1. bölüm

7.5K 232 632
                                    


Keyifli okumalar🌾

Güneş tepeden tüm azametiyle köyü terk ederken Agir alnındaki teri elinin tersiyle silip soluklandı. Adımları sıklaştıkça, yüreğinin attığı eve yaklaştıkça, bedenin titremesi artıyordu. Önündeki sürü Agir'in çobanlığında ilerlemeye çalışıyordu. Hayvanlar artık alıştıkları yollarda usulca otlayarak ilerlerken Agir'in kara gözleri etrafta dört dönüyordu.

Ne zaman buradan geçse, aynı türküyü içli içli söylerdi emaneten aldığı hayvanları bir bir ağıllarına bırakırken. Gökyüzüne ağır ağır karanlık çökmüş, ortalıkta ne çocuk sesi ne de hayvan sesi kalmıştı.

Agir ilerledikçe umudu tükeniyordu. Hayvanları bir bir dağıtmıştı sahiplerine, son umutla başını kaldırıp kerpiçten yapılma eve baktı.

Gözleri sevdiğini görme umuduyla bir an ayrılmadı evden, tahta kapının aralanmasıyla bir an irkildi, elindeki çırpıyı tutamayıp düşürdü. Eğilip çırpıyı yerden alırken açılan kapıdan çıkan yüreğinin yangınını gördü.

Elindeki bez torbayı kucaklamış başı yerde gidiyordu. Agir kara gözlerini ayırmadan süzdü sevdiğini. Başındaki yazmadan saçlarının bir tutamı bile gözükmüyordu. Yere eğdiği başından gül yüzünü görmek neredeyse imkansızdı.

  Bir kez denk gelmişti yeşil gözlerine ve o an ne edeceğini şaşırmıştı. Zilan ürkek bir ceylandı. Daha o anda ayırmıştı gözlerini Agir’den. Agir düşünmüştü, kapısından geçerken okuduğu içli türküleri bir kez duymuş muydu sevdiği acaba? O da tıpkı Agir gibi saniyenin binde birinde gördüğü gözleri geceleri uyumadan düşünüyor muydu? Ya da tıpkı Agir gibi kokusunu bilmediği birini sanki sinesinden almışlar gibi hasret çekiyor muydu?
 
Sevdiğinin, ardından evinin yolunu tuttu Agir. Epey yorulmuştu bugün, elleri arkasında dertli dertli yürüdü. Çevredekiler Agir'in ağırlığını bilirdi bundan dolayı onu böyle düşüncel görseler de yadırgamadan işlerine bakarlardı .
Geçtiği geniş merada gördüğü köyün gençlerine başıyla selam verip geçmek niyetindeydi. Ama onun bu niyetini bozan köyün taşkın gençlerinden Zinar oldu.
“Nereye gidersin Agir Bremîn hele gel.” dedi Zinar.

Agir içindeki huzursuzluğa anlam veremiyordu. Zinar'ın çağırmasıyla gençlerin toplandığı ağaç altına gitti. Aralarında en oturaklısı Şirwan, oturduğu yerde biraz kayıp Agir'e yer verdi.
“Ne edersin Agir bremîn? ” dedi Şirwan.
“Babam  hayvanları bana emanet etti bende ne edem hayvanları otlattım bugün.” dedi Agir yorgun sesiyle.
“Eyi etmişsin biz daha torpağa suyu yeni verdik anca güverir.” dedi Şirwan.
  İki genç konuşurken Zinar'ın aklından geçenler bambaşkaydı. Gençlerden biri atıldı araya,
“Hele bremîn senin sesi yanıktır. Bi türkü oku.” dedi Agir'e. Herkes bilirdi zaten Agir'in yanık sesini.

Gewrê bozê rindikê
Çavresê çav belekê
Çavreşê çav belekê
Ey esmer ve güzel kız
Kara gözlü alaca
Kara gözlü alaca

Agir'in yanık sesi dinleyenlerin yüreğindek, sevda ateşini alevlendirirken Zinar sıkkınca nefesini verdi ve herkesin dikkatini çekmeyi başarınca oturduğu yerde iyice arkasına yaslandı.

“Hele bırakın şindi bunları,daha evlenip zevki sefaya ermeden bütün gün ırgatlık edersiniz” dedi Zinar.
Şiwan, çoktan anlamıştı. Zinar'ın derdini, Agir’se her şeyden habersiz yorgunluğunu unutmuş merakla;
“Hele çıkar ağzındaki baklayı Zinar Biremin” dedi.
Zinar pantolunun cebinden çıkardığı kaçak cigarayı tütürdü.
“ Dayem bana kız bakıyo” dedi Zinar keyifle.

“ Ne dersin sen Zinar ? Sen Güle bacıyla evleneli daha yıl olmadı. Kız nerden çıktı?” dedi Şirwan, Agir de Şirwan'la aynı fikirdeydi. Diğer gençler ise çoktan Zinar'a destek vermeye başlamıştı.

YANIK TÜRKÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin