₁₁someone from the past

576 60 68
                                    

Elim, Bay Kim'in avuçlarının arasında kalmıştı. Ne yaptığını anlamaya çalışırken öylece donup kalmıştım. Telaşla etrafıma bakındım ve elimi hızlıca avuçlarının arasından kurtarıp sessizce ekledim. "Ne yapmaya çalışıyorsunuz siz?" Başta yaptığı şey hoşuma gitse de gerçekliğe döndüğümde bu beni fena halde sinirlendirmişti. Biri bizi görebilirdi ve bu en son istediğim şeydi. Bir başkasının bizi görüp dedikodu çıkarmasını kaldıramazdım.

Ellerini ceplerine soktu. Gevşek bir tavırla "Sadece yardımcı olmaya çalışıyordum." dedi.

Bu ani değişimleri sinir bozucu olmaya başlıyordu. Hem bana kötü davranıp hem de bu şekilde merhamet göstermesi garipti. Çok ama çok garipti. Ellerimi önümde birleştirdim. "Bana bu şekilde davranamazsınız."

"En azından kim olduğum belli, değil mi?"

Kaşlarım havalandı. Böyle bir cevap beklemiyordum. Tam bir şey söyleyecekken Naeun telaşla yanımıza koştu. "Shira, buranın hali ne? Çok özür dilerim Bay Kim. Bir yerinize bir şey olmadı değil mi?" Sinirle bana döndü ve fısıltıyla ekledi. "Daha dikkatli olamadın mı Shira?" 

Kafamı önüme eğip mahcupça yerdeki cam kırıklarını inceledim. Bay Kim kafasını hızlıca iki yana salladı. "Bu benim hatamdı. Ona kızmayın, lütfen." Tatlı tatlı gülümsedi. Gerçekten bu adamın çift karakteri olduğunu düşünmeye başlamıştım.

Naeun mahcup ifadesini sürdürdü. "Hemen burayı temizleyeceğiz. Siz lütfen kahvaltınıza devam edin."

Elleri ceplerinde merdivenlere doğru yürürken "Teşekkür ederim. İştahım kaçtı." dedi. Kaşlarımı çatarak ardından sinirli sinirli bakakaldım.

"Shira, neden öylece dikiliyorsun? Temizle burayı. Derhal!"

-o-

Fiziki yorgunluğumun üzerine bir de zihinsel yorgunluk eklenmişti. Artık Bay Kim'in yanında rahatça çalışabilsem de hangi konumda olursam olayım beni dikkatle inceliyor, bakışlarıyla rahatsız ediyordu. Her gün mutlaka dışarı çıkan Bay Kim, artık evin içinde geziyordu. Sanki sürekli evin içerisinde beni arıyordu. Bir de üzerine yetmezmiş gibi sabahki olay yüzünden Naeun fena halde bana kafayı takmıştı. Bir saniyeliğine bile oturmama izin vermemiş, boş gördüğü an iş kilitlemişti. Bu durum da beni iki katı yormuştu. 

Bir iş gününün daha bitmesine içimden sevinç çığlıkları atarken soyunma odasına adımladım. İçeri girer girmez dolabımın önüne geçip kıyafetlerimi değiştirdim. Çantamı koluma takıp koşar adımlarla kendimi dışarı attım. Dışarıdan gelen bağrışma sesleriyle kaşlarım çatıldı. Joomi nefes nefese koşarken beni görmesiyle duraksadı. "Shira!"

Merakla ekledim. "Dışarıda neler oluyor Joomi?"

"Arka kapıda bir adam var ve Shira nerede diye bağırıyor. Onu buraya getirin diye bağırıyor. Baksan iyi olacak."

Şaşkınlıkla gözlerimi belerttim. Elim ayağım boşalmıştı. Bütün vücudum zangır zangır titriyordu. Telaşımı Joomi'ye çaktırmamak adına yutkundum. Titrek ve hızlı adımlarla arka kapıya doğru yürüdüm. Bütün güvenlik arka bahçede toplanmış, kapıya gelen adamı kovmaya çalışıyorlardı. Kim olduğunu göremiyordum ama sesinden kim olduğunu anlamıştım. Kafamdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Hayır, beni burada da bulmuş olamazdı.

Naeun beni gördüğü gibi yanıma geldi. Telaşlı bir tavırla "Shira, bu adam da kim? Bir şey yap, gönder onu buradan." dedi.

Kafamı belli belirsiz aşağı yukarı sallayıp kargaşanın olduğu kısma doğru adımladım. Gözyaşlarım, yanaklarımdan aşağı süzülmek için pusuda bekliyorlardı. Dişlerimi sıkıp "Baba!" diye bağırdım. 

Divine Hands | Kim TaehyungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin