahmet merdivene doğru geldiğinde , eliyle Hakan ve Sarp'a gel işareti yaptı ve ikisi onu takip ettiler . Alt kata indiklerinde , pencere olmadığından tek aydınlatma ampullerle yapılıyordu . Etrafta bir sürü elektronik aletler vardı ve yine eşyalar ya bakır yada ahşaptı . Ahmet kendine bir sandalye çekti ve telsizin içini açarak işine başladı . Sarp ve Hakan bir süre etrafı izlediler . Biraz sonra bitmişti . Sarp , Ahmet'in hızından etkilenmişti . Hakan " Artık onu arayabilirmiyiz ? " dedi . Ahmet " Evet , avcılar yüzyıl sonraki teknolojiyi kullansalarda sizi dinleyemez " dedi kendinden emin bir şekilde . Hakan telsizi eline aldı ve " Kızım orada mısın ? " dedi ve sesi gergin çıkmıştı ...

Kan ve SuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin