Bölüm 8

356 27 15
                                    

Koridorun sonuna geldiğimizde bizi yavaşlatan şey bir kızın ağlama sesi olmuştu. Elimle Arthur'un önünü keserek arkamı döndüm ve koridora yöneldim. Sıra sıra dizilmiş olan demir kapılara kulaklarımı dayayıp sesin nereden geldiğini anlamaya çalışıyordum. Arthur arkamdan sessizce yürürken bir yandan da söyleniyordu.

''Jas eğer buradan çıkamaz ki, seni kendi kolunu kemiren o kızın yanına sokarım anladın mı !''

''Tamam anlaştık. Şimdi biraz sus lütfen.''

Koridorun sonuna yaklaştığımda sondan ikinci kapıda duraksadım. Ağlama sesi buradan geliyordu. Umarım içeride ki her kimse normal biri olur ve onu kurtarabiliriz. Şayet kolunu ısırıp kopartan kızın benzeri birini görürsem bu kez gerçekten kusabilirim. Yavaşça küçük demir sürgüyü çekip içerideki kıza dikkat kesilmiştim. Üzerindeki kıyafetler önceki kızdan biraz daha olsa da pek bir farkı yok gibi gözüküyordu. Sürgüyü çeker çekmez kafasını kaldırdı ve yaş dolu gözlerini ovalayarak yüzüme bakmaya başlamıştı. İçinde bulunduğu durum bütün bedenini yormuş gibi gözüküyordu, hafif seyrek bakışları bunun en iyi kanıtıydı belki de. Kız ayağa kalkmak için elini siyah kirli duvara yasladı ve '' Kimsin sen ?'' diyerek bana doğru yaklaşmaya başladı. Kafamı ne olur ne olmaz diyerek biraz geri çekip soruya yanıt verdim.

''Arkadaşımı arıyorum. Buraya getirildi. Peki sana ne oldu ? neden buradasın ?''

Perişan bir halde bulunan kız büyük bir kahkaha atarak elini demir kapıya yasladı.

''Neden mi buradayım ? Çünkü lanet olası bir yetimhaneye getirildim ve buraya hapsedildim. Ha ayrıca eğer beni buradan çıkarmazsanız muhtemelen de öleceğim.''

''Ne saçmalıyorsun sen ? Kim seni neden öldürürsün ki ?'' Bu soru Arthur'dan gelmişti.

Kız kafasını demir kafaya vurarak ''Lanet olsun beni buradan çıkarın !! Söz veriyorum her şeyi anlatacağım.''

''Bir söz daha vermeni istiyorum '' bir adım öne atılıp küçük pencereye yaklaşmıştım.

''Neymiş o ?''


''Arkadaşım Demi'yi bulmama yardım edeceksin.''

Kız kafasını eğip kaldırdığında başını olumlu anlamda sallayarak ''Tamam, anlaştık arkadaşınızı buradan çıkarmanıza yardım edeceğim.''

Kilidi yerden bulduğum bir taşla kırarak kapıyı açtım. Arthur kızın koluna girerek çıkmasına yardım ederken oldukça narin davranıyordu. Yavaş bir şekilde elini çekip kızın yanından bir adım uzaklaştı. Kız kafasını kaldırıp yüzüne düşen saçlarını arkaya doğru iterek

''Ben Jennifer. Peki ya sizin ?''

''Ben Jason buda en yakın arkadaşım Arthur. Eğer tanışma faslı bittiyse burada neler olduğunu anlatabilir misin ?''

Jennifer ellerini beline dolayarak derin bir nefes aldı ve her şeyi anlatmaya başladı.

'' Ben buraya yaklaşık 3 yıl önce geldim. Annemi ve babamı trafik kazasında kaybettikten sonra akrabalarımın yaptığı ilk şey beni yetimhaneye göndermek oldu. Biri bile çıkıp beni almaya cesaret edememişti. Geldiğim ilk gün burayla ilgili bir çok söylenti vardı. Arkadaşlarımın çoğu buranın Şeytanın Kilisesi olduğunu söylüyordu. İlk başlarda inanmıyordum çünkü başımızdaki insanların hepsi ya rahibe yada rahipti. Benim gelmemden yaklaşık 10 gün sonra yetimhaneye birkaç aile geldi ve evlat edinmek istediklerini söylediler. Yetimhane'nin önünde dizilmiştik ve aramızdan seçtikleri çocukları alıp gitmişlerdi. Evlat edinme dedikleri bu şey her ayın 7 sinde oluyordu. Hesapladığıma göre bir yıl boyunca toplam 666 tane evlat edinme işlemi gerçekleşiyordu. Zaten onu öğrendikten sonra burada gerçekleşen bütün olayı anlamış oldum.''

Yetimhanedeki ŞeytanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin