Jennie bir pastanede çalışıyordu. Pek müşteri yoktu bu yüzden rafları silmeye başladı, o sırada kapıdan giren müşteriyi farketmemişti. Müşteri, kapıdan girdiğinde iki adım atacakti ki bir rafa çarptı ve rafın keskin olan kısmı müşterinin kolunu kesti.
O sırada Jennie olayı farkederek müşteriye döndü, endişelenerek:- Özür dilerim farketmemiştim gel pansuman yapayım sonra istediğin şeyi ısmarlarım, lütfen patrona bişey söyleme.
Jennie çok iyi çalışmasına rağmen sürekli patrona şikayet ediliyordu ve bir şikayet daha gelirse kovulması an meselesiydi.
Müşteri Jennie'nin arkasindaki bir yere bakarak hafifçe kafasını salladı. Göz teması kurmaktan utanıyordur diye düşündü Jennie.
Jennie yavaş hareketlerle elindeki malzemelerle müşterinin yarasına hafif hafif baskılar uyguluyordu.
-Jisoo
-Ha?
-Adım Jisoo, Kim Jisoo.
Boş biryere takılı kalmıştı gözleri, asla Jennie'ye bakmıyordu.
Birden kapıdan hışımla biri girdi. Jennie o kadar korktu ki yanlışlıkla elindeki ilaçlı pamuğu Jisoo'nun yarasına fazla bastırdı. Aynı zamanda Jisoo'nun ağzından yüksek bir inilti kaçtı.
- Müşteriler geldi! Sen burada ne yapıyorsun!
Patron, sinirli olduğu için anca Jisoo'yu farketti.Sinirden kıpkırmızı olmuştu. Tekrar konuşmaya başladı:-Burda ne bok yiyosun ve ne suç işledin bilmiyorum. Aşk hayatını dışarda yaşa seni pis lez! Git ve müşterilere bak!
Jennie'nin korkudan gözleri dolmuştu. Jisoo ise hâlâ olaylara anlam verememişti. Patron odadan çıktığında:
- Özür dilerim. Gitmem gerekiyor.' Parmağıyla odanın kapısını işaret etti: Burdan çık sonra çıkışa ulaşırsın zaten. Lütfen tekrar gel. Üzgünüm.
- Lütfen du-. Jisoo daha cümlesini tamamlayamadan odanın kapısının gıcırtısından anladı Jennie'nin gittiğini. Gözleri görememişti Jennie'nin işaret ettiği kapıyı.
Daha demin Jennie'nin çıkmasıyla gıcırdayan kapının sesiyle bulmaya çalıştı yolunu. Yolunu buldu, fakat yolu bulmaya çalışırken; bütün yerlere çarptığı icin bacaklari ve kolları mosmor olmuştu.