topa tutulan surlar

325 36 20
                                    

"Hadi bakalım kardeşim!"

Hashirama Tobirama'nın beyaz saçlarına elini koyup çektikten sonra alnını öptü. Bugün neşeliydi, okuduğu üniversitenin yanına çalışmak için yarı zamanlı iş bulmuştu. Zaten akşam eğitimi gördüğünden sabah erken kalkıp gitmek ve çalışmak sorun olmuyordu.

Ona boş boş bakıp ağzındaki bir dilim salatalığı çiğnerken henüz ayılmadığını belli ediyordu Tobirama. Yalancı bir hüzünle önüne döndü ve triple söylendi.

"Benden kurtuluyorsun."

"Hasiktir lan," dedi Hashirama üzerine ceketini atarken. "Merak etme, evde sana sorun çıkmayacak. Telefonun her daim açık olsun ve bir şey olursa beni aramaktan çekinme. Önceliğim sensin."

"Hmhm," dedi başka bir kahvaltılığa doğru yönelip ağzındakini çiğnemeye devam ederken. Daha pijamalarını bile çıkarmamıştı üzerinden.

"Ha bir de," dedi abisi bir şey unutmuş gibi. Eliyle cebini yokladı fakat anahtarı bulamadı. Her neyse, odasına çıkar alırdı. "İzuna ile konuş, Tobirama. Uchihalar arasında sözüne en çok güveneceğin kişidir."

Tobirama boşvermişlikle kaşlarını kaldırdı ve ciddiye almayarak, "Bir Uchiha için kendi sözünü ayaklar altına almana değmez," dedi. "...ama konuşacağım. Bilirsin, ben de sözümün ehliyim."

Hashirama ona gülümsedi ve yaklaşıp saçlarını karıştırdı. Tobirama bunu beklemiyordu. Anında abisinin eline vurup çatalı fırlatmaya uğraştı ama abisi çoktan kaçmıştı bile. Arkasından söylendi:

"Ne var saçımda bozmayı bu kadar seviyorsun ya?!"

"Görüşürüüz!"

"Görüşürüz abi, akşam eve geldiğinde odanın kapısını kilitlee!"

&&

Gözlerini kırpıştırıp uykulu bir şekilde yürürken kafası yerinde değil gibiydi. Ana odaklıydı, daha çok yürüdüğü yolu yeniden ezberliyordu.

Tobirama sınıfına her zaman sağ taraftaki koridordan çıkar ve İzuna'nın sınıfı bu sağ taraftaki koridorun merdivenlerinin hemen yanındadır.

Tap, tap, tap! Adımları uykulu olmanın getirdiği keskin hareketle sertti. Bu yüzden merdivenleri çıkarken gürültü yapıyordu ve sırtını duvara dayayıp farklı sınıftan biriyle konuşan İzuna, sözlerini kelime kelime kesen bu sesin nereden geldiğine bakmak için sinirli bir ifadeyle yüzünü çevirdi.

Ama o da ne? Tobirama düzenlediği saçları, uykulu gözleri ve sırtındaki siyah çantasıyla tek tek çıkmıştı merdivenleri. Nedendir bilinmez, İzuna Tobirama'yı her gördüğünde garip duygular yaşar. Bu heyecan olur, huzur olur, yeni arkadaşını görmenin sevinci olur. Ama her zaman bir duygu olur.

Notlaştığı kızdan müsade isterken suratında gülümseme vardı. Yolunda ilerleyen Tobirama'ya yetişti fakat ne diyeceğini biliyor gibi değildi.

"Hey Tobirama," dedi daha ona tam ulaşmadan.

Dalgınlığından sıyrılan Tobirama olduğu yerde durup ona döndü. Tık tık adımlarıyla yanında biten İzuna'nın -nasıl oluyorsa- heyecanla parıldayan gözlerine baktı. Daha önce genellikle asosyalliğiyle dalga geçen çocuğun bu halleri garip geliyordu.

"Efendim," diye mırıldandı ve yürümeye devam etti. İzuna hemen onun yanındaydı.

"Bugün beraber takılalım mı?" diye sordu. "Dün deneyebileceğimizi söylemiştin."

Dün konuştukları şey Tobirama'nın hafızasına yeni yeni düşüyordu. Haa, diye mırıldandı fakat bu İzuna'nın duyabileceği bir dudak kıpırtısı değildi.

"Hm... Tabii tabii," dedi Tobirama. "Ama," dedi sonra duraksayarak. Arkasına dönmeden başparmağıyla arkada durup onlara bakanları işaret etti. "...onlara ne anlatırsın bilmiyorum."

İzuna dikkatli bir ifadeyle dönüp işaret ettiği yöne baktı. Kendi ailesine ait iki birey kınayıcı bakışlarla ona bakıyordu. Surat buruşturup orta parmak çekti ve Tobirama'yı takip etti.

O günün son saatlerine kadar birlikte dolaştılar. Aslında bu Tobirama'nın ya da İzuna'nın planladığı bir şey değildi, mesela Tobirama çıkış vaktinde İzuna'nın ona eve kadar birlikte yürümeyi teklif edeceğini bilmiyordu ya da İzuna, ona eve kadar birlikte yürümeyi teklif edeceğini planlamamıştı.

Başta teklife şüpheli davranıp İzuna'nın burnunun dibine girerek bu teklifin ardında başka bir şeyin olup olmadığını sordu fakat İzuna'dan aldığı dürüstlük havası ve ne olduğunu anlayamayarak verdiği "Hayır," cevabı sonrası kabul etti.

Ve şimdi ne yapacağını bilmeyen iki aptal, oraya buraya savurarak bedenlerini sahil kenarında yürümeye gelmişlerdi. Buraya kadar sürükleyen Tobirama'ydı çünkü bu saatlerde buralarda fazla kimse olmazdı. Konuşmayı ve İzuna'yla arkadaş olmayı o da istiyordu.

Her ne kadar abisine bir Uchiha'ya dikkatli yaklaşılmalı dediyse de zihninin puslu taraflarında bir yer onunla konuşmayı istiyordu.

"İzuna," dedi bıkkın bir tavırla. Parmakları çantasının kulbuna tutuyordu ve iki saattir İzuna'yı konuşturmayı başaramamış olmanın siniri vardı üzerinde.

Uchihalar platonik oldukları kişilerin yanında neden bu kadar sessiz ve sevimli olurdu ki?

"Efendim," dedi kekeleyerek İzuna. Tobirama'nın suratına bakamıyordu, o daha çok yürürken birbirlerine sürten kolları hakkında düşünüyor ve bir gün acaba sımsıkı sarılıp sarılamayacaklarını sorgulayıp duruyordu. Belki bir gün sarılır uyurlar ve belki bir gün ona, onu ne kadar çok sevdiğini itiraf eder.

"İki saat oldu," dedi sinirle nefesini vererek. "Konuşsana oğlum! Yanımda sessiz duracaksan nasıl anlaşabileceğim seninle?!"

"Ben," diye mırıldandı. Ellerinin tersini birbirine değdirmek için uğraşıyordu o sırada. Birden, Tobirama'nın elini avcunun içine alarak sıktı. Böyle daha mı iyiydi? "Yan yanayız. Bunun tadını çıkarıyorum."

Tobirama duraksayıp avuç içinde kalan eline baktı. İzuna'nın eli kendi elinden daha sıcaktı, bu yüzden ayırmak istemedi çünkü serin hava sürekli üşüyen ellerine buz kestiriyordu.

"Peeki," dedi hâlâ gözleri ellerine takılıyken. "İstersen, sende kalabilir."

Tobirama, bundan rahatsız olmamıştı.

hadi işine // tobirama x izuna/naruto shippudenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin