0.8 / tozlanmış sayfalar... elveda

41 8 0
                                    

Koluma yüzümü bir bir hışımla silmemle ani bir hareketle birine çarpmıştım, titrek sesimle özür dilerken bana acımış olmalılar ki bir bakış atıp uzaklaşmışlardı.
Acınasıydım...
Onun önünde ağlamak istemediğim için koşar bir hızla ayrılmıştım ordan, yıllar sonra ilk defa gördüğüm adamdan koşarak kaçmıştım evet...

Haklıydı!
Ben bir sokak faresi ve esnaf kaçağından başka bir şey değildim, bu uzaktan bile belliydi muhtemelen, o ise her zaman mükemmelliğin torpilli kişisiydi...
Evet unutması gereken kişi bendim!
Dünyanın en aptal aşığı bendim!

O benimle gülüyor bana sarılıyor sonra bana bir hiç olduğumu söylüyordu!
Şerefsiz küstah! Ayaklı bir enayiydim ben! Aşağılık bir sokak çocuğuydum!
Çalan telefonuma sonunda cevap vermeye karar vererek arayanın Yoongi olduğundan emin bir şekilde telefonu kulağıma götürdüm.

"Neredesin sen dünden beri?"

"Buluşalım hyung, bana konum at."
İlk defa bunu söyleyen kişi bendim, eve gitmek istemiyordum çünkü odama girersem tekrar hayat zindan olurdu benim için.

"Tamam."

-

İlk defa assolistler gibi geç kalmış ve Yoongi'nin attığı konumdaki cafeye girer girmez bana el işareti yapmışlardı. Yavaş adımlarla masaya yaklaşıp oturdum.

"Neredesin sen? Gece sokak bankında uyumadın değil mi?"

Yoongi'ye bakış atıp başımı eğdim.
"Hayır..."

"Nerede uyudun o zaman?"

"Onun... Yatağında."

"Nasıl?"

Birden geldiğimden beri somurtuk Jimin'in sesi çıktı.
"OHA! Aferin koçum, çocuğumu iyi yetiştirmişim gurur-"

"Saçmalama salak! Tek başına uyudum."

Jimin yerine geri yaslandı.
"Sözümü geri alıyorum."

"Bir dakika! Sen baştan anlat Jungkook. Ve Jimin sen nereden yetiştirmiş oluyorsun Jungkook'u? O benim çocuğum."

"Haha sen önce neden bu hurda yere geldiğimizi söyle."

"Burası hurda falan değil bu gibi yerlere Cafe deniyor, gelme nedenimiz ise senin her barda bulunan flörtlerinden yeterince bıktım!"

"Kıçına tekme yemek ağır geldi desene buna."

"Hayır, kendimi yormaktan bıktım. Oralarda hem içiyorum hemde sizin kıçınızı kurtarıyorum! Sen yumruk bile atmayı bilmiyorsun kokoş!"

"Sensin kokoş!"

"Sus artık! konu Jungkook sen ve kuyrukların değil!"
Yoongi bana dönerek kolunu omuzuma sardı.
"Üzgün olduğuna göre iyi şeyler olmadı."

"Vay be sen müneccimsin Yoon!"

"Sus Jimin!" Benim saçlarımı okşadı. "Anlat..."

Yutkundum.
"Bana... Unut dedi."

"Ne!"

Başımı kaldırıp cafenin camından gözüken gökyüzünü süzdüm, bir uçağın sesi geliyor ve belli belirsiz oturduğum yerden gözüküyordu.
"Gidiyor o... Geleceğine... Bensiz. Bende öyle yapacağım."

Yıllardır tek geçmişte yaşayan enayi bendim...
Bulutlar parça parça, gökyüzü masmavi, heryer yemyeşil, hava sıcaktı.
Bugün yaz gibi hissediyordum... Sonbaharımı yitirmiş gibi...

-

7 yıl sonra...

Yazın en sıcak ve terletici günleri arasında dolaşan ruhumla bugün yeşil yaprakların ve pembemsi kiraz çiçekleri arasında derin ve rahatlatıcı bir nefes alırken tıpkı hoş bir parfümü koklar gibi hissetmiştim.

Boketto -tkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin