13. BÖLÜM HESAPLAŞMA

280 219 8
                                    

Merhabalar canlarım. Yeni bölüm geldi. Bölümü oylamayı unutmayın. İyi okumalar... ❣❣❣

🐚🐚🐚

Sızlayan yanımı, kanayan yaramı yok etmek kadar zordu nefes almak. Nefesin her içime girişi öyle yakıyordu ki canımı bir alev topu vardı sanki içimde. Soluk borumdan başlayan, göğüs kafesine kadar inen ve akciğerlerimi büyük bir yangına çeviren ateşti nefes almak. Öyle zordu ki, yaşamak için gereken nefesi artık almak istemiyordum. Öyle zordu ki, yaşamak isteyen ben daha fazla yaşamak istemiyordum… 

Yorgundum, hemde çok yorgundum. Bitkindim, artık kımıldayacak halim kalmamıştı. Uykusuzdum, geceler boyu uyumak ya da bir daha uyanmamak istiyordum. Kalbim öyle yaralıydı ki her yerinde bir dikiş izi vardı. Bazen dikişler bile yaraları sarmaya yetmiyordu, bir taraftan patlayınca hepsi açılıyordu. Ve geriye de açık olan ve kanayan yaram kalıyordu. 

İçinde bulunduğum bu belirsizlik beni yerle bir ederken bir yandan da varlığını yeni öğrendiğim kardeşimi düşünüyordum. Bunca yıldır nasıl haberim olmamıştı benim, tanımadığım bir adama beni korumasını söyleyen ama beni küçükken bırakıp giden annem neden karşıma çıkmıyordu? Neden benim hayatım karmakarışıktı, neden ben diğer insanlar gibi normal bir yaşam süremiyordum? 

"Çünkü bu senin sınavın… " dedi iç sesim. Haklıydı, bu benim sınavımdı. Herkesin farklı bir sınavı vardı ya hayatta, benimki de buydu galiba: Belirsizlik. 

Şimdi hayatım nasıl değişecekti, hayatımda kimler olacaktı, günlerim nasıl geçecekti tam bir muammaydı. Kendimi bildiğimi sanan ben, geçmişimde kaybolmuştum. Artık tek bir amaç doğrultusunda yaşamalıydım: Kendimi bulmak.

Evet, artık hem kendimi hem ruhumu hem de kardeşimi bulmalıydım. Ben artık bu hayattan benim olanları almalıydım. Kazanan hep tek bir taraf olamazdı, hayat hep benden benim olanları alamazdı. Sıra bana gelmişti ve artık kaybetmeye hiç mi hiç niyetim yoktu. Gücümü kaybeden ben eski gücümün üstüne katlayarak daha da güçlenmiştim artık. Düşsem bile ağlamayacaktım, çünkü ben güçlüydüm. Ve unutmayın, güçlü kimseler en zor anlarında bile asla pes etmez. Ben de pes etmeyecek, hayatın benden çaldıklarını misliyle geri alacaktım. 

Karanlık bodrumdan çıkıp yüzümü gökyüzüne çevirdim. Her yerde milyonlarca yıldız ve tek bir yerde de parlak ay vardı. Gecenin hakimi ay, milyonlarca yıldızı korumakla meşguldü. Çünkü yıldızlar onun ailesiydi, ve herkes ailesini korurdu… 

Hızlıca depodan çıkıp dümdüz uzanan yolda ilerlemeye başladım. Nereye gittiğimi bilmeden belki üç saat yürüdüm. Şehir merkezinden uzaktı burası ama ışıklarını görebiliyordum. Ama asla pes etmeyecektim. Ve bana artık hiçbir şey zor gelmeyecekti. Çünkü zorun kendisi bendim… 

Gecenin karanlığında korkularımı hiçe sayıp ağır ağır yürüdüm saatlerce. Sonunda şehre gelebildiğimde öyle yorulmuştum ki caddenin ortasındaki banka oturup kalmıştım. Birkaç dakikalık dinlenmenin ardından bir an önce Aslı'nın evine gitmem gerektiğinden ayaklandım ve yürümeye devam ettim. Bir saat kadar daha yürüdükten sonra Aslı'nın evine geldiğimde camına baktım. Işıkları yanmıyordu, büyük ihtimalle uyumuştu. Sessiz olmaya özen göstererek apartmana girdim.

Dairesinin önünde durduğumda birkaç kere kapıyı tıklattım. Biraz bekledim ama kapıyı açan olmadı. Yorgunluğun verdiği bitkinlikle bu sefer de zile bastım ardı ardına ve yine beklemeye başladım. İçerden Aslı'nın söylene söylene gelmesine halsizce gülümseyerek kapıya diktim gözlerimi. Kapı ağır ağır açıldığında karşımda uykulu gözlerle ve şaşkınlıkla bana bakan Aslı'ya baktım. Beni gördüğüne inanamıyordu sanki, gözlerini bir açıp bir kapatıyor, ara ara da ovuşturuyordu. Ona gülümseyerek baktığımda yanağıma birkaç damla yaş düştü. Anında yüzüme düşen damlaları silip Aslı'ya doğru bir adım attım. 

SİYAH MEZARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin