Chaeyoung
Chaeyoung elindeki notları masaya bırakıp arkasına yaslandı, derin bir nefes aldı. Her kötü hissettiğinde yaptığı gibi kendini çalışmaya vermişti. Eskiden ne kadar farklı bir insan olduğunu hatırladı, sınavlardan bir gün öncesine kadar hiçbir kuvvet onu masa başına oturtamazdı. Kendini soyutlayıp, herkesle bağını kopardığında edindiği bu alışkanlık Chaeyoung'a değerli olduğunu hissetiren tek şey haline gelmişti.
Daldığı düşüncelerden kurtulmak ister gibi hızlı bir hareketle ayağa kalkıp masasını topladı. Kütüphanede sadece birkaç kişi kalmıştı. Hızlı adımlarla çıkış kapısına yöneldi, Jennie'nin yanına gidip biraz konuşmak, kafasını dağıtmak istiyordu.
Sabah Jennie buluşmak istediğini söylediğinde bir sorun olduğunu anlamıştı ama ne olduğu hakkında bir fikri yoktu. Lisa'yı ve onun ne yapmak istediğini çözmeye çalışmakla o kadar meşguldü ki arkadaşını ihmal etmişti. Yine.
Klasik buluşma yerleri olan mekana girip gözünü masalarda dolaştırdı. Jennie içerisi loş olmasına rağmen taktığı büyük güneş gözlükleriyle bir heykel gibi oturmuş yanağını avucuna yaslamıştı. Chaeyoung böylece, bir sorun olduğuyla ilgili kurduğu hipotezinin başarılı olduğunu anladı. Hızlı adımlarla arkadaşının yanına ilerledi.
- Sonunda gelebildin Chae. Yarım saattir seni bekliyorum.
- Üzgünüm dalmışım, şu proje işiyle uğraşıyordum. Sipariş verdin mi?
Jennie gözlüğünü çıkarıp ifadesiz bakışlarını etrafta gezdirdi.
- Kahve söyledim. Umarım aç değilsindir.
Aslında acıkmıştı ama bir yandan da bu saatte yemek yememesi iyi olurdu. Kilosunu sabit tutmak Chaeyoung için önemli bir meseleydi.
- Aç değilim, iyi yapmışsın. Ne olduğunu anlatman için kahveleri mi bekleyelim yoksa...
Jennie, üzgün bakışlarını arkadaşına çevirdi. İlk defa yanlış bir şey yapmadığına emin olduğu halde kendini suçlu hissediyordu. İçinden bir ses Chaeyoung'un ona yardım edemeyeceğini gidip konuşması gereken kızın ise şu an muhtemelen herhangi bir ev partisinde kafayı çekmiş olduğunu söylüyordu.
- Sen gelince getirmelerini söylemiştim, gelir şimdi herhalde. Her neyse... Jisoo beni öptü.
Chaeyoung, Jennie'nin damdan düşer gibi verdiği bu haber karşısında nasıl tepki vereceğini bilemiyordu. Bilmediği bir diğer şey ise Jennie'nin neden bu kadar üzgün ve çaresiz göründüğüydü. Sonra aklına birden Nayeon geldi. Ayrılmışlar mıydı?
- Peki. Yani, çok güzel bir haber. Sanırım. Değil mi? Nayeon'a ne olmuş peki? Ayrılmışlar mı?
- Sorun tam olarak burada başlıyor zaten. Jisoo geldi hiçbir şey yokken beni öptü ve şimdi de en büyük derdi Nayeon'un bunu öğrenmemesi.
- Hiçbir şey anlamıyorum. Jisoo'yla ne zaman bu kadar yakınlaştınız ki?
- Geçen gün Jisoo'yla okuldan bir kızın partisinde karşılaştık. Sonra hiçbir şey yokken yani herhangi bir yakınlaşma bile olmamışken gelip beni öptü. Ben de şaşırdım tabii ki yani beklemiyordum. Sonraki gün bunu konuşmak için evine gittiğimde beni umursamadı bile. Öylesine anlık bir şeymiş, bu kadar anlam yükleyeceğimi hiç düşünmemiş.
- Vay be.
Chaeyoung elinde olmadan verdiği tepkiyi duyunca gergince gülümsedi.
- Yani, ne pislik bir kızmış böyle.
