Bölüm - 27

5.3K 280 81
                                    


18 Mart Cuma.

İyi okumalar dilerim.

.

.

.

" Aferim Ekin. Acıma lan şu ite."

"Cüneyt!!Lan Murata yardıma git lan!!"

"Deniz lan bırak Fıro'yu. Vallahi vururum seni."

Şimdi diyorsunuz ki 'Oh my good. Bu nasıl bir domates çorbası? !!'

Hemen durumu özetliyorum. Berk ile birlikte Berkin sınıfına geldik. Ama bir baktık ki kavga var. Sonra ise kendimi Berk ile birlikte öğretmenler masasında otururken aynı zamanda çekirdek yiyerek buldum. Durum bu kadar saçma yani. Ve herkes bağırıyor. Kafam patlıyacak gibi hissediyorum. "Abi. Ben gidiyorum. Derse geç kaldım. " dedim. "Tamam. Bende geleyim mi?" dedi. "Hayır. Ben hallederim. " dedim. "Emin misin?" dedi. "Evet. Görüşürüz. Bu arada sakın kavgaya karışma." dedim. "Merak etme ben zaten rahatımı bozamam." dediğinde güldüm ve sınıftan çıkıp aşağıya indim.

Müdürün odasının kapısını çaldım ve içeriye girdim. Şu an çok stresliydim. Resmen yıllar sonra okula gelmiştim. Müdür "Hoşgeldiniz Eslina hanım. " dedi. Zaten stresliyim burda. Bir de hanım diyor. "Ben sınıfımı öğrenmek için gelmiştim." dedim. "10 H sınıfınız." deyince "Teşekkür ederim. Kolay gelsin size." dedim ve odadan çıktım.

Tüm bakışlar benim üzerimdey di ve bu aşırı rahatsız edici. Derin bir nefes alıp verdim. Kalbim küt küt atıyordu. Tamam. Sakinleşmeliyim. Yoksa daha kötü olucak.

İlk önce sakin bir yere geçmeliyim sanırım. Hızla merdivenlere yöneldim ve yukarı kata çıktım. Berk tadilatta olan resim odası var demişti. Oraya gidebilirim. Hızla en üst kata çıktım. Kimse yoktu.

Nefes nefese kalmıştım. Resim odasına girdim. Sandalyeye oturdum ve derin derin nefesler aldım. Bir süre sonra sakinleşmiştim biraz daha. Arkama yaslandım ve dizlerimi kendime çekip başımı dizime yasladım. Kollarımı bacaklarıma sarmıştım.

Çok kötü hissediyordum kendimi. Ya yapamazsam. Ya okulda sürekli hata yaparsam. Göz yaşlarım tek tek akarken kafamı biraz daha yasladım dizlerime. O sırada kapının açılma sesi geldi. Yanımda bir hareketlilik hissetsem de bakmadım.

"Neden ağladığını sorsam söyler misin?" dedi. Erkekti. "Hayır." dedim titreyen sesimle. "Hmm. O zaman seninle birlikte burada otursam rahatsız olmazsın değil mi?" dedi. Ne istiyor bu benden? Bir yalnız kalamadık be. Oflayarak kalktım ve "Sen otur. Gidiyorum ben." dedim. Tam odadan çıkacakken "Bence ağlamak o güzel gözlere yakışmıyor. Gülmek daha çok yakışıyor sana." dedi.

Uff. Millet deliye ben akıllıya hasret. Bir şey demeden çıktım odadan ve merdivenlere yöneldim. Yavaşyavaş merdivenlerden indim ve sınıfın olduğu kata gelince derin bir nefes alıp ilerlemeye başladım. Sınıf kapısının önüne gelince derin bir nefes aldım ve kapı kolunu yavaşça indirip kapıyı açtım. Sınıfta öğretmen yoktu. Herkes kendi halinde takılıyorlar dı. Bir kaç kişi bana dönmüştü. En arkadaki boş sıraya ilerledim ve oturdum. Çantamı yan tarafa asıp içinden bir defter ve kalem çıkarttım.

Ön sıradaki çocuk arkasına döndü ve "Hoşgeldin sınıfımızın yeni üyesi. Ben Cem. " dedi elini uzatarak. Gülümsedim ve elini tutup "Bende Eslina. " dedim. Kaşlarını çattı ve "Eslina mı? Çok farklı ve güzel bir isim." dedi. "Teşekkür ederim. Şey ders programını verir misin?" dedim. "Tabi veririm." dedi ve çantasından bir defter çıkartıp bana verdi. "En arka sayfada yazıyor." dedi. En arka sayfayı açtım ve ders programını defterime geçirdim. "Teşekkür ederim. " dedim. "Bir şey değil. " dedi.

ESLİNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin