Bay Kim, eli kapının kulpunda donup kalmıştı. Kafasını hafifçe yana eğip iki yana salladı. Kaşlarını çattı. Ne olduğunu anlamaya çalışıyor gibiydi. "Sen-" dedi.
Geri geri adımlayıp ellerimi önümde birleştirdim. Mahcup bir ifade takınarak yutkundum. Çok kötü yakalanmıştım. Ne yapacağını elimi nereye koyacağımı bilmiyordum. Suçluluk hissi bütün vücudumu ele geçirmişti. İğrenç hissediyordum. Sadece "Ş-şey," demekle yetindim. Ne denirdi ki?
Kapıyı sertçe itip kapattı. Kendi kendine gülmeye başladı. Yanıma doğru adımlarken gülücüklerini sürdürdü. Kafasını iki yana salladığında ıslanan perçemleri sallandı. Tam önümde durup sert bir ifade takındı. "Sizi burada görmek ne büyük tesadüf?" Gözlerimi kocaman açıp hızlıca kırpıştırdım. Boş boş yüzüne baktım. "Bunu hiçbir zaman öğrenmeyeceğimi mi sanıyordun?"
"Hayır Bay Kim, size söylemeye çalıştım fakat-"
Lafımı yarıda kesmişti. "Çok geç kaldın." Üstüme yürümeye devam ettiğinde geri geri adım attım. Sırtım duvara çarptığında duraksadım. Kaçacak bir yerim kalmamıştı. Öylece karşımda dikiliyordu. "Senin adın ne?"
Derince yutkundum. "Choi Shira," Bana olan yakınlığı bütün dengemi bozmuştu. Kalbim deli gibi çarpıyordu. Kovulmamak için bir şeyler yapmak zorundaydım. "Bay Kim, lütfen beni kovmadan önce açıklamama izin verin. Amacım sizi kandırmak değildi."
Gülümseyip alt dudağını dişledi. "Seni kovmak mı?" Gözlerini kaçırıp bir süre düşündü. Yüzündeki gülücük yavaşça solarken kafasını tekrar bana çevirdi. "Kendi isteğinle istifa etmeni yeğlerim. Kovulmaktan beter olacaksın Choi Shira."
Bay Kim'in içerisinden resmen bir şeytan çıkıvermişti. Böyle bir kişiliği olduğunu asla düşünmüyordum. Bu beni korkutmuştu. Sert tavrı, olduğum yerde titrememe sebep olmuştu. Gözlerimi kaçırdım. Titrek bir sesle "Ne demeye çalıştığınızı anlamıyorum." dedim.
Benden uzaklaşıp yatağına doğru yürüdü. Boynundaki havluyu yatağın üzerine fırlattı. Üzerindeki tişörtü de çıkarıp havlunun yanına doğru fırlattı. Bana doğru dönüp ekledi. "Yakında anlayacaksın Shira."
Karşımda yarı çıplak durması utanmama sebep olduğu için kafamı önüme eğdim. Etkileyici vücuduna bakmamak için kendimi sıktım. Alt dudağımı dişlerken tam önümden geçip banyoya adımladı. Çekici kokusu, geçip gitmesine rağmen burnumun ucunda kalakalmıştı.
Banyoda açılan su sesi odanın içini doldurduğunda hızlı adımlarla odanın çıkışına yöneldim. Tam kapıyı açıp gidecekken Bay Kim beline sardığı havluyla banyodan çıktı. "Odam çok dağınık gözüküyor. Lütfen, toplamadan çıkmayın." Tatlı tatlı gülümseyerek tekrar banyoya girdi ve kapıyı sertçe kapattı.
Elimi kalbime götürüp biraz sakinleşmeyi bekledim. Hemen sonrasında vücuduna çarpıp yere düşen su seslerini dinlerken odasını toplamaya koyuldum. En azından kovulmayacaktım. Fakat bundan sonrasında beni nelerin beklediği hakkında en ufak fikrim yoktu.
-o-
Bay Kim'le gerçekleşen garip karşılaşmamızdan sonra her şey olduğu şekilde ilerlemeye devam etmişti. Kendi işime geri dönmüş, bana verilen görevleri yerine getirmiştim. Bayan Sandra ve Bay Kim hazırlanan kahvaltı sofrasında yerlerini aldıklarında yukarı çıkacaktım ki Naeun yanıma gelerek "Kahvaltı sofrasına götürülecek tabaklar var. Onları hallet Shira." dedi.
Kafamı tamam dercesine sallayıp mutfağa yöneldim. Kenara bırakılan tabaklardan iki tanesini alarak salona adımladım. En azından evde hayalet gibi gezmeme gerek kalmamıştı. Bay Kim'in gerçekleri öğrenmesi bir nebze olsun beni rahatlatmıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/289489792-288-k707296.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Divine Hands | Kim Taehyung
FanfictionVücudumda gezinen kutsal ellerin, bütün yaralarımı iyileştirir.