Jennie onaylarcasına başını salladı. Chaeyoung ellerini birleştirip arkadaşının yüzüne baktı. Jennie, beklediğinden çok daha sakin karşılamıştı bu durumu. Chaeyoung, büyük bir yıkım yaşayacaklarından korkmuştu. Jisoo ona Lisa'yı hatırlatıyordu. Ne istediğini bilmeyen, yaptıklarının sonuçlarını üstlenmeyen...
- Sence Nayeon'a söylemeli miyim?
- Buna ben karar veremem Jen. Yani aldatılsan bunu bilmek ister miydin?
Jennie kararsız bakışlarını etrafta gezdirdi.
- Elbette bilmek isterim ama şimdi söylersem Jisoo bunu sırf intikam için yaptığımı düşünecek. Sanırım sadece bu olay hiç yaşanmamış gibi davranacağım. Bir daha herhangi bir şekilde onunla iletişim kurmak istemiyorum. Kaldı ki Nayeon bana inanmayabilir.
- Nayeon pek öyle biri gibi gelmedi bana. Ayrıca Jisoo'nun ne düşündüğü neden umrunda ki?
- Umrumda değil. Ama yine de öyle düşünmesini istemiyorum.
Chaeyoung anladığını belli edercesine başını salladı. Geçmişte o da Jennie'nin seçtiği yolu seçmiş, bir daha iletişim kurmamayı, öyle biri hiç olmamış gibi davranmayı seçmişti.
Lisa
4 Yıl Önce
- Nasıl yani? Kızlardan mı hoşlanıyormuş? İğrenç..
Lisa onaylarcasına başını sallayıp gülümsedi. Arkadaşlarıyla bahçede oturmuş sohbet ediyorlardı. Daha doğrusu Chaeyoung'un dedikodusunu yapıyorlardı. Lisa, içini yakan bu hissin suçluluk duygusu olduğunu biliyordu ama kabul etmekte zorlanıyor gibiydi.
Ayrıca Chaeyoung'a sinirliydi. Ona sadece arkadaş gözüyle bakmış ve herkesle paylaşmadığı bir sırrını söylemişti. Aralarındaki büyüyü bozmasa olmaz mıydı? Şimdi sözde arkadaşlarına neden artık konuşmadıklarını bu şekilde açıklamak zorundaydı, çünkü ancak bu şekilde eskisi gibi homofobik davranabilir ve cinsel yönelimini saklayabilirdi. Düşüncelerinden kurtulmak istercesine başını salladı ve boğazını temizledi.
- İğrenç gerçekten. Böyle biri olduğunu bilsem onunla asla konuşmazdım.
- Hiçbirimiz anlam verememiştik zaten. O kız nasıl desem... biraz garip. Ama geçen sene yan sınıftaki bir çocuktan hoşlanmıyor muydu? Rol mü yapmış?
Lisa derin bir nefes aldı. Arkadaşlarının bu kadar dar görüşlü olması onu bazen zorluyordu.
- Hayır, rol değil. Yani iki cinsiyetten de hoşlanıyor.
Arkadaşları gülüştüler. Sarışın kız rahatsız olmaya başlamıştı.
- Vay be. Nefes alsa yeter diyor yani.
Lisa hafifçe gülümseyip ayağa kalktı.
- Ben sınıfa gidiyorum. Ödevi yapmadım, onu halledeceğim. Bu anlattıklarım aramızda değil mi?
- Tamamdır, tabii ki. Merak etme sen.
Lisa, onaylarcasına başını sallayıp adımlarını okula yöneltti. Çoktan pişman olmuştu ama artık geri dönemezdi. Hem Chaeyoung için bu, o kadar da büyük bir mesele olmazdı. Bir sürü arkadaşı vardı. Lisa'nın yokluğunu hissetmezdi bile. Arkadaşlarının aralarındaki şeyi anlamayacağından emindi. Biseksüelliği nasıl tanımladıkları bile bunun bir işaretiydi. Zaten bu seneden sonra Chaeyoung'u bir daha görmeyecekti. Bu yüzden umrunda değildi. Ya da en azından o öyle sanıyordu.
Çok uzun zaman oldu biliyorum ama gerçekten yeni yeni vakit bulabiliyorum. Umarım bölüm hoşunuza gitmiştir, yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen. Sizi seviyorum...
