05

184 18 82
                                    

Steve"

Diye mırılandı genç kadın. Uzun bir sesizlikten sonra kaşlarını çatıp oturduğu koltuktan ayaklandı. Adımlarını sadece birkaç saat önce geldikleri evin mutfağına yönelti. Başını önüne eğmiş ellerini masaya yaslamış adam ile gülümsemesini büyüttü.

Yaklaşık 8 saat boyunca aralıksız araba kulanamanın acısı şimdi çıkıyordu. Genç kadının gülümsemesi bıraktığı bulaşıkların aynı şekilde kaldığını görünce soldu. Baş ağrısını bahane ederek kaçtığı iş ona kalmıştı.

"Steve!"
Diye mırılandı. Şu an istediği son şey temizlikti. Kolundan dürttüğü adamın itirazlarını duyunca yüzündeki gülümsemesini saklayamadı.

"24 saatir uyumadım Nat. Sadece yarım saat--"
Sözünü kesen kadının başını onaylamaz bir şekilde sallamasıydı

"Sırayla kulanmayan sendin Ste"
Genç kadın kolarını göğsünde birleştirerek adama döndü. Uykusuzluk tüm vücuduna yayılacak kadar değil sadece göz altı morlukları yla sınırlı kalmıştı. Genç adam okyanus mavisi gözlerini ovuştururken birbirine karışmış saçlarını düzeltmeye çalıştı. Pek başarılı olduğu söylenemezdi.

"Uyuyordun"
Genç kadın gözlerini devirdi. Ve konuşmak için dudaklarını araladı

"Uyandırabilirdin"

"Ama çok tatlı uyuyordun"

Kadının yüzündeki ifadenin yumuşaması ile genç adam ayaklanıp hızlı adımlarla odasına çekildi. Genç kadın onun  gidişini izlerken bile yüzündeki gülümseme silinmedi. Şu an ki mutlululuğunu sinir bozucu bulaşıklar bile bozamazdı. Normaldı hersey. Günlük geç saatlere kadar gidilen görevler,toplantılar aniden yanında beliren askerler yoktu.

Tek sorunları kendini yeterince savunmamaları eve yaralı dönmeleri olan çift şimdi ufak bir temizlik için inatlaşıyordu. Ve bu Natasha için pahabiçilmezdi. Masanın üzerindeki gezi rehberini eline alırken sayfanın üzerine not edilmiş tarih ile gülümsedi. Bugün belki de az bir süre de olsa  sıradanlaşacakları gündü.

Genç kadın gözüne ilişen bulaşıklar iken gözlerini devirdi. Galiba Tony'in robotlarını şimdiden özlemişti. Giderken bir tane almadıklarına lanet okudu.

Yukarıdan gelen seslerle kapıya bakan kadın sevgilisini görünce gülümsemesini büyüttü. Çatık kaşları ile eline aldığı bardağı suyun altına sokup arada esneyen adama karsi gülümsemekle yetindi

"Beni istediğin gibi kulanıyorsun Romanoff"

"Ama bu hoşuna gidiyor."
Dedi Natasha elindeki son tabağı makineye yerleştirirken.

"Hemde nasıl"
Diye mırılandı ve Natashayı belinden kavrayıp kendine çekti. Genç kadının sıcak nefesi boynuna çarparken ellerini kadının saçlarında gezdiriyordu.

"Seninle sonsuza denk temizlik yapabilirim. Benimle ölümümüze kadar bulaşık yıkamaya var mısın?"
Sarışın adamın sorduğu soruya cevap olarak kahkaha atan kadın ile gülümsedi.

Steve için tek bir denklem vardı. Tek bir kural vardı hayatında. Natasha mutluysa o da mutlu olmalıydı. O üzgünse Steve de üzgün olmalıydı. Hayatı gerçekten çok basitti. Tabii kadını mutlu etmenin bir hayli zor olduğunu saymazsak.

"Varım. Eğer bu bir evlilik teklifiyse seni öldürürüm Gökyüzüm."
Kadının sözleriyle gözlerini devirdi ve konuşmak için dudaklarını araladı

"O saçma lakapın kalkmadığı sürece benden teklif alamazsın Natalie"

"Öyle mi? "
Ellerini adamın giydiği gömleğé götürdü. Birkaç düğmelerden adamı kurtarırken yüzündeki gülümsemeyi saklayamadı. En küçük bir temasta adamın yutkunmasını izlemek hoşuna gidiyordu. Steve'in yukarı doğrultuğu boynunu kolarıyla kavrayıp kendine çekerken yüzündeki sinsi gülümseme büyümüştü.

-Escape-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin