Yaz güneşi, mutfak penceresinden içeriye doğru parlıyordu. Gökyüzünde dolaşan tek tük bulutlar soluk bir pembeye boyanmış gibiydi.
Sabahının güzelliğine rağmen, gözleri sadece mutfaktaki adamı görüyordu.
Bir haftadır olduğu gibi geç bir saatte geliyor tek bir kelam etmeden uyuyup Daha sonrasında sabah kendi hazırladığı kahvaltıyla evden çıkıyordu.Buke geldiği ilk günden beri gözüne kestirdiği adamı avını gözleyen avcı misali izliyor amacına ulaşmak için elinden geleni yapıyordu lakin boşunaydı.
Mehmet evinde kalan Bukenin yüzüne bile bakmıyordu.
Çoğu zaman salondaki kanepede uyur kendini ona göstermeye çalıştırdı. Kanepenin rahatsızlığı bile umrunda olmamıştı yattığı zamanlarda
Usulca acılan kapının ardından yeşil gözlerin üzerinde gezinme ihtimali ile sırtının ağrımasını hissetmemişti.
Gel gör ki faydasızdı.
Köyden ayrıldığı vakit berbat bir haldeydi yediği dayak yüzünden hastanelik olmuştu.
En kötüsü ise hastanede başına gelenlerin hepsinin doktor tarafından Mehmet'e anlatılmasıydı.
Köyden bilirdi namusu lekeli bir kadına iyi gözle bakılmazdı.
Doktor hamile kalmaması için gereken müdahaleyi yaptık dediğinde Mehmet'in yüzünün aldığı şekli unutmuyordu.
Adını bilmediği bir adamın emri ile hastaneden çıktıktan sonra evlenmişlerdi.
Mehmetin sert çehresi ile attığı imzayı unutmuyordu.
Komutanın söylediğine göre Mehmet 1 ay sonra ayrılacaktı bulundukları yerden o vakite kadar nikahları devam edecekti.
Buke o vakit aklına koymuştu Mehmeti baştan çıkarmayı yatağına girerse onuda yanında götürürdü.
Bunca vakit sevip sevilmesine fırsat vermemişti anası babası hep yasaktı günahtı bildiği herşey kadının bir erkeğe eş olup onun hizmetini görmesiydi.
Şimdi ise kocası olacak adam ona işini gördürmüyordu. Ondan hiç bir beklentisi olmadığı açıkça ortadaydı.
Elleri açık bıraktığı gerdanına gitti. Mutfakta oturduğu sandalyede önündeki yemeğini yiyen adamı mutfak girişinden sükûnet ile izliyordu.
Aklında ise onu nasıl etkileyeceği sorusu vardı.
Gözleri Mehmet te gezindiginde iç çekmeden duramadı.
Heybetli bedenini saran yeşil üniforması ile yürek yakıyordu. Saçları ise uzamaya başlamıştı daha önce gördüğü hiç bir erkeğe benzemiyordu sanki kızgın güneş takip kül etmemişti Mehmeti teni hasara gördüğü buğday rengindeydi saçları ise sarıya çalan açık bir kahve rengiydi.
Bakışlarını hissetmiş gibi elindeki ekmeği bırakıp başını çevirdi. Yeşil gözlerini üzerinde hisseden Buke kafasındaki tilkileri kaçırmış gibi panikledi.
Ondan beklenmeyecek bir şekilde kızardı.
Bu hali geldiğinden beri yüzüne bakmayan kocasının ilgisini çekmiş gibi bakmaya devam etti.
O vakit yavaş yavaş yerine dönen tilkiler doğru yolda olduğunu fısıldadı Buké ye
Içın için göbek atan Buke üzerinde hissettiği bakışlarla üzerindeki fistanın yakasını açtığına memnun oldu. Hastanede haline acıyan doktorun verdiği sutyen ise işini görmüş göğüslerini gözler önüne sermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANIK TÜRKÜ
Ficțiune istoricăAgir önde zilan ardında yürümeye başladılar agir evin arkasındaki samanlığa girdi. Az sonra peşinden zilanda girdi. " Ne edersin sen, beni de bacımı da çaldıkları lekeyle öldürürler hiç mi merhamet etmezsin" dedi. Zilan dolan gözleriyle "Gözünden a...