5.Bölüm

375 28 5
                                    

-duzenlendi-

İYİ OKUMALAR

Aden'in Anlatımıyla

Okula geldiğimde kimseyi dinlemeden müdürün odasına girdim. Beni durdurmaya çalışan sekreteri bile büyü gücümle dondurmuştum "ne bu terbiyesizlik, kapı çalma âdetin yok mu senin"

Kapıyı kapatıp ezbere bildiğim büyü ile kilitledim "oğlun ölüyor" içimde kopan fırtınaların ses tonuma yansımamasını sağlamaya çalışıyordum ama bu imkansız gibiydi

Onun gözlerinde ise hiçbir duygu değişimi olmadı. Kimden bahsettiğimi bile bilmiyordu"benim oğlum yok"

"haklısın senin oğlun yok çünkü sen onu terk ettin" Gözlerinde şaşkınlığı açık bir şekilde görmüştüm

"hatırladın demi öldürmek için her yolu denediğin oğlunu, asrın'ı hatırladın demi?" Savaş değildi gerçek adı asrın'dı. Ailesinden ayrıldığında onlarla arasında olan son bağı ismini değiştirmişti

"benim onun gibi bir oğlum yok o lanetli"

Savaş'a lanetli demesine tahammülüm yoktu. Sinirle masanın üstünde ki her şeyi yere fırlattım. Hızla sandalyesinden kalkıp kenara çekildi

"bir daha ona lanetli dersen bu okulu sen içindeyken yakarım" öfkemden korktuğu her halinden belliydi

"ne istiyorsun benden"

"savaş'ı kurtarmanı" Sözlerime devam edecekken pis bir şekilde gülmeye başladı

"demek sonunda zamanı geldi ondan kurtuluyorum" Biliyordu. Savaş'ın öleceğini biliyordu

"sen nasıl bir babasın o senin oğlun"

"o benim klanımdan değil, düşmanlarımın güçlenmesine izin veremem" Ellerimi sertçe masaya koyup hafif öne eğildim.

"bana bak o büyüyü yapacaksın yoksa seni şuan şuracıkta öldürürüm"

"beni tehdit mi ediyorsun"

Ceketimin cebinden kitabı çıkardım Sağ elimi kaldırıp büyüyle boğazına bir ip geçirdim
bu ipi onun boğzından benden başka kimse çıkaramazdı. ki bende çıkarmayı düşünmüyordumOnu boğmaya başladığımda çırpındı

o an fark ettiğim şey beni bile kokuttu, eğer savaş'a bir şey olursa ben asla eskisi gibi olamazdım.

"ben tehdit etmem yaparım, şimdi o büyüyü yapacak mısın yoksa seni öldüreyim mi?"

Bir şey demediğinde ipi daha çok sıktım. En sonunda pes edip başını tamam anlamında salladı. İpi ortadan kaldırdığımda öksürmeye başladı

saniyeler içinde kendini toparladığında zorlukla konuştu, gözlerinin içinde ki öfkeli kurtu görüordum ama korktuğunu da hissediyordum.

"kabul ama bir şartım var"

"şart falan yok"

"o zaman yapmam öldürmende umurumda olmaz" Lanet olsun, savaş için şartı neyse kabul etmek zorundaydım. Fazla vaktimiz kalmamıştı

"tamam, şartın ne"

"buz gücün"

"ne!"

"buz gücünü alacağım tek şartım bu"

Şaşkınlıkla ona bakıyordum. Benden gücümü, bir parçamı istiyordu.

Kabul etmek zorundaydım. Savaş'ın iyileşmesi için gücümden vazgeçmeliydim.

Melez'imHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin