Canmânâ

2.6K 156 50
                                    

İyi geceler sevgili okuyucular umarım iyisinizdir.Sizlere uzun bir bölümle Merhaba diyorum🧤

Bir önceki bölümde deli bir cesaretle sınır koymuştum. Sizlerden aldığım bölümle ilgili yorumlarla çok mutlu oldum. Düşüncelerinizi okudukça işte benim okuyucularım dedim. Benimle aynı görüşlere sahip, aynı şeylere kızan aynı şeyleri takdir eden okuyucularım.

Sonra dedim ki; bu kadar güzel düşüncelere sahip okuyucularım varken sayıların önemi mi var mı? Biz bize yeteriz dostlar

Ve sizlerle şunu da paylaşmak isterim. Burada sadece mutlu olmanızı istiyorum. Dış dünyada yaşadığınız tüm kötü,can sıkıcı olayları geri bırakıp. Biraz olsun nefes almanızı istiyorum🦋 Bu sebeple sizleri çok fazla drama ve özelikle şu "Gerçek hayatta bunlar oluyor " 🤢 saçmalıklarına maruz bırakmamaya çalışacağım.

Sözü fazla uzatmadan bugün iş yoğunluğumun hat safada olduğu anlarda yazdığım bölüm ile baş başa bırakıyorum. Hatalarım varsa af ola🙏

Yorumlarınızı okumak için can attığımda da belirtmek isterim🤩

Sevgi ile kalın 🦋

"Dışarı çık ırz düşmanı! "

Duyulan kırılma sesi ile evde derin uykuda uyumakta olan ev ahalisi büyük bir korku ile uyanıp ayaklandı.

Asmin kolları arasında uyuduğu kocasından hızla ayrılıp, kocasının peşi sıra odadan çıktı.

Şivan koşar adımlarla dışarıya çıkacakken; Fatma kadının kolundan tuttu.

"Dur oğul çıkma! Gözleri dönmüş namertlerin "

Anasını dinlemeden dışarıya çıkmaya çalışan oğlunun koluna asıldı.

"Bırak ana!"
Kolunu çekip kapıyı açtı. Dışarıya çıkmadan " Siz çıkmayın ana "

Dışarıda ellerinde yaktıkları odunlar ile bekleyen köylü Şirvan'ı görmesi ile evin etrafından çıkıp üzerine yürümeye başladılar.

"Ne edersiniz siz ! Eşkıya mi kesildiniz! dağılın tez!" dedi duruşunu bozmadan.

Dimdik duruyordu ona öldürecek gibi bakan kalabalığın karşısında karanlık havayı aydınlatan köylünün elindeki yanan odunların yanık kokusu çevreyi sarmıştı.

Kendi aralarında homurtular ile söylenen köylülerin arasından sıyrılıp Şirvan'ın karşısına dikilen Rüstem;

"Eskiyayız ulan deyyus! Köyün namusunu iki paralık ettin! Zinarin kadın ettiği Bukeyi alıp getirdin! " dedi tüküreler saçarak bağırarak.

"Ulan dürzü! kocası öleli iki gün olmadan, biçare mazlumu evinden alıp nikahsız evinde saklayan sen mi hesap soruyon bana it soyu!" Diyerek yakasından tuttuğu gibi yere savurdu. Rüstem'i

Rüstem yapıştığı yerde nefret ile Şirvan bakarken;

"Eyi işittin diyeceklerimi! Eğer bir daha böyle bir taşkınlık yapın o elinizde tuttuğunuz odunların ateşini götünüzde söndürürüm! Kendi namusunuza bekçi olun ki Zinar gibi Rüstem gibi ırz düşmanları türemesin " dedi.

Kalabalığın arasından duyduğu son cümle ile nefesi kesildi.

"Molla Yusuf, ilçeden yarın dönecek ona da böyle baş kaldırabilecen mi ? Kızının üzerine kuma getirdiğin kulağına gittiği gibi alır kızını "

Onca adamdan duymadığı korku yüreğine sinsi bir yılan gibi sızarken dağılan köylü ile evine girdi.

Ona endişe ile bakan iki kadının karşısında büyük bir keyif ile olanları izleyen Bukeye nefret ile bakıp anası ve karısını yanına çağırıp kolları arasına aldı.

YANIK TÜRKÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin