₁₅should i trust you

465 52 66
                                    

Leila denen kızın Bay Kim'i koala gibi sarmalamasını izlerken istemsizce dişlerimi sıktım. Bay Kim saniyelik olarak gözlerini bana değdirip hemen gözlerini kaçırmıştı. Ellerimi önümde birleştirip kafamı önüme eğdim. Bu durumda ilgi çekmek istemiyordum. Kendimi sakinleştirmek adına derin derin nefesler alıp verdim. Bay Kim içtenlikle "Hoş geldin Leila. Amerika'dan bu kadar çabuk döneceğinizi beklemiyordum." dedi. 

Leila tatlı tatlı kıkırdadı. "Senin özlemine dayanamadım."

Kafamı kaldırıp tekrar onlara baktım. Kızın söyledikleri sinir bozucu bir hal almaya başlıyordu. Sonunda birbirlerinden ayrıldılar. Bay Kim, Jungkook'a yönelerek elini sıktı. "Hoş geldin kardeşim."

Jungkook'ta aynı samimiyetle elini sıktı. "Hoş buldum."

Bayan Sandra şen sesiyle bağırdı. "Hadi! Kahvaltımızı yapalım. Sonra hasret giderirsiniz."

Hepsi birer birer masada yerini alırken Naeun kulağıma eğilip fısıldadı. "Shira, niye dikiliyorsun öyle? Misafirler için servis açın."

Şaşkınca kafamı aşağı yukarı salladım ve mutfağa yöneldim. Kapıyı çok sert bir şekilde açtığım için herkes bana dönüp bakmıştı. Durumu hafifletmek için gülümsedim. Servis tabaklarını, çatal, kaşık ve çubukları tepsiye koyup koşar adımlarla mutfaktan çıktım. Hızlı adımlarımı sürdürerek masaya yöneldim. Leila ve Jungkook'un tabakaları yerleştirirken istemsizce sohbetlerine kulak misafiri oldum. Leila bebeksi sesiyle "Erkenden gitmene çok üzüldüm gerçekten Taehyung. Amerika'da çok güzel vakit geçiriyorduk." dedi. Yutkundum. Tabağının yanına çatal kaşıkları ve çubuğu özenle bıraktım.

Sonrasında Jungkook konuştu. "Leila haklı. Amerika'nın sensiz hiçbir tadı kalmamıştı."

Bay Kim mütevazı bir şekilde gülümsedi. "Biliyorsunuz, burada işlerim vardı. Bir süre daha Kore'de kalmayı düşünüyorum." Bir süreden kastı neydi? Tekrar gitmeyi mi düşünüyordu yani? Kafamın içindeki soru işaretleri gittikçe artıyordu.

Leila heyecanla ekledi. "O zaman bir dahaki sefere hep birlikte gideriz."

Jungkook'un önüne de servisi açtıktan sonra mutfağa yöneldim. Bay Kim ile aramızdaki ilişkinin derinleşmesi iyi bir şey miydi? Yoksa kendi ellerimle sonumu mu hazırlamıştım?  Çok büyük bir hata yapıyor olabilirdim. Her şeyin sonunda tekrar Amerika'ya gidebilirdi. İşte o zaman onun için Kore'deki küçük bir kaçamak olacaktım. Benimle ve hislerimle oynamasına bile bile izin vermeli miydim? Evet, onun hislerinden emin değildim. Bu gerçeği görmezden gelip anın büyüsüne kapılmıştım. O ve ben çok farklıydık. Bizim için gelecek diye bir şey yoktu. Sadece yaşadığımız bu an vardı. 

Joomi yanıma gelip fısıldadı. "Shira, iyi misin? Biraz dalgın gözüküyorsun."

Kafamı kaldırıp gülümsemeye çalıştım. Daldığım düşünceler yüzünden az kalsın olduğum yere çöküp ağlayacaktım. Nerede olduğumu ve ne olduğumu unutmamam gerekiyordu. "İyiyim. Biraz yorgunum sadece."

Mutfağın bir kenarına geçip sırtımı duvara yasladım. Ellerimi önümde birleştirdim. Bugünkü görevim mutfak içerisindeydi. Yemekler, servis ve bulaşıklardan sorumluydum. Bay Kim'den uzak kalmamı sağlayacaktı. Kafamı toparlamadan onunla konuşmam her şeyi mahvedebilirdi. Böylesi daha sağlıklıydı.

-o-

Masaya birkaç kere daha gidip yemek, kahve servisi sağladıktan sonra sonunda masadan kalkmışlardı. Yani benim için işkence gibi geçen bir saat son bulmuştu. Elime tepsiyi alıp mutfaktan çıktım ve masaya yöneldim. Masadaki tabakları teker teker tepsiye dizerken Leila ve Jungkook dış kapıya yöneldiler. Hemen peşinden Bayan Sanda ve Bay Kim'de gidiverdi.

Divine Hands | Kim TaehyungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin