2(Kıskançlık)

51 12 3
                                    

Zehra'nın dilinden
Sabahleyin alarm çalınca kalktım ve okula hazırlanmak için elimi yüzümü yıkadım, kıyafetlerimi giyip aşağı indim aklım hala dün olanlardaydı. Annemi aşağıda görünce "günaydın" dedim annem de yorgun ve üzgün bir sesle "günaydın kızım" dedi.

Annem son zamanlar hiç iyi değildi hele ki şu 1 hafta uyumadığı çok belliydi gözleri hep şişkin , mutsuz ve yorgundu. Onun üzgün olması beni daha çok üzüyordu. Ben de çok fazla üzülüyordum.

O kadar dalmışım ki annem yemek hazır deyince kahvaltıya oturdum ve yemeğimi yemeye başladım . Sanırım anneannem uykudaydı çünkü bana günaydın demeden asla okula göndermezdi beni. Anneme bakıp "Anne , anneannem neden uyuyor hala bu saate kadar " dedim. "Yorgun düşmüştür kızım " dedi annem.

Yaklaşık 10 dakika sonra yemeğimi bitirdim ve çantamı alıp annemle vedalaşarak okula gittim. Açıkçası bir kaç gündür şüpheliydim kağıt konusunda ama bildikleri vardır diye sesimi çıkarmamıştım.

Kapının önünde servisi bekledim yaklaşık 10 dakika sonra servis gelince servise bindim ve yola çıktık. Pencere kenarlarını çok sevdiğim için pencere kenarına yerleştim bir anda çok pozitif bir şey oldu küçük bir süs köpeği bana bakıyordu pencereden kafasını uzatmış bir şekilde. Gülümsedim köpeğe çok tatlıydı elim de olsa pencereyi açıp köpeği kucaklardım fakat böyle bir şey imkansızdı. Köpek de izini kaybedince okula yaklaştığımızı anladım ve bir kaç dakika sonra tam okulun önünde durdu.

Okulumun adı Yaprak KOLEJİ Anadolu lisesi.Türkiye'nin sayılı kolejlerinden. Bende 9C sınıfına gidiyorum.

Koridora girip sınıfıma geçtim. Burcu beni görünce yanıma koştu.
"Günaydınnn Zehra " ne diyeceğimi bilemedim biraz tuhaftı ama bir an kekeleyerek de olsa "günaydın " diyebildim.

İnsanların yanında utançtan ve rahatsız olduğumdan konuşamıyorum ve en korktuğum şey de hocanın tüm sınıfın ortasında beni sözlüye kaldırması .

Burcu bu hallerime alışmıştı pek bir şey demiyor beni anladığını düşünüyorum umarım öyledir. Sırama oturdum ve öğretmenin gelmesini bekledim yanım da Burcu oturuyor. Çalışkan bir kız fakat biraz sinirli ben de onun bu hallerine alıştım.

Derken öğretmen içeri girdi herkes ayağa kalktı ben de kalktım tabii. En nefret ettiğim ders Kimyaydı ve ilk dersin kimya olması uyuma istediğimi daha çok artırıyordu. Öğretmen bizi nihayet serbest bırakınca ilk işim şapkamı takıp uyumak oldu.

Zil sesi çalıp öğrenci koşuşturmasını duyunca hemen tuvalete elimi yüzümü yıkamaya gittim.Tam kapıyı kapatacakken karşımda 3 kız belirdi.
Onları elbette tanıyordum okulun psikopat kıskanç kızları Seda Gül ve Hilal daima her alan da 1. olmak isteyip şantaj yaparlardı.

Gözlerimi onlardan ayırmadım ve sakince dinlemeye başladım.

"Kompozisyon yarışmasından çekileceksin yoksa adını yayarız Zehra'nın psikolojik hastalıkları var ondan uzak durun diye".

Şok olmuş gözlerle onlara baktım. "Bunu yapamazsınız bir insanın çaresizliğini nasıl oyuncak haline getirebilirsiniz hiç mi vicdanınız yok sizin bu kaçıncı oldu."

"Sen bilirsin ben anlatmaya gidiyorum her şeyi artık arkadaşlar da sana ona göre davranır"

Açıkçası kimsenin öğrenmesini istemiyordum Zehra kendi kabuğuna çekilmiş olsun kimse onu fark etmesin istiyordum. Ve sanırım bunu kabul etmek zorundaydım.

"Tamam çekiliyorum yarışmadan"

Okul da her yıl kompozisyon yarışması düzenlenir ve her yıl birinci ben olurdum. Üstelik para ödülü de vardı. Çok güzel yeteneğim vardır şiir ve kompozisyon konusunda fakat bu yıl katılamamak canımı sıksa da en doğru kararın bu olmasına karar verdim. Maalesef şantaja göz yumdum.

Uzun bir süre bana baktıktan sonra zaferli gülümseme ile "Hah şöyle" deyip gittiler.

Kendimle baş başa kaldım çaresizce bir ileri bir geri yürüyüp gittim. En sonunda sınıfa girdim.

Gün boyunca tek yaptığım şey yatmak yada dersi dinliyormuş gibi yapıp boş boş etrafa bakmaktı. Okul çıkışı geldiğin de herkesten en son ben çıkmıştım nedeni ise biraz daha uyumak. Hoca görüp uyandırmıştı ben de uyanır uyanmaz servisi kaçırdığımı anlayınca yürüyerek eve gitmeye karar verdim fakat nefesim çabuk kesildiği için yolun yarısın da su içip devam ediyordum.

Nihayet eve ulaştığım da anne ve babam arkaların da anneannem kapının önünde pusu kurmuş bana bakıyorlardı. Yüzümde ki yorgun ifadeyi görünce kızgınlıkları geçmişti.

"Zehra neden geç geldin çok korktuk" dedi annem.

"Anne uyuya kalmışım ben okul da. Servisi kaçırdım yürüyerek geldim"

"Ah kızım uyumuyor musun geceleri" dedi babam.

Yutkundum gözlerim doldu fakat sesimi çıkarmadım. Bu durumlar da anneannem bana kaş göz yapıp beni odasına çağırırdı. Gene aynısını yapınca hemen anneannemin yanına koştum. Odaya geçip kapıyı kapattım.

"Anlat bakalım derdini sen de bir şey var"

"Evet" dedim yutkunarak. Bugün okul da yaşadığım olayı anlattım gözlerim dolmaya başlayınca da kendimi tutamayarak göz yaşlarımın düşmesine izin verdim.

Anneannem de benimle birlikte gözleri dolmuştu.

"Zehra kızım ben sana yaşadığım her vakit güçlü olmayı pes etmemeyi zorluklar karşında direnmeyi öğrettim annen de baban da hepimiz sana bunu öğrettik ve o kendini o kızların gözünde küçük düşürme. Yarın o yarışmaya katılacağını söylüyorsun ve her ne olursa olsun isterlerse hastalığını anlatsınlar hiç çekinme bunu bil ki bu olayları tek sen yaşamıyorsun ben yaşadığım sürece ki ne zaman öleceğimizi kimse bilemez. Her gün kavanozun içine neden üzgün ya da neden mutlu olduğunu yaz birlikte okuyacağız her hafta. Anlaştık mı ? çareler tükenmez..."

Demet AKALIN'IN da dediği gibi

Korkma kara gün kararıp kalmaz
Bir yolunu buluruz güzelince..

ZEHRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin