Hastane'den çıkma vaktim gelmişti. Üstümü giyip kapıdan çıktığımda beni ilk karşılayan Dexter olmuştu. Tek dostum.
Sıkı bir sarılmadan sonra biraz konuşma fırsatımız oldu.
'' Dexter dostum. Bir daha ne zaman buluşur, veya ne zaman karşılaşırız bilmiyorum ama sana her konuda minnettarım.''
'' Saçmalama. Bende aynı şekilde biliyorsun. Her zaman yanındayım. Yetimhane'ye gittiğinde sakın düşman edinme bu arada, oradakiler için pekte fazla iyi şeyler söylenmiyor biliyorsun ?''
'' Biliyorum elbette. Ama sende beni biliyorsun, beladan uzak duramıyorum.''
'' Sen sersem herifin tekisin dostum.''
Dışarıda beni bekleyen aracın önüne geldiğimizde tekrar el sıkışıp vedalaştık.
——
Eski model arabanın kirli camlarından yeni yuvamı görebiliyordum. Büyük ve görkemli yapısı içimi ürpetse de güzel gözüküyordu. Arabadan inip Yetimhane kapısına doğru yürümeye başladım.
Yetimhane'nin bulunduğu yer merkezden 15 dakika uzaklıktaydı. Yetimhaneyi neden bu kadar uzak bir yere inşa ettiklerine pek anlam verememiştim açıkçası.
Yetimhanenin dış cephesi simsiyahtı. Pencerelerin etrafındaki işlemeler binanın tarihi bir bina olduğunu açıklıyordu. Doğrusunu söylemek gerekirse gerçekten korkuyordum. Ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Sadece yürüyordum.
Büyük dış kapı açıldığında çıkan ses kulaklarımı sağır etmişti. Bunca zamandır bu lanet olası kapıya neden bakmazlardı ki ?
Büyük ve karanlık yetimhane koridorunda beni ilk karşılayan bir rahibe oldu.
''Jason Walker. Öylece durmak için gelmedin herhalde buraya. Yürü hadi.''
Rahibenin lanet sesi midemi bulandırmıştı. Yüzüne iğrenerek bakıp yürümeye başladım. Koridorun yanındaki camlar dışarıdaki ormanın karanlığını içeriye çekiyordu sanki. İçim kararmıştı. Burada nasıl yaşayacaktım. Lanetler okuyarak koridorda ilerlerken rahibe koyu kahverengi bir kapının önünde beni durdurmuştu. Kapıyı açıp beni içeriye doğru itti. Arkama bakacak zamanım olmamıştı çünkü karşımdaki rahibenin kanlı yüzünden kendimi alamıyordum. Yüzü inanılmaz derecede kırmızıydı. İçimi ürperten gülüşü bütün odaya yankılanmıştı.
''Evet seni küçük, ben baş rahibe Anastasia. Buradaki her şeyden özellikle de sizden sorumluyum. Eğer beni zor duruma düşürecek bir harekette bulunursan seni doğduğuna pişman ederim anlaşıldı mı ?''
Ses tonunun tiz yapısı kulaklarımı ağrıtıyordu. Bir an önce buradan çıkmak için istediği cevabı verdim.
''Anlaşıldı efendim.''
''Güzel, seninle iyi anlaşırız umarım. Şimdi defol. Seni yatakhaneye götürecekler.''
Odanın kapısını kaparken baş rahibenin ağzından boşalan kana bakakaldım.Öne doğru eğilmiş bir biçimde duruyordu. Kapının önünde öylece duruyordum. Bunu fark etmiş olmalı ki kafasını kaldırıp kan kırmızısı gözleriyle bana doğru bakmıştı. Hemen kapıyı kapatıp arkamı döndüm. Beni kapıda karşılayan rahibenin şaşkın bakışlarına bir cevap verme gereği duydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yetimhanedeki Şeytan
TerrorAnnesi ve babası silahla vurularak ölen Jason hayatının geri kalanını şeytanın yetimhanesinde geçirecektir. Evlat edinen Jason ile Demi kaçarak kendilerini kurtarmayı başarmışlardı. Fakat geride kalan dostları Arthur'u kurtarmak için tekrar yetimhan